Hz. Muhammed cemaate twitter emri verdi mi?
Yoğun gündemin arasında kaynayıp gitti o sözler. Oysa toplumun tüm kesimlerine çok, ama çok önemli mesajlar veriyordu Bülent Arınç'ın sözleri...
Yoğun gündemin arasında kaynayıp gitti o sözler. Oysa toplumun
tüm kesimlerine çok, ama çok önemli mesajlar veriyordu Bülent
Arınç'ın sözleri...
"Başbakan'ın ciğeri yanıyor. Onun gördüklerini, onun
bildiklerini siz bilseniz, çok daha fazlasını söylerdiniz"
diyordu.
Her zaman söylerim, burada tekrar etmekte yarar görüyorum.
"Siyaset bizim gördüklerimizden değil, görmediklerimizden
ibarettir" aslında. Her birimiz, bilmemiz için bize
sunulan küçük bilgi kırıntıları üzerinden yorum yapıyoruz.
Oysa ki devlet, elde ettiği istihbaratlar, gelen ihbarlar, eldeki
resmi belgeler üzerinden hareket eder. Bu bilgilerin milyonda biri
toplumla paylaşılır. Mesela 2012 yılında sadece İstanbul'da 13
canlı bomba yakalanmış ve kargaşa ve paniğe neden olmaması için bu
bilgiler kamuoyu ile hiç paylaşılmamıştı.
Bunun gibi yüzlerce örneği sıralayabilirim...
Dershaneler üzerinden başlayan kavga da işte böyle bir şeydi. 2008
yılında başlayan kavga uzun süre gizli tutuldu. Cemaat kanadı
"Belki geri adım atılır" umuduyla gizli ikna
yöntemlerini tercih etti. Biz bundan hiç haberdar olmadık, çünkü
olmamız istenmedi.
Dershanelerin kapanması sürecinde geri adım atılmayacağı, sadece
biraz daha zaman tanındığı netleşince, Hakan Fidan'ın gözaltına
alınması için düğmeye basıldı. Daha sonra Erdoğan'ın evine ve
ofisine böcek diye tabir ettiğimiz dinleme cihazı konulduğu ortaya
çıktı. O dinleme cihazını yerleştiren kişi, Erdoğan'ın koruma
ekibindeydi ve cemaate yakınlığı biliniyordu.
Duyulan güven o derece büyüktü anlayacağınız.
Oysa o zamana kadar çevresindeki herkes Erdoğan'ı cemaat konusunda
uyarıyordu.
Erdoğan'ın cevabı hep aynıydı: "Bugüne kadar ülkesi için
her türlü zulme katlanan inançlı insanlardan, alnı secdeye giden
bir cemaatten bu ülkeye de, bize de zarar gelmez. Beni bu konuda
etkilemeye çalışmanız boşuna çaba"
Önceki iktidarlar tarafından birer vebalı gibi dışlanan cemaatlere
mensup kişilerin de devletin kurumlarında görev yapma hakkı
olduğuna inanan ve kadrolaşmaya göz yuman Erdoğan, ilk kez o zaman
tehlikenin farkına vardı.
Düğmeye basıldı ve bizim halen bilmediğimiz bilgi ve belgelere
ulaşılınca harekete geçildi. Biz meseleyi sadece dershanelerin
kapatılması meselesi olarak duyduk.
Şunu kabul etmemiz gerekiyor ki hiçbir siyasi iktidar, kendi
tabanını da oluşturan bir camiaya karşı, hem de seçimlere 4 ay kala
operasyon başlatmaz. Erdoğan istese, bu herkesi rahatsız eden
durumu önümüzdeki kritik seçimlerden sonraya bırakabilirdi.
Seçimi kaybetme pahasına, 17 Aralık ve benzeri operasyonların
yapılacağını bile bile bu yapıyı çökertme kararı alması, aslında
hepimizin üzerinde düşünmesi gereken bir durum.
Dedim ya...
Elimizdeki küçük bilgi kırıntıları üzerinden yorum yapıyorduk bir
süre öncesine kadar. Artık biraz daha fazlasını biliyoruz
yayınlanan ses kayıtları sayesinde...
Önce Fethullah Gülen'in ananas içerikli birinci kaseti yayınlandı.
Gezi'yi başlatan hükümet karşıtı işadamlarına çeşitli ihale
jestleri yapılması, bunun karşılığında sponsorluklar alınması ve
yazarların yazılarına sansür uygulanması gibi şeyler bizzat birinci
ağızdan duyuldu.
Şimdi ise ikinci kaset yayında...
Dün dikkat ettim de...
