BIST 10.025
DOLAR 35,16
EURO 36,68
ALTIN 2.956,54
HABER /  MEDYA

Hürriyet Gazetesi'nde Yılmaz Özdil depremi istifa mı etti?

Hürriyet Gazetesi Enis Berberoğlu'nun ardından bu kez Yılmaz Özdil kriziyle çalkalandı, Özdil yazısı yayınlanmayınca istifa etti.

Abone ol

Hürriyet Gazetesi'nin en etkili ve her yazısıyla olay yaratan yazarı Yılmaz