Aykırı yazılarıyla tanınan Ayşe Arman, 5 ay sonra anne olacağını açıkladı. Arman, öncesi ve sonrasıyla hamilelik dönemini tüm çarpıcı yönlerini köşesinde anlattı.
Abone olAykırı yazılarıyla tanınan Hürriyet yazarı Ayşe Arman, yaklaşık 5 ay sonra anne olacağını okurlarıyla paylaştı. Ayşe Arman'ın annelik öyküsü şöyle: Afedersiniz... Ben hamileyım Müjdemi verin! Hamileyim. 3 ay bitti... 4. ayın içindeyim. Ben de inanamıyorum ama... Bu gidişle, 5 ay sonra anneyim! 25 yaşından beri bu köşeyi yazıyorum. Oldu mu bugüne kadar, hiç sizden gizlim saklım? Başıma ne geldiyse, aynen sizin önünüzde... Daha Bridget Jones bile yok ortalıklarda, ben ha babam yaşadıklarımı yazıyordum. Bazen naklen, bazen banttan. İtiraf etmem gerekir ki, sizin benden böyle bir talebiniz olmadı. Ama ben başka türlü yazmasını beceremiyordum. Allah razı olsun, tahammül ettiniz bana. Ve pek çok şey öğrendiniz hakkımda... Gerçi sadece ben değildim okuduğunuz, aynı zamanda sizdiniz. Ya da şöyle söyleyeyim: Sizden bir parça. Çünkü ben çoğunluk yeni kadın tipinin bir temsilcisiydim. Benden dolu vardı ortalıkta, tek değildim. Ben onların gazete kağıdına geçeniydim. * 20’leriminin başlangıcında kavak yelleri esiyordu başımda, parolam yalnızlıktı, isteyerek değil tabii, fiilen, oradan oraya savrulmalar filan, o adamlar bu adamlar; yazdıklarım, yaşadıklarımdı... Sonra bir adam çıktı karşıma, sevgilim oldu, onunla ilişkimizi, kavgalarımızı, komik anlarımızı anlattım, evde kalma kompleksinden ölüyordum, onun boynuna çöktüm, alem ettim kallem ettim, Arjantin’de onunla evlendim. Hepiniz davetliydiniz, hatta tanıklarımız sizlerdiniz. Yani ne yaşadıysam, siz hep yanımdaydınız. Ama olmadı, yürümedi. Boşandık. * Sonra bir gün, talih kuşu bu kadının kafasına kondu. Bu kadın şahane bir adama aşık oldu. Bir süredir gözü ondan başka hiçbir şey görmüyor. Ülkeler, sınırlar, kavramlar, kalıplar her şey tepetaklak olmuş durumda. En son burada kalmıştık... Değil mi? Bir hafta İstanbul, bir hafta Dubai... Aynı anda iki ülkede yaşayarak gazetecilik yapmaya çalışıyordum... Fena da gitmiyordu. Ve elimde yine borazan, size yaşadığım her şeyi anlatıyordum. Susturabilene aşk olsun! * Şimdi geliyoruz sadede... Ben de çok şaşırdım ama hayatım boyunca ilk defa bir şeyi kendime sakladım. Şaşırmak ne kelime! Bu duruma asıl ben inanamadım. Herkese her şeyi anlatmakta hiçbir sakınca görmeyen ben, resmen çeneme kilit vurdum... 1, 2, 3 tıp! Sevgilim hariç kimseyle hamile olduğumu söylemedim. Siz durumun vahametinin farkında olmayabilirsiniz ama bu, benim aklımın bile almadığı bir durum. Ayşe sussun! Olacak şey mi? Özür diliyorum yani... Hamile olduğumu sizlerden gizledim. Ceza verirseniz, şu köşe tek ayak üzerinde durabilirim. Ama n’apim, kendimi hazır hissetmedim. * Oysa bundan birkaç ay önce.... Ayın Biri Kilisesi’nde... Dilek anahtarı alırken.... ‘Artık kendimi hazır