İçişleri Bakanı Süleyman Soylu İBB teftişi için sordu: Şehirlerde terörizmle mücadele etmeyecek miyiz!
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne teftişle ilgili olarak "Dağdaki teröristlerle mücadele ediyoruz. Şehirlerde terörizmle mücadele etmeyecek miyiz?" dedi.
Abone olİçişleri Bakanı Süleyman Soylu, İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne teftişle ilgili sert çıktı. "Bizim kimsenin belediyesiyle işimiz yok, bizim terörle mücadeleyle işimiz var ve bunun için Türkiye’yi alarmda tutmak zorundayız" dien Bakan Soylu, İçişleri Bakanlığı'nın İBB'ye düzenlediği teftişle ilgili şunları söyledi:
- Türkiye, terörle ilgili önemli tecrübelerden geçti. Büyük sınamalardan geçti. Türkiye büyük bedeller ödedi ve bu bedellerin hala travmaları, hala yaşadığımız acılar, hala kayıplarımız bizim üzerimizde, hatıralarımızda. Ve buna ait de ülke olarak millet olarak tüm tedbirleri alma zorunluluğumuz söz konusu.
- Türkiye'de 15 Temmuz oldu. Sadece İçişleri Bakanlığı'ndan 50 bin kişi ihraç edildi. Niçin? Neden? Terör örgütleriyle irtibatı ve iltisaklı olduğu için.
- Yani bunların kamuda çalışmasının, devlette çalışmasının sakıncalı olduğu... Bunların içinde FETÖ var, PKK var, MLKP var. Ve bütün örgütler. Biz bunu niçin yapıyoruz?
Şehirlerde teröristlerle mücadele etmeyecek miyiz!
- Dağdaki teröristlerle mücadele ediyoruz. Şehirlerde terörizmle mücadele etmeyecek miyiz?
- Fehriye Erdal kimdi? Çok yüksek korunaklı Sabancı Center'a nasıl girmiştir? Ve sonucunda ne yaptı? Kimi katletti?
Peki Şırnak'ta adliyelerin altına bomba koyanlar orada çalışanlar değil miydi?
- PKK ve KCK'nın, HDP'nin de kendi gençlik kolları olarak nitelendirdiği talimat vererek, yani siyaset içerisinde meşru bir kılıfa büründürerek bir kaplamayla birlikte katlettiler.
- Şimdi biz kendimizle ilgili, devletle ilgili, devlette çalışanlarla ilgili bir terör irtibatı bulduğumuz zaman kendimizi suçlu mu hissediyoruz? Hayır, tam tersine. Burayı temizlemeyen, yarın başımıza gelebilecek bir felaketi engellemek için, terör irtibatıyla devletin bir arada olmayacağını göstermek için gerçekleştiriyoruz.
- Yarın yapılacak bir eylem, bu kişiler tarafından gerçekleştirilirse bu sefer bize kalkıp şunu sormazlar mı? arkadaş siz ne iş yapıyorsunuz? Sizin göreviniz nedir?
- Beni bağışlayın ama sosyal medya çığırtkanlığıyla biz terörle mücadele etmiyoruz. Biz laf cambazlığıyla da mücadele ediyor değiliz.
- Sayın cumhurbaşkanlığımızın liderliğinde ortaya koyduğu konseptle birlikte, Türkiye bunu sağlamaya çalışıyor.
"Türkiye'yi alarmda tutmak zorundayız"
- Şimdi DİYADER diye bir dernek var İstanbul'da. Yaklaşık bundan 7-8 ay evvel arkadaşlarımız geldiler, böyle bir çalışma yaptıklarını söylediler. 'Devam edin' dedik. Bu DİYADER denen dernek tamamen örgüt ele başı Apo tarafından kurdurulmuş, bizatihi kendi talimatıyla kurdurulmuş, dini istismar etmek üzere nitelendirilmiş bir dernek. Çalışma yaparken bir şeye daha ulaştık. Buradan referansla İBB'ye insanların girdiğini ve burada da çalıştıklarını tespit ettik ve gördük. Ve bunun üzerine bunu biraz daha geliştirdik ve burada ihbarlar gelmeye başladı. KCK ile iltisaklı, hapse girmiş, özellikle dağda bulunmuş, yine başka terör örgütlerinde polisimizin öldürülmesi eylemlerine katılmış, katkı vermiş ve yargı tarafından da bu tescil edilmiş ve yine bütün bunların yanı sıra FETÖ'den ihraç ettiğimiz TSK'dan ihraç edilen, ByLock kullanıcısı birçok kişinin yoğunlaştırılmış olarak buraya, İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne işe alındığını... Hangi saiklerle ve nasıl alınıyor?
