Hürriyet Gazetesi'nin son televizyon reklamları kampanyasını nasıl tarif etmeli? Soruyu, haysiyet.com sitesi yazarı Ümit Kıvanç kendi penceresinden değerlendirdi...
Abone olBir gazete niçin birdenbire kendisinin aslında ne olduğuna dair reklam kampanyasına girişir? İmajı ayakta tutma veya yeniden oluşturma, artık nasıl diyeceksek, cinsinden bir kampanyaya? Bunu bilemiyoruz. Muhtemelen, birşeyler yolunda gitmiyordur. Hürriyet'in son televizyon reklamları kampanyasını nasıl tarif etmeli? Normal olarak, bu tür girişimler, "imaj tazeleme" kategorisine sokulur. Ama Hürriyet için bunu nasıl diyeceğiz? Ortaya konan, asla tazelenebilecek bir mevcut imaj değil ki. Hürriyet'in tam da olmadığı şey. Hürriyet reklamları, şöyle diyor: Hürriyet, tam da halkın gazetesi ve Türkiye ile özdeştir. Hürriyet'in Türkiye'nin birşeyleriyle özdeş olduğuna şüphe yok. Ama bu "halk" mıdır, bu fazlasıyla şüpheli. Aslında kibarlığa gerek yok. Hürriyet reklamlarının üslûbuyla söyleyecek olursak: Hürriyet, devlet bu toplumu nereye yönlendirmek, nasıl sürüklemek ve yönetmek istiyorsa bunun gereğini yapmaktır. Hürriyet, "Kıbrıs davası"nın, devletin gizli bir planına dayanan gizli örgütlenmesi ve faaliyeti olmaktan çıkarılıp "millet"e benimsetilmiş bir "dava" haline getirilmesidir. Hürriyet, milliyetçi hezeyanların kışkırtılmasıdır. Hürriyet, devletten bahsederken "biz" demektir. Hürriyet, Türkiye'yi devletin Türkiye'si saymaktır. Hürriyet, devletin derinliklerinde yapılan gizli hesapların gereklerini halk diline tercüme etmektir. Hürriyet, Emin Çölaşan'dır. Hürriyet, otuz küsur kişinin öldürüldüğü, mahkûmların canlı canlı ateşe verildiği bir operasyonu "Devlet girdi" diye sunmaktır. Hürriyet, sendikasız, güvencesiz işçilerin, yoksul köylülerin, köyleri boşaltılmış, aç açıkta kalmış insanların, büyük şehir varoşlarında çöp toplayan çocukların görünmediği bir tablodur. Hürriyet, yoksulluğun, işsizliğin sözünün edilmediği, bunlardan sözetmeye kalkışanların alay konusu edildiği bir görmemişler eğlencesidir. Hürriyet, yoksunların, iktidar sahibi olmayanların âdeta aşağılandığı, neoliberal şımarıklıkların, küstahlıkların "lifestyle" ambalajıyla gözümüze sokulduğu, sonradan görmeliğin hakikatin keşfi kılığına büründürüldüğü bir elitler âlemidir. Hürriyet, yönetici gazetecinin kendine hayranlığı ve narsisizminin bir tarz olarak geçerli kılındığı, bu tarza uygun gazetecilerin, yazarların yetiştirildiği bir kolejdir. Hürriyet, Ayşe Arman'dır. Hürriyet, gazetecilik mesleğinin tanımında yeralan temel ölçütlerin havaya uçurulmasıdır. Hürriyet, gazeteciliğin aslî itici güçlerinin yerine bambaşka amaçların geçirilmesi, gazeteciliğin meşruiyet kaynaklarının gazetecilik dışında bambaşka alanlarda aranmasıdır. Hürriyet, gazeteciliğin, genel olarak güçlünün, özel olarak "mal sahibinin" emrine verilişinin manifestosudur. Hürriyet, Ertuğrul Özkök'tür. Hürriyet, sadece para değil iktidar peşinde de koşan, tekelci bir işadamının "amiral gemisi"dir. Hürriyet, "Büyük Gazete"dir. Hürriyet, Aydın Doğan'dır. Hürriyet, Türkiye'de "mühim işlerin" nasıl döndüğünü anlamak isteyen birinin ilk elde incelemesi gereken veri topluluğudur. Hürriyet, Türkiye'nin egemen düzeni, resmî kültürü ve yerleşik, yaygın saplantıları, takıntıları, ergenlik belirtileri, olmamışlıkları, kompleksleri konusunda ana kaynaktır. Hürriyet, Türkiye'de yaşayan insanların, eğer insanca yaşamak istiyorlarsa değiştirmek zorunda bulundukları her şeydir. Evet, doğru, bu anlamda Hürriyet, sadece bir yüzüdür, ama Türkiye'dir, Hürriyet, sadece bir yüzüdür, ama yaşamdır, Hürriyet, adının ifade ettiği veya çağrıştırdığı şeylerle birlikte anılamayacak ne varsa... Yazı: Ümit Kıvanç Kaynak: www.haysiyet.com