BIST 9.550
DOLAR 34,52
EURO 36,01
ALTIN 3.004,54
HABER /  SPOR

İbre Galatasaraya döndü

Galatasaray mı Fenerbahçe mi? Şampiyonluk düğümünü çözecek maçı iki spor yazar masaya yatırdı.

Abone ol

Galatasaray Fenerbahçe derbisine bir gün kaldı. Yılın maçıyl ilgili son görüşler yazılıyor. Milliyet'in iki önemli spor yazarı yılın derbisini yazdı. Özellikle Mehmet Demirkol Galatasaray'ı avantajlı gördü. Uğur Meleke ise Fenerbahçe'nin yüksek pas yüzdesine ve topu daha çok kullanmasına dikkat çekti..

Mehmet Demirkol: Favori Galatasaray

Yeni teknik oluşum bu en azından lig ölçüsünde başarılı ekibi güçlendirecek bir hamle daha yaptı. İBB maçıyla birlikte santrfor sayısını azaltıp, hücumcu orta saha ya da forvet oyuncularını iki yönlü defansif katkısı yüksek oyuncularla harmanlayan bir oyun seçildi. Ligin iyi pas oyunu oynayan takımlarından Belediye’ye pozisyon vermeden maçı kopardılar.
Buna benzer bir oyunu, kupa serisinde Fenerbahçe’ye karşı da oynamışlardı. Özellikle Kadıköy’deki maçta, evinde Şampiyonlar Ligi standardından dahi çok iyi oynayan sarı-lacivertlileri sıkıntıya soktular.
Fenerbahçe’nin etkili kanatlarını 2’li 3’lü kademelerle karşılıyor, Fenerbahçe göbeğe dönünce ters kanattakilerin ve savunmanın yaklaşmasıyla Fenerbahçe’yi kapana kıstırıyorlardı. Bu dar alan oyunundan çıkışın yolu ani ters toplar ve hızlı top çevirmeyle boş alana topu geçirmekti, ama Fenerbahçe’nin oyun tarzında bu pek yok. Böyle olunca alışılmışın çok uzağında, zor pozisyona giren bir ekibe döndü Fenerbahçe. Galatasaray, İBB maçında bunun provasını gayet iyi yaptı.
Bu oyunu bir kez daha sahaya koymak peşinde olacaklar. İleride 3 oyuncu için Arda, Lincoln ve Ümit Karan muhtemel isimler. Arda ve Ümit 2 kanatta rakibi zorlarken Lincoln serbest kalacak. Arkadan da 3 sert oyuncuyla Fenerbahçe’nin artistik ayaklarını dar alana sıkıştıracaklar. Kupa serisinde olan buydu.
Pazar günü de Galatasaray bunun peşinde olacak. Bu oyunla ve ev sahibi olması dolayısıyla Galatasaray’ı avantajlı görüyorum. Ancak onlar için sıkıntı Fenerbahçe’nin öne geçmesiyle ya da Zico’nun sürpriz bir hamlesiyle doğabilir. Çünkü maç içinde krizi yönetebilecek bir beyin var mıdır? Ya da bu kimdir gibi sorular var Galatasaray’da. Kriz anında olaya el koyacak ve hamleyi yapacak, hamleye cevap verecek olan kim? Tek, ama büyük dezavantaj da bu!

Uğur Meleke: 6 ayrı takım

Galatasaray ile Fenerbahçe son 5 ayda, 3 maç yaptılar, sanki 6 ayrı takım izledik. Fenerbahçe, oyunu bütün olarak pozitif oynayan, sahaya hükmeden taraf olma eğiliminde. Yüzdeleri de Cim-Bom’un önünde

Sağlıklı bir Fenerbahçe-Galatasaray maç önü analizi yapmanın zorluğunu ifade etmek için bir kez daha şu örneği vermekte beis görmüyorum: Benitez’in Liverpool’uyla Mourinho / Grant’ın Chelsea’si son üç buçuk yılda tam 19 kez karşılaştılar, şöyle müsabaka kasetlerini yanlışlıkla karıştırsanız, oynadıkları oyunu izleyip. hangi kasedin hangi maça ait olduğunu ayırt etmeniz gerçekten zor olur. Oysa Fenerbahçe’yle Galatasaray son 5 aylık küçük periyotta 3 maç yaptılar, sanki 6 ayrı takım izledik!
“Kalli yönetiminde Fenerbahçe’ye karşı oynayan takım farklıydı, o gittikten sonraki bu ekip daha mücadeleci ve azimli” iddialarına asla itibar etmiyorum, çünkü bu ülkede herhangi bir futbolcunun böyle bir ahlaksızlığın parçası olacağına, ne kadar koşacağını kenardaki hocaya göre ayarlama ucuzluğuna düşeceğine inanmıyorum.

Mevcut teknik ekip de sezon başından beri görevdeydi ve İsviçreli bilim adamlarından öğrendikleri yepyeni metotlarla çıkagelip, ani bir fizik yükleme yapmadılar bildiğimiz kadarıyla...
Gerçi Alkmaar, Moskova ve Sevilla deplasmanları gibi global ölçekteki fizik sınavlarının son bölümlerinde geriden gelerek bu alanda Avrupa’nın da iyileri arasına giren Fenerbahçe’yi en çok zorlayan mücadelecilerinden birisi Galatasaray... Zaten sarı-kırmızılılar için maçın en skorer bölümü hep “üçüncü yarım saat” olmuş, gerek ligde (14-18-23), gerek kupada (4-1-5), gerekse Avrupa’da (4-6-8) en çok gol buldukları zaman dilimi son 30 dakikalar...

En önemli rol Aykut’un

Fenerbahçe’yse oyunu bütün olarak pozitif oynayan, sahaya hükmeden taraf olma eğiliminde. Maç başına Galatasaray’dan 64 fazla topla buluşuyorlar, topla ortalama 3 dakika fazla oynuyorlar, üstelik 81 fazla isabetli pas da yapmayı başarıyorlar.
Son 3 maçta 2 gol attığı için (32’nci haftada nihayet ligdeki ilk derbisine çıkacak) Lincoln’ün formda olduğu söyleniyor, ama herhalde bu verilerle Alex’le kıyaslanması mümkün değil, zira Alex, “sezonun herhangi bir yerinde, herhangi bir 3 maçta” 2 gol atmazsa bir problemi mi var diye düşünür duruma getirdi bizi...
Bence Galatasaray’ın çıkışındaki en önemli rolüyse Aykut oynuyor. Hem soğukkanlı, hem uyumlu ve sempatik, hem de oyun kurma konusunda son derece akıllı davranıyor ve Fenerbahçeli meslektaşından farklı hedefe sahip: Volkan’ın Euro 2008 rezervasyonları yapıldı bile. Oysa Aykut’un İsviçre’de olması için bilete, yani tribündeki Milli Takım kurmaylarının gözüne girmeye ihtiyacı var.