Fetullah Gülen'in eski yol arkadaşlarından Hüseyin Gülerce muhalif yazarların hedefi oldu. Ardı ardına yazılar kaleme almaya başlayan yazarlar, eski defterleri açmaya başladı. Gülerce'den yanıt ise gecikmedi.
Abone ol17-25 Aralık sonrası FETÖ ile bağlantısını kesen ve hükümetten yana tavır sergileyen Star gazetesi yazarı Hüseyin Gülerce son günlerde köşe yazarlarının hedefinde. Gülerce'nin Fetullah Gülen ve örgütüyle ilişkilerini dün Sözcü gazetesi yazarı Yılmaz Özdil köşesine taşımış ve tartışmanın fitilini ateşlemişti. Bugün Hüseyin Gülerce'yi köşesine taşıyan bir diğer isim Hürriyet gazetesi yazarı Mehmet Yılmaz oldu.
Yılmaz, Gülerce'nin geçmişte Fetullah Gülen'le yakın ilişki içinde olmasına karşın FETÖ'ye ilişkin ifade vermemesi eleştirdi ve şunları yazdı:
"Önce şunu unutmayalım: Bu şahıs, Fetullahçı çete devlet içinde örgütlenmek üzere yasadışı işler çevirdiğinde, her şeyin merkezindeydi.
.... Hiçbir savcı, “Gel bakalım, sen bu suç örgütünün eski tepe yöneticisiydin. Etkin pişmanlıktan yararlanmak için çetenin çökertilmesine hizmet edecek bilgileri de vermedin, otur şuraya da anlat bakalım” demedi."
ADİL ÖKSÜZ'LE İLGİLİ BİLGİ VERSEYDİ...
Gülerce'nin 15 Temmuz darbe girişiminin 1 numaralı ismi Adil Öksüz'le ilgili bilgi vermediğinin de altını çizen Yılmaz yazısında şunları dile getirdi:
"Cumhuriyet çalışanı gazeteciler ile ilgili davanın tanığı Hüseyin Gülerce.
Sözcü muhabirlerinin tutuklanmasına ve sahibi hakkında yakalama kararı verilmesine neden olan “ihbarcı–tanık” da Hüseyin Gülerce. Kendisi 17–25 Aralık günlerine kadar Fetullahçı çetenin önemli bir elemanıydı. Çetenin resmi yayın organı Zaman gazetesinde genel yayın müdürlüğü ve köşe yazarlığı yaptı. Aynı çetenin kamuoyundaki “resmi yüzü” sayılması gereken Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı’nın kuruluşunda mütevelli heyet başkanı oldu, yıllarca bu görevi yürüttü.
Fetullahçı çete ile AKP, iç içe, kucak kucağa iken “Cemaat bu konuda ne düşünüyor” sorusunun yanıtı için kulaklarınızı Hüseyin Gülerce’ye çevirmeniz gerekirdi.
17–25 Aralık rüşvet ve yolsuzluk rezaleti ortaya dökülünce Gülerce, AKP’den yana tavır aldı, cemaatten uzaklaştı ve şimdi de kimin cemaatçi olup kimin olmadığı ile ilgili bilirkişi!
Önce şunu unutmayalım: Bu şahıs, Fetullahçı çete devlet içinde örgütlenmek üzere yasadışı işler çevirdiğinde, her şeyin merkezindeydi.
Türk Silahlı Kuvvetleri’ne karşı kurulan kumpası bilmiyor olmasına olanak var mı?
Bu kumpas ile hangi Fetullahçı çete mensubunun terfi edeceğini, silahlı kuvvetlerin çete tarafından nasıl ele geçirileceğini bilmiyor olması mümkün mü?
Ergenekon, Balyoz, askeri casusluk, Odatv gibi davaların hangi amaçla açıldığını herhalde birinci elden biliyor olmalıydı.
Dahası, o vakit çetenin hangi amaca yürüdüğünü de herkesten iyi biliyor olmalıydı.
Ve bu suçları nedeniyle henüz yargılanmadı.
Hiçbir savcı, “Gel bakalım, sen bu suç örgütünün eski tepe yöneticisiydin. Etkin pişmanlıktan yararlanmak için çetenin çökertilmesine hizmet edecek bilgileri de vermedin, otur şuraya da anlat bakalım” demedi.
Diyemedi çünkü 17–25 Aralık AKP’nin zayıf karnıydı, o gün AKP’den yana tavır alarak en ziyade müsaadeye mazhar hale geldi.
Savcılara sadece şunu sormak istiyorum: Mesela bir mafya üyesinin, mafya üyesi olmaktan vazgeçmesi, daha önce işlediği suçları affettirebilir mi?
Şimdi düşünelim: Bu şahıs, herhangi bir etkin pişmanlık ifadesi vermedi. Vermiş olsaydı, TSK içindeki yapılanmanın boyutlarının ortaya çıkarılması mümkün olabilir miydi? Evet, olabilirdi.
