CHP Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün, CHP’den istifa eden Gülseren Onanç’la ilgili ilginç açıklamalar yaptı.<br/>Aygün, açıklamalarında Gü...
Abone olCHP Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün, CHP’den istifa eden Gülseren Onanç’la ilgili ilginç açıklamalar yaptı.
Aygün, açıklamalarında Gülseren Onanç için, ’cesur’ ve ’inatçı’ bir kadın nitelemesini yaparken, Onanç’ın sadece CHP’nin bir değeri olmadığını, herkesin yüz akı olduğunu açıkladı. Onanç’ın CHP’deki görevinden ayrılma nedenine de değinen Aygün; "Uludere annelerine verdiği sözden midir; bir işkadını olarak hep başarılı, umutlu ve inatçı olmasından mıdır yoksa; önceki gün partideki görevinden ayrıldı’’ diye konuştu. Açıklamalarında Dersim tartışmalarına da değinen Aygün, şunları söyledi:
"Dersim 1938 tartışması son yılların aktüel konuları arasında; son dört yıl içinde iki kez hem de hayli sertçe gündeme geldi. Yürüyüşler, mitingler, protestolar, yürek burkan gözyaşları eşliğinde; ilkinin yolunu eski diplomat sonra milletvekili Onur Öymen açtı. İkincisini galiba bendeniz; 2011 Aralık ayında tartışma tüm şiddetiyle sürerken onunla tanıştım. ’Aylık Buluşmalar’ adlı düzenli toplantılara evsahipliği yapıyordu; toplantılar Beyoğlu’ndaki ofisindeydi; ofis küçüktü; masalar, sandalyeler, duvardaki tablolar küçük; onun yüreği kocamandı; küçük ince gülen yüzüyle, hep hareketli kolları ve siyah saçlarıyla beni içeri buyur etti. O gün o ofiste Aydın Engin’den Murat Sabuncu’ya, Kemal Burkay’dan Oya Baydar’a çok insanla muazzam yararlı bir Dersim ’38 sohbeti yaptık; 45 dakikalık toplantı 2 saatte zor bitti; ben o gün herkesten birşey öğrendim; katılanlar da yararlandılar anlattıklarımdan; toplantıda etraflı sorularıyla hepimizi düşündüren Oya Baydar kısa bir sürede konusu Dersim ’38 olan ’O Muhteşem Hayatınız’ı yayınladı; sonra dostluğumuz hep sürdü; katıldığı parti hayatında barışçıl, kadın hakları savunucusu ve demokrat-liberal görüşleriyle çabucak sivrildi; erkeklerin sadece son 30 yıldaki savaşa değil her gün kadınları yok etme kararı alıp uyguladığı bu ülkeye zor geldi herhalde; katliamın birinci yıl dönümünde Uludere’ye gittik birlikte; simsiyah bir elbisenin içinde vücudu küçücüktü; dev vicdanıyla oğulları öldürülmüş tüm annelerin elini tuttu, bırakmadı; hepsinin gözlerine baktı şefkatle; ağladı siyah gözlüklerinin arkasından; ağladı saçları; sessizdi gözyaşları; annelere ’hep yanınızda olacağım’ deyip durdu; akşam karanlığında dönünce Diyarbakır’a; birden bana dönüp ’bu dünyanın kederlerine isyan kolay, dayanmak zor’ deyiverdi; Uludere Annelerine verdiği sözden midir; bir işkadını olarak hep başarılı, umutlu ve inatçı olmasından mıdır yoksa; önceki gün partideki görevinden ayrıldı; bir cesur kadın birden geri çekildi; erkeklerin hep savaştığı; şimdilerde ’barış’ aradığını davul-zurna ile ilân ettiği bu ülkede; Gülseren Onanç sadece istifa ettiği partisinin bir değeri değildir; bu ülkenin kadınının inatçılığının, başarısının bir ifadesi; hepimizin yüzakıdır; şov ve hamaset yüklü AKP projesinin değil; özgürlük ve demokrasi isteyen kadın-erkek, Alevi-Sünni-Hıristiyan, Türk, Kürt, Zaza, Ermeni, Arap tüm emekçi insanların sahici bir barış özleminin simgesidir; böyle insanlar siyasetle itibar kazanmaz; istifayla kaybetmezler.’’
(İHA)