Yıllardır yapılan yasadışı dinlemelere ilişkin tek kelime
etmeyen... Erdoğan'ın evinde ve ofisinde bulunan dinleme cihazları
ile ilgili üç maymunu oynayan... "Ahan da Bilal'in adının
geçtiği konuşma kaydı" diyerek illegal ses kayıtlarını
aralarında paylaşan... Numan Kurtulmuş ve Rasim Ozan Kütahyalı'ya
ait olmayan sahte seks kasetlerinin onlara aitmiş gibi yayılması
için sosyal medyada seferber olan cemaate mensup arkadaşlar, hep
bir ağızdan bu dinlemelerin yasal olmadığını haykırıyordu.
Bazıları kaset işinde uzmanlaşmış olacak ki, "Bu montaj ben
anlarım" diyerek hemen teşhisi yapıştırıyordu. Bazıları
ise, Kahpe Bizans filminde böğrüne kılıç sokulan Mehmet Ali
Erbil'in "Acımadı ki, acımadı ki" repliğinden feyz
almış olacak ki "Bunlarda yasa dışı konuşma yok
ki" demekle meşguldü...
Doğru!
Ses kaydında yasal olmayan bir konuşma yok!
Mustafa Koç'un gönderilen hediye tesbihle "darbe, darbe,
darbe" diyerek zikre dalması istenmediyse sıkıntı
yok...
İdris Bal'ın Gezi olayları sırasında mensubu olduğu hükümeti yaylım
ateşine tutması için ayartılması da, "Ona yeni vekillerin
de dahil edilmesi için çalışmalar yapın" talimatı
verilmesi tamamen yasal!
"Zafer Çağlayan'ı boş bırakmayın. Büyük ağaya yakın
durmasını engelleyin" denmesi de yasal. Ali Sabancı'nın,
"Bu hükümete biri dur demeli" sözünden keyif
almanın da suç teşkil eden bir yanı yok!
Yeni parti kurulması çalışmalarıyla ilgili Pensilvanya'dan izin
almaya gidenlerin seyahati yasal, "Erdoğan gidecek, PKK
geri gelecek" diye sevinçten çıldırmak yasal,
"Nisan ayından sonra milletvekillerini biz
seçeceğiz" demek yasal. Hatta, "Ergenekon'da
olduğu gibi hükümeti zamanla yıkacağız" demek de
yasal!..
Biliyorum, biliyorum!
Bu sözleri söyleyen Süleyman Hamit Müftigil sizden biri değil,
tanımıyorsunuz!
Hadi bir hükümeti yasal olmayan yollardan devirmeye çalışmak yasal
diyelim! Hadi yapılanlara yeni bir siyasi oluşum için yapılan lobi
çalışması adı verelim.
Peki günah?
Müslümanın bu tür kumpaslar içinde olması günah değil mi? Ülkeyi
yangın yerine çevirenlerle saf tutup devletin ve milletin
kasasından milyar dolarların uçup gitmesine neden olmak hiç mi
günah değil?
Parayı pulu bir kenara bırakalım.
"Rüyada gördük. Peygamber Efendimiz hükümet karşıtı atılan
twitlerin sayısını iki katına çıkarın" yalanıyla Allah'ın
elçisine iftira atmak da mı günah değil?
Kurban olduğum Peygamber bir kez olsun, "Sizin güneydeki
dostunuz İsrail değil" demedi mi? "Bir kez de
Filistin için, Suriye için, Mısır için, Arakan için, dünya üzerinde
zulme maruz kalan mazlum din kardeşleriniz için twit atın"
demedi de, bir tek hükümeti yıkmak için mi twit önerisinde
bulundu?
"Tuzaktan, fitneden, fesattan, iftiradan ve ülkenizi
yangın yerine çevirmekten uzak durun" demedi de,
"Bol bol twit atın" dedi öyle mi?
Sadece twitter için mi söyledi?
Mesela Facebook da çok yoğun kullanılıyor. Orayla ilgili sinyal
gelmedi mi halen? İş dünyası Linkedin kullanıyor ve orası da bayağı
etkili bir mecra. Orası için de mi mesaj yok?
Demek ki buralardaki kadrolaşma veya paralel geçiş zamanla
sağlanacak.
"Hükümetle savaşta bundan böyle hiçbir meşru sınır
tanımayız" demiştiniz. Anlaşılan o ki bu tuhaf rüyalar,
gülünç açıklamalar konusunda da bir hududunuz olmayacak.
Oldu olacak 'ananas'ı 'Hacerül
Esved' yerine koyun, "twit atma işinde sahabeler
de bize yardım ediyor" deyin, tam olsun!