İçişleri Bakanı Sırrı Süreyya Önder!
Muhalif medyanın AK Parti hakkında ne düşündüğünü tahmin veya analiz etmemize gerek yok sanırım.
Kronik muhaliflerin AK Parti hakkında ne düşündüğünü tahmin veya
analiz etmemize gerek yok sanırım.
Aylardır bir cerrah hassasiyetiyle yaptıkları operasyonda başarılı
olduklarını düşünerek, "AK Parti gidiyor"
hezeyanlarını sürdürüyorlar.
Sürdürüyorlar ama, "Ya sonra?" diye sorusuna da
bir türlü cevap veremiyorlar.
Aylardır bu soruyu kime sorsam, konuşmanın gidişatını değiştirme
kolaycılığına kaçıyor. Onlara göre MHP oy patlaması yapacak,
HDP barajı fersah fersah aşacak, CHP roket gibi fırlayacak ama AK
Parti erim erim eriyecek!
Yani hepsinin varolma umudu Kılıçdaroğlu'nun başa geçmesine,
HDP'nin barajı aşmasına ve MHP'nin onlara kuyruk olmasına
bağlı.
"AK Parti dondurma değil, tereyağı değil. De hele niye
eriyecek? Velev ki eridi ve gitti. Sonra kim iktidara
gelecek?" diye sorduğunda gevelemekten öteye
gidemiyorlar.
Verecek cevapları yok!
Onların veremediiği cevabı dün CNN Türk'e konuşan Sırrı Süreyya
Önder verdi. Önder, seçimden sonra çözüm sürecinin AK Parti olmadan
da yürütülebileceğini belirtirken, MHP ile koalisyona hazır
olduklarını söyledi.
Bir başka deyişle, "İktidar olmak için birbirimizin ayağına
kapanmaktan başka çaremiz yok" dedi Sırrı Süreyya
Önder!
Sonrasında olacakları söyleyeyim...
AK Parti, iktidarı elde edecek çoğunluğu kaybettiği an,
"Milletimiz bize kenara çekilmeyi emretti" diyecek
ve iki cihan bir araya gelse dahi, bir koalisyonun içinde yer
almayacacağını deklare edecek.
Sıra ister istemez CHP'ye gelecek...
Kemal Kılıçdaroğlu "Kaçak Saray" dediği,
"Gitmem" dediği Cumhurbaşkanı Külliyesi'ne
"tıpış tıpış" gidecek, "Muhatabım
değil" dediği Erdoğan'dan hükümeti kurma talimatı
alacak!
Kılıçdaroğlu'nun önünde tek çıkar yol var!
Ya uzun sürecek uğraşlar sonucu MHP ile HDP'yi bir araya getirmeyi
başararak hükümeti kuracak. Ya da "Ben hükümeti
kuramadım" diyerek görevi iade edecek!
Görev bu kez MHP'ye verilecek ve Bahçeli'nin de aynı rotayı takip
etmekten başka şansı olmayacak.
Kimbilir, belki de Bahçeli'yi HDP'nin kapısında "Bizimle
hükümet kurun" diye çözüm ararken bulacağız!
Bahçeli de hükümeti kuramazsa, tek parti iktidarındaki istikrarı
kaybeden yabancı yatırımcıların alacağı kararı, bu doğrultuda
doların çıkacağı seviyeyi ve piyasaların durumunu tahmin etmek için
büyük bir zekaya gerek yok sanırım.
Geriye tek çözüm kalıyor, o da "Erken Genel Seçim"
kararı almak!
Haydi diyelim ki olay bu seviyeye gelmeden, yukarıda adını
zikrettiğim 3 parti ortak koalisyon hükümeti kurdular.
Bundan sonrasını hiç düşündünüz mü?
Böyle bir durumda CHP ile MHP'nin kendilerine ortak olan HDP'ye,
"Sana bakanlık veremeyiz" diyeceğini
düşünmüyorsunuz herhalde!...
Hangi HDP'liyi hangi bakanlık koltuğunda görmek istersiniz?
Mesela Sırrı Süreyya Önder'in İçişleri Bakanı olmasına ne dersiniz?
Polis ve jandarma kendisine bağlı olacak. Doğu ve Güneydoğu'da
sokakları alev topuna çeviren PKK yandaşlarının arkasında dağ gibi
Sırrı Süreyya abileri olacak, "Onlar daş atan
çocuklar" diyerek savunacak! Sırrı Süreyya Önder, dağda
yediklerini şehirde kusan PKK'lı teröristlere nasıl da canla başla
müdahele eder di mi?
Olmaz mı dediniz?
O zaman Milli Eğitim'i HDP'den birine vermemiz gerekecek.
'Anadilde Eğitim'i önce hangisi getirirse ona
verelim değil mi? Seçim döneminde kendilerine büyük destek veren
paralel yapının dersahenelerini yeniden açmayı ihmal etmeyecek biri
olmalı! Aynı zamanda Selahattin Demirtaş'ın seçim vaatlerini de
yerine getirmeli. Din ve Kur-an derslerini
kaldırmalı. Paralelcileri de atama yöntemiyle okullara
doldurdular mı, yeme de yanında yat!
Bu iş için Altan Tan bulunmaz kaftan!
Bunu da beğenmediyseniz o zaman geriye Adalet Bakanlığı kalıyor.
HSYK'ya paralelci abileri yeniden dolduracak, meslekten ihraç
edilen yargı cuntasının elemanları olan Zekeriya Öz, Celal Kara
gibi isimleri yeniden mesleğe kazandıracak sadakatte biri olmalı.
Sonu gelmez bir zulüm ve canavarca bir hırsla intikam alacak kim
varsa AK Parti'nin ve AK Parti'yi savunanların karşısına
dikmeli...
Hele bir de Abdullah Öcalan'ı serbest bıraktılar mı, işte o zaman
Kemal Kılıçdaroğlu'nun vadettiği "Yaşanacak
Türkiye" ortaya çıkacak!
Bu bakanlıkları beğenmediyseniz varın siz bakanlıklardan bakanlık
beğenin. Gümrük Bakanlığı verilirse kaçakçılık diye bir sorunumuz
olmayacak mesela hı? Ulaştırma, Dışişleri, Ekonomi, Milli Savunma,
Kültür ve Turizm, Maliye, Sağlık da cabası...
Olsun anacım, olsun dert değil...
Asgari ücretin bin 500 TL'nin üzerinde olduğu, emeklilere her yıl
iki ikramiyenin verildiği, kredi kartı borç faizlerinin silindiği
ve askerliğin Kuşadası, Bodrum, Belek gibi yerlerde yapıldığı bir
Türkiye'de böyle ufak detaylara takılmayalım değil mi?
Söz sizin, karar sizin!
Hükümetin kurulamadığı ve ekonomik kaos içinde erken seçime
gidildiği bir Türkiye mi, yoksa Türkiye'nin hürriyetini tehdit
edecek böyle ucube bir iktidar mı?
Hangisini istediğinize karar verin!
Ya bu iki senaryonun kahramanı olmak isteyenleri bir sinek sürüsünü
defeder gibi defedeceksiniz. Ya da Türkiye'yi kendileri için
yaşanılabilir saray, sizin için ise devasa bir hapishaneye
çevirmeye çalışanlarla birlikte yürüyeceksiniz...
Seçim sizin!