İfadesinde Adil Öksüz’ün askerlerle ilgili baş imamlardan biri olduğunu söylemiş olsaydı, Öksüz’ün MİT tarafından daha etkin şekilde takibi mümkün olabilir miydi? Evet, olabilirdi.
MİT, Öksüz’ün faaliyetlerini takip etmiş olsa, darbe planlandığı çok önceden ortaya çıkarılabilir miydi? Evet, çıkarılabilirdi.
Peki bu adam Fetullahçı çetenin gerçek yüzünü bildiği halde neden onu açıklamadı da şimdi Cumhuriyet ve Sözcü gazetelerini Fetullahçı çetenin üyesiymiş gibi göstermeye çalışan davaların ihbarcı tanığı?
Burnunuza kötü kokular gelmiyor mu?
Gazetecilere yönelik davaların böyle uyduruk ihbarlar ve uyduruk kanıtlarla açılması, yurtdışında en çok kimin işine yarıyor?
Savcı Beyler, ne yaptığınızın, neye alet edildiğinizin farkında mısınız?"
YILMAZ ÖZDİL'E GÜLERCE'DEN YANIT: HATALIYDIK HATAMIZI KABUL ETTİK!
Yılmaz Özdil, dün Sözcü gazetesinde yayınlanan "Tetikçi değil, mermi gazeteci" başlıklı yazısında Gülerce'den 'herif' diyerek bahsetmiş ve şu satırları kaleme almıştı.
....
Feto kumpası Ergenekon’la Cumhuriyet gazetesine saldırılırken, başyazarı İlhan Selçuk gözaltına alınırken, yazarları Profesör Erol Manisalı ve Mustafa Balbay tutuklanırken… Bu herif, Ergenekon kumpasının tetikçiliğini yapan Zaman gazetesinde başyazardı, kendisi anlatıyor, “Zaman gazetesi baskıya girmeden önce bütün sayfaları Pensilvanya’ya fakslanıyor, feto tek tek kontrol ediyor, fetonun izni ve onayı olmadan tek bir haber ve yazı çıkmıyor”du.
Fetocuların kumpası Ergenekon, Balyoz, Askeri Casusluk, Odatv, Şike davaları devam ederken… Cumhuriyet gazetesi yazarı Kadri Gürsel “Akp iktidarı devletin kapılarını Gülen hareketine sonuna kadar açtı, Gülen hareketi devletin içinde örgütlendi, kadrolaştı” derken… Bu herif, aynı televizyon programında, Kadri Gürsel’in yüzüne karşı fetocuları savunuyor, “milletin evladı kendi devletinin kurumlarına sızar mı, insanları zan altında bırakmayın, sayın Gülen beraat etti, hâlâ aynı şeyler söyleniyor, bu hareketle ilgili konuşan herkese tavsiye ediyorum, ne olur sayın Gülen’in kitaplarını okuyun” diyordu.
Bu herif tanık…
Cumhuriyet gazetesi fetoculuktan sanık!
Aynı herif tanık…
Sözcü gazetesi fetoculuktan sanık!
“Mermiyim” diyor herif.
Gururla söylüyor.
“Nereye isterseniz oraya sıkın” diyor.
Hüseyin Gülerce de Star gazetesinde yayınlanan bugünkü köşesinden Yılmaz Özdil'e yanıt verdi. "Sözcü gazetesi, beni manşetlerden hedef göstermeye devam ediyor. Dün de Yılmaz Özdil isimli yazar, şahsımdan 'bu herif' diye bahsederek saldırdı" diyen Gülerce, şunları kaleme aldı:
"Ben Özdil gibi birinin hakaretini yadırgamıyorum. Üslup, seviyeyi belli eder. Bu şahıs AK Parti’ye oy verenler milyonlar için de “bidon kafalılar” demişti. “Hâlâ bu akp’ye oy veren emeklilere, değil ikramiye, maaş bile vermemek lazım” diye ahkâm kesen de bu şahıstır.)
Özdil beni, 27 Aralık 2013’ten önceki yazılarımdan örnekler vererek mazimle vurmaya çalışıyor.
25 Aralık 2013 öncesi benim gibi; Cumhurbaşkanları, Başbakanlar, Ecevit, Çiller, Meclis Başkanları, büyükşehir belediye başkanları, Diyanet İşleri Başkanlığı, ilahiyatçı akademisyenler ve bilhassa Türkçe olimpiyatları, diyalog ve eğitim faaliyetleri ile gözleri bağlanan milyonlarca insan yanıldı.
Hatalıydık. Hatamızı hepimiz kabul ettik ve F. Gülen denen sapkının, milletimize, dinimize, seçilmiş hükümete ihanetini görünce pişmanlığımızı da ifade ederek bu yapı ile mücadele ettik/ediyoruz.
Bu samimi insanların erdemli davranışıdır.
Bizler ihaneti gördük ve hainlerin karşısına dikildik. Sözcü gazetesi ise FETÖ terör örgütünün ihaneti ortaya çıktıktan sonra da FETÖ’ye destek vermeye devam etti."