BIST 9.473
DOLAR 34,55
EURO 35,99
ALTIN 2.998,66
HABER /  MEDYA

Hüseyin Gülerce: 'Gerilim daha da artacak'

Hüseyin Gülerce cemaat okullarının kapatılmasını tarih affetmez diyerek hükümete seslendi. Gülerce'ye göre işler kötüye gidiyor.

Abone ol

Zaman si yazarı Hüseyin Gülerce dün meclis çatısı altında CHP liderine atılan yumrukla başladı bugün yazısına.

Gülerce 30 Mart seçimleriyle yatışması beklenen tansiyonun artarak devam ettiğini, bunun da ülkeye zarar vereceğinin görülmesi gerektiğini yazdı.  Bu gerginlikten yola çıkarak sözü cemaatin yurtdışındaki okullarının kapatılmasına getiren yazar, bunun çok büyük bir hata olduğunu, Türk okullarına zarar vermenin, tarihe, “Türk okullarını kapatmakla uğraşanlar” diye geçmenin vebalinin de sorumluluğunun da ağır olacağını söyledi.

MİLLET DE TARİH DE AFFETMEZ

"İş çığrından çıkmadan bir kez daha düşünün" diye uyarıda buluna Gülerce, "Türk okullarına kıymayın. Kıyanları ne millet affeder, ne tarih affeder. Öfke ile kalkan zarar ile oturur. Türk okulları, cemaat okulları değildir, Türkiye’nin okullarıdır."dedi.

İşte Gülerce'nin itidal çağrısı yaptığı o yazısı...

GERİLİM DAHA DA ARTACAK

CHP Genel Başkanı Sayın Kılıçdaroğlu’na Meclis çatısı altında atılan yumruklar, hepimizi bir daha düşündürmelidir. Bu provokasyonun, kişisel ya da planlı bir saldırı olması o kadar önemli değil. Huzur adına kaygıları artırması önemli. Türkiye çok gerildi. Hatta 30 Mart seçimleri ile toplumsal ve siyasi tansiyon düşeceği yerde daha da arttı. Dört ay sonra cumhurbaşkanlığı seçiminin yapılacak olması, görülüyor ki gerilimi ve kutuplaşmayı daha da artıracak.

BÖYLE GİDERSE ÜLKEMİZ ÇOK YARA ALACAK

Türkiye bu strese dayanamaz, böylesine yüksek tansiyonla yoluna devam edemez. Teenni, sağduyu, itidal, mutabakat arayışı devreye girmezse ülkemiz çok yara alacak. Mesela, hükümet-cemaat meselesinde de iş çığırından çıkıyor.

Bir goygoycu takım var. Maalesef, hiçbir özellikleri, kabiliyetleri, müktesebatları olmadığı halde sadece ve sadece tetikçilik vasıfları ile medyada köşe edindiler, ekranları tuttular. Ha bire yangına benzin döküyor, körük sallıyorlar. Hele bir takımı var, alenen “ne oldu hani paralel yapının üzerine gidecektiniz, ne o yoksa korkuyor musunuz, bak çok fena olur” diye hükümeti sıkıştırıyorlar. Kan kokusu almış -adını demeyeceğim- azgın saldırganlar gibi koşturuyorlar. Türkiye ne kaybedermiş, toplumda nasıl bir sarsıntı olurmuş hiç umurlarında değil. Sadece yüksek ücretlerinin, avantalarının kaybolmasından endişe ediyorlar…

VEBALİ VE SORUMLULUĞU AĞIR OLUR

Sayın Başbakan belki farkında değil ama “paralel yapı”nın kökünü kazıyacağız derken, önce dershanelerin, şimdi de yurtdışındaki Türk okullarının hedef seçilmesi, “tabandaki masumları ayıracağız, hukuk içinde mücadele edeceğiz” derken, sınırları zorlamanın ötesinde vicdanları çiğneyip geçiyor… Türk okullarına zarar vermenin, tarihe, “Türk okullarını kapatmakla uğraşanlar” diye geçmenin vebali de sorumluluğu da ağır olur. Çok açık söylüyorum, bu tavır, gayri milliliğe savrulmadır. Kimileri haset etse de, kötülese de kalp kafa bütünlüğü ile yeni bir nesil geldi. Milletin, yüz binlerce tertemiz evladı bunlar. Onlara dokunmak, Türkiye’nin geleceğine dokunmaktır.

TÜRK OKULLARINA KIYANI TARİH DE AFFETMEZ
Türk okullarına kıymayın. Kıyanları ne millet affeder, ne tarih affeder. Öfke ile kalkan zarar ile oturur. Türk okulları, cemaat okulları değildir, Türkiye’nin okullarıdır. Türkçe Olimpiyatları’nda statları, salonları dolduran milyonlar, bir cemaati desteklemek için değil, Türkiye’nin değerini, gururunu, alkışlamak, devletler yarışında biz de varız demek için geliyorlar.

İŞ ÇIĞRINDAN ÇIKMADAN BİR DAHA DÜŞÜNÜLSÜN
Sayın Dışişleri Bakanı “mektuplar yazdılar, hükümeti şikâyet ettiler” gibi bir mazeretin, ikna edici olmadığını, geçerli olmadığını bilecek bir insan. Kim yazmış, kime yazmış, ne yazmış? Velev ki, bir idareci, bir heyet böyle bir yanlışı yapmış. Tasvip edilemez, savunulamaz. Bir fatura kesilecekse onlara kesilir. Bağcının hatası yüzünden salkım salkım üzümlerle gözleri dolduran, gönüllere inşirah veren asmalar yerle bir edilemez, bağlar bostanlar yıkılıp yakılamaz. İş çığırından çıkmadan bir daha düşünülsün…