hissediyorum Allah’ım. Tek dileğim hamile kalmak’ demiştim. Yalandı tabii! Hamile kalmak istediğim doğruydu ama hazır olduğum külliyen yalandı. Kim sorsa ‘Çok istiyorum anne olmak’ diyordum da... Sorun bakalım, ekstra bir çaba sarf ediyor muydum? Hayır. Ama canım ‘Her şeyin bir sırası var’dı, ‘Daha Dubai’ye adam gibi bir taşınalım’dı, ‘İşleri bir oturtalım’dı, falandı, filandı. ‘Bütün radikal değişiklikleri bir arada kaldırmam zaten olanaksız’dı... Mı diyorsun? Al sana, hiç beklemediğin anda küt diye hamile kalıyorsun! Bir kere daha gitmek zorundayım Ayın Biri Kilisesi’ne... Zorunluluk, anahtarı iade etmek için... Ama ben ayrıca gönüllü olarak da gitmek istiyorum... Şükretmek için. * Durum budur. Bu ay cinsiyetini öğreneceğim. Ultrasonda kollarını bacaklarını hareket ettirirken görüyorum onu. Ve acayip heyecanlanıyorum. Gerçi karşılaştığım herkesin ‘Tadını çıkar bu dönemin’ demesine rağmen, şu geçtiğimiz 3 aydan hiçbir şey anlamadım. Ne midem bulandı, ne koku almam hassaslaştı ne de başka bir şey. Hamile olduğum için fazladan naz niyaz yapamadım yani. Acaba çenemi tuttuğum için mi? * Pardon, çok özür dilerim, bu geçtiğimiz 3 ay içinde 2 kez söyledim. Bir keresinde Çengelköy’deydim. Arabayla geçerken seyyar bir manav gördüm. Satıcının arabasındaki o minicik salatalıklara dayanamadım. Durdurdum arabayı. ‘Şunlardan verir misiniz yarım kilo?’ dedim. Ve ekledim: ‘Ama lütfen yıkar mısınız? Hamileyim de...’ Bu cümleyi söylerken yaşadığım keyfi size anlatamam. Hele bir de satıcı, ‘Tabii tabii’ deyip telaş içinde hizmet ve sevinç gösterisinde bulununca... Aklıma Anadolu yakasında bütün manavları dolaşıp, haberi vermek geçti! Pek hoş davranıyor insanlar hamile olduğunuzu öğrenince. Ama numara şu: Bunu söylerken elini karnına koyacaksın ve karşındakine hülyalı hülyalı bakacaksın... Bir kere de havaalanından beni eve getiren taksici beye ‘Bavulları yukarı taşımama yardım eder misiniz? Hamileyim de...’ dedim. ‘Sorulur mu? Tabii ki hanımefendi’ dedi. Çok hoşuma gitti. * Galiba bunu herkes yapıyor. Ben de farklı değilim. Aynada karnım çıktı mı çıkmadı mı diye bakıyorum. Bir sabah birdenbire Demi Moore gibi olacağımı hayal ediyorum. Henüz pek bir değişiklik yok. Olur inşallah. Gerçi, kendimi çok anne gibi hissettiğimi söyleyemeyeceğim, zaten sulu göz bir şeydim, o devam, yok yok biraz arttı galiba, bir de sevgilime daha düşkün oldum, o da bana... Diyeceğim, çok keyifli ve hoş dönemmiş. Şimdilik öyle. Kendimi misafir ağırlayan butik otel gibi hissediyorum. Konuğumu rahat ettirmek için de her gün spor yapıyorum, yüzüyorum filan. Hamileliğin en hoşuma giden yanlarından biri de şu: Memelerimin büyümesi. Kibele gibi oldum anasını satayım. Keşke, hep böyle kalsalar. Taş gibi oldular. Ben hamileyim tamam mı? İstediğimi yerim... İstediğimi yazarım... Sakın üzerime gelmeyin... Ağlarım! Yazı: Ayşe Arman Kaynak: Hürriyet