Öcalan'ın avukatlarıyla görüşen Gülerce, kamuoyundan yükselen eleştirilere açıklık getirdi.
Abone olHürriyet yazarı Ahmet Hakan, Zaman gazetesi yazarı Hüseyin Gülerce için “Gülerce bir karar vermeli: Sözcü mü? Gazeteci mi?” diye sormuştu dünkü köşesinde.
Muhatabından cevap gecikmedi. Hakan'ı arayan Gülerce eleştirilere bir bir yanıt verdi. Gülerce'ye göre Öcalan işi abartarak olayı dallanıp budaklandırdı. Hakan da bugünkü köşesinde Gülerce'nin söylediklerini yorumsuz aktardı:
"SÖZCÜ DEĞİLİM: Fethullah Gülen Hareketi*nin ekranda gözüken, gazetede yazan bir siması olduğum için "sözcü" algısı doğuyor. Ben her çıktığım televizyon programında söze "cemaatin sözcüsü" olmadığımı ifade ederek başlıyorum. "Sözcü" olmadığımı kanıtlamak için daha ne yapabilirim?
ZOR DURUMDAYIM: Benim durumum öyle zor ki... Bu "Hareket" herhangi bir saldırıya maruz kaldığında ya da tartışma konusu olduğunda bütün arkadaşlarım "Senin televizyonlara çıkıp konuşman lazım" diyorlar. Çıkıp konuştuğumda ise "sözcü" gibi algılanıyorum.
YAZARLIĞI BIRAKMAM: Yazarlığı bırakmak istemiyorum. Gazeteciliği seviyorum. Ben 1977'de sarı basın kartı olan bir gazeteciyim. O dönemde Mücadele Birliği'nin günlük olarak yayınlanan Bayrak Gazetesi'nin başyazarıydım. O zamandan beri yazıp çiziyorum. Yazarlığı bırakıp sözcülük görevini üstlenmek istemiyorum.
ÖCALANDAN KAYNAKLANDI: Ben bir gazeteci olarak Ocalan'ın avukatlarıyla görüştüm. Eğer Abdullah Öcalan işi abartmasaydı, "Cemaatle işbirliği yapalım" falan demeseydi bu iş bu kadar dallanıp budaklanmazdı. Benim avukatlarla yaptığım görüşmeyi Öcalan alıp da "cemaat" işine çevirince iş bu noktalara geldi.
GÜLENDEN SİTEM YOK: Fethullah Gülen Hocaefendi bana herhangi bir sitemde bulunmadı. Cemaat içinden arkadaşlarım da sitemde bulunmadı. Hatta arkadaşlarım beni teselli ettiler, "Üzülme" dediler.
O YAZIYI YAZDIM ÇÜNKÜ: Özür dileyen, pişmanlık ifade eden yazıyı yazmamın tek bir nedeni var: Sözcü Gazetesi nde emekli yüksek yargıç Tansel Çölaşan'ın "Apo ile Feto cumhuriyeti yıkmak için kol kola" başlığıyla yayınlanan çok çirkin bir demecini okudum. Çok üzüldüm. Hizmete zarar verdiğimi düşündüm. Özür yazısını bu nedenle yazdım.
BİR DAVAM VAR: Benim bir davam var. Ben Allah'ın rızasını kazanmak istiyorum. Bunun için ferdi olarak da bir şey yapabilirim. Ama bu arkadaşlarla birlikte yürümeyi tercih ettim. Bunun bir bereket getirdiğine inanıyorum. Bu bir sözcülük değildir. Ben kendilerini hizmete adamışlarla birlikte yürüyen biriyim. Onların ağabeyleri, arkadaşıyım."