Elbette ki tedbir almalıyız
- Biliyorsunuz kamuda devlet memuru olarak işe alınabilir, sözleşmeli olarak işe alınabilir ama belediye de bir kamu teşekkülüdür. Belediyelerde de bunun yanı sıra bir şey daha yapılabilir. Onların belediye iktisadi teşekkülleri üzerinden de işçi statüsü ile beraber işe alınabilir. Şimdi burada bir önemli adım daha var. Burada işe alınanlar sadece mahalleleri süpürmüyorlar, temizlemiyorlar, burada alınanların bir bölümü kamunun çok kritik yerlerinde, yani belediyelerin çok kritik yerlerinde çalışabilme kabiliyetine sahipler. Şimdi biz bunları izlemeyelim mi, takip etmeyelim mi? Biz bunlardan gelebilecek herhangi bir tehdidi öngörerek tedbir almayalım mı? Elbette ki tedbir almalıyız. Bizim kimsenin belediyesi ile işimiz yok. Bizim terörle mücadele ile işimiz var ve biz bunu yapmak zorundayız. Ve bunun için de Türkiye'yi alarmda tutmak zorundayız.
Kendi evinizin önünde güvenlik olmasına rıza gösterir misiniz?
- Etrafımızdaki coğrafyanın hangi halde olduğunu hepimiz biliyoruz. Türkiye'nin içine sızdırılan, dışardan gelen yabancı uyruklu insanlarla hangi terör belasıyla karşı karşıya kaldığını yaşadık. Yüzlerce eylemi biz bu yıl engelledik. Nasıl engelledik? Çok stratejik bir noktada sizin herhangi bir güvenlik soruşturması yapmadan, araştırma yapmadan aldığınız geçmişte PKK ve KCK'dan hatta şu anda diyorlar ya hiç tutuklu var mı, neden tutuklamıyorsunuz diye. Evet yapılan soruşturma tutuklama mercisi ben değilim, bağımsız yargıdır. Netice itibariyle anayasa ve kanunların bize verdiği yetkiye dayanarak böyle bir ihbarı, tespiti araştırmak ve soruşturmakla mükellefiz. DİYADER soruşturmasında İBB'ye gassal olarak alınan sözde imam olarak alınan ve PKK/KCK terör örgütü tarafından hatta maaşlarının bir bölümünün, iddianamede Ağır Ceza Mahkemesi'ne sevkedildi, hepsi sözkonusu. Terör örgütüne nakledildiği konusunda anlayışların olduğu, bunların bir kısmı tutuklandı ve bunlar belediyelerde çalışıyorlar. Daha yeni. Bu dediğim olay 10 günlük, 15 günlük. Bizim 6-7 aydır takip ettiğimiz. Aziz milletime şunu sormak isterim: Siz terör örgütünden ByLock'çu olduğu için iltisakı olan, TSK'dan FETÖ'cü olduğu için ihraç edilen bir kişiyi kendi şirketinize alır mısınız? Kendi evinizin önünde güvenlik olmasına rıza gösterir misiniz? Bunun siyasi tarafı yok, güvenlik tarafı var. Her meseleyi kendine ait bir siyasi kaldıraç alanı kullanıp kendini muhafaza etmek için 'Efendim beni şöyle sıkıştırıyorlar'... Bin tane iş yapıyorsun, ben kimin hangi meselesi ile uğraşıyorum.
Hangi biriniz iş arkadaşı olarak böyle biriyle yürümek istersiniz!
- Kanunun bize verdiği yetki. Bu milet beni koru diyor. Biz de milletimizi korumak zorundayız. Siz bir personelin alım kriterlerini bu ülkenin stratejik olarak güvenlik esasına dayandırmaz, FETÖ'den ihraç edilmişleri, polisin şehadetine karışmış olanları, Apo'nun serbest kalması için defalarca eyleme katılmış olanları ve nihayetinde sözde kendisini din görevlisi olarak tanımlayıp bu konuda dini istismar ederek PKK ve KCK tarafına evirmeye çalışanları bir kurumun içine alırsanız normal mi? Hangi biriniz iş arkadaşı olarak böyle biriyle yürümek istersiniz. Tutuklu olduğunu söylüyorum, hangi sicil kaydından bahsediyorsunuz. Netice itibariyle bizim güvenlik soruşturmaları ve arşiv araştırmaları kanunumuz nettir. Böyle bir şey çıktıktan sonra yapılması gereken ilk şey ilgili valiliğe müracaat etmek ve bu kişilerin de rızasını alarak sizle ilgili böyle bir değerlendirme var, ilgili valilik. Devletin muhataplığı burada büyükşehir belediyelerindeki kamu yöneticileridir. Örneğin Genel Sekreterdir. 'Biz şu kadar kişiyi işe alacağız, bakar mısınız?' denmiş mi? Hayır.
Bu konu siyasi bir konu değil, bir güvenlik meselesi
- Devletin muhatabı bu konuda belediye sorumlularıdır. Kamuya adam alıyorsunuz. İSKİ'de suyun başına bir kişiyi alıyorsunuz. Oraya kimin geldiğini gördüğünüz adamları işe alıyorsunuz. Yarın öbür gün İSKİ'nin İGDAŞ'ın başına bir şey gelirse biz nasıl hesap verebiliriz.
Bizim derdimiz terörle mücadeledir
- İmzaladığımız kararda şu var; yeni işe aldıkları kişilerin dosyalarına bakacaklar. Şu kadar insan çalışıyor insanları töhmet altında bırakıyorsunuz. İçişleri'nden de çok sayıda kişi ihraç edildi şimdi İçişleri töhmet altında mı kaldı.