BIST 9.550
DOLAR 34,54
EURO 36,01
ALTIN 3.005,46
HABER /  GÜNCEL

Hürriyet hükümeti eleştiremiyor

Bumin, Hükümeti doğrudan eleştiremeyen Hürriyet'in, manşetini Avrupa gazetelerinden aldığını söylüyor.

Abone ol

Yenişafak'ın 'Kronik Medya' yazarı Kürşat Bumin, Hürriyet'in, "Ben demiyorum onlar diyor" taktiğiyle, 'eleştiriyormuş gibi görünmek istemediği' hükümeti, dolaylı yoldan nasıl eleştirdiğini anlattı: Hürriyet kolayını buldu. Manşetini Avrupa gazetelerine attırıyor! Hürriyet kolayını buldu: Manşetini Avrupa gazetelerine attırıyor! Belli ki gazetenin eli varmıyor... Belli ki gazetenin hükümetin son günlerde yürüttüğü "inatçı"(!) siyaset karşısında doğrudan manşet atabilecek mecali yok... O zaman ne yapmalı? Herhalde en iyisi "elini taşın altına sokmadan", "Avrupa'nın önde gelen gazeteleri"nin Türkiye'de son günlerde pek bir yoğunlaşan tartışmaları nasıl değerlendirdiğini manşete taşımak... Belli ki gazetenin eli varmıyor... Belli ki gazetenin hükümetin son günlerde yürüttüğü "inatçı"(!) siyaset karşısında doğrudan manşet atabilecek mecali yok... Hükümetin yapıp ettikleri karşısında bugüne kadar sergilediği ve gününe göre "iki ileri bir geri", "iki ileri iki geri" ya da "bir ileri iki geri" hal alan taktiklerle bu işin altından kalkamayacağını anlamış görünüyor... O zaman ne yapmalı? Herhalde en iyisi "elini taşın altına sokmadan", "Avrupa'nın önde gelen gazeteleri"nin Türkiye'de son günlerde pek bir yoğunlaşan tartışmaları nasıl değerlendirdiğini manşete taşımak... O da aynen böyle yapmış; baş sayfa manşetinden "İmaj bozuluyor" diyor. Yani: "Meclis, üniversiteler ve askerin karşı çıktığı YÖK tasarısı için sabahladı. İmam hatip gerginliği, AB'ye uyum paketlerinin dış dünyada yarattığı olumlu havayı bozdu." Kolay olduğu kadar "kurnazca" tasarlanmış bir baş sayfa düzenlemesi değil mi? Gazete, "Avrupa'nın önde gelen gazeteleri"ni üç sınıfa ayırmış: İngiliz basını, Alman basını, İtalyan basını. Okuyoruz: İngiliz basını: "Türkiye, İslam'ın rolü konusunda yaşadığı periyodik sarsıntılardan birini daha geçiriyor." Alman basını: "Başbakan Tayyip Erdoğan, dini okullardan gelen öğrencilere üniversiteye girişi kolaylaştırmak, generaller de bunu engellemek istiyor." İtalyan basını: "Askerlerin uyarısına rağmen Erdoğan geri adım atmadı. YÖK tasarısının yasalaşması ile devlete İslami yönetim tarzı gelecek." Okudunuz, şahitsiniz; "Avrupa'nın önde gelen gazeteleri"nden aktarıldığı söylenen bu "haberler" epeyce problemli değil mi? Hele de "İtalyan basını"nın haberleri! Demek "İtalyan basını"na göre, "YÖK tasarısının yasalaşması ile devlete İslami yönetim tarzı gelecek:"(!) Ne dersiniz, "İtalyan basını" denilen bu basın, Türkiye'yi tamamen CHP penceresinden seyreden bir basın olmasın... Sizi bilmeyiz ama, bizim (Kronik Medya) "İtalyan basını"nın bu yorumunu okuyunca aklımızdan geçenler şunlardı: "İtalyan basını"nın ya Türkiye'den zerre kadar haberi yok, ya da Hürriyet'in yer verdiği bu haberin özü iddia edildiğinden tamamen farklı bir yapıda... Görülen o ki "İngiliz basını" da ölçüyü kaçırmış. Türkiye'nin niçin "İslam'ın rolü konusunda yaşadığı periyodik sarsıntılardan birini daha" geçirmekte olduğunu doğrusu anlayamadık. Devlet okulları arasında yer alan imam hatip lisesi mezunlarının üniversiteye girişle koşullarını eski koşullara dönüştürmeye çalışan bir yasa tasarısı ile sözü edilen "periyodik sarsıntılar"ın ne ilgisi var, doğrusu biz bu ilgiyi kuramadık... "Alman basını" da dersini iyi çalışmamış görünüyor. Birilerinin bu basına, imam hatip mezunlarına üniversite yolunun "generaller"in çok söz sahibi oldukları bir dönemde (12 Mart'ı takiben) açıldığını hatırlatması iyi olur herhalde... Şimdi de gelelim işin bir başka yönüne: Türkiye'nin AB üyeliği hikayesi çerçevesinde okuduklarımızdan ve işittiklerimizden artık açıkça anlaşılıyor ki, değil "Avrupa'nın önde gelen gazeteleri"nin, "Avrupa'nın önde gelen entellektüelleri"nin büyük çoğunluğunun bile bu ülkeden zerre kadar haberleri yoktur... Bu gözlemler de çok öğretici tabii ki; bugüne kadar yazıp çizdiklerinden, açıkladığı görüşlerden, felsefesinden etkilenilmemesi mümkün olmayan pek çok "büyük isim"in sıra Türkiye'nin AB üyeliğine gelince hızla irtifa kaybettiklerine şahit olmuyor muyuz? Türkiye'den "Avrupa'nın önde gelen gazeteleri"ne haber yapan gazetecilerin büyük bölümünün içinde bulundukları ruh hali de çok farklı değil... Benzetmek gibi olmasın ama, nasıl ki Hürriyet'in Paris muhabirinin gazetesine geçtiği haberlerden Fransa'da olup biteni orta halli bir biçimde bile anlayabilmek imkansızsa, benzer şekilde "İtalyan basını"nın Türkiye'deki temsilcilerinin geçtiği haberlerden de "Türkiye'de din ve devlet ilişkisi"ni öğrenebilmeyi beklemek boş bir hayaldir! Son söz (biliyorsunuz, bu formülü Hürriyet'in "grev kırıcı" yazarından aşırıyoruz): Eğer söylediğin gibi "Türkiye'nin en büyük bir gazetesi" isen manşetini kendi ellerinle yap, "eloğlu"nun yalan yanlış yorumlarından hareketle manşet çalışması yapmaktan uzak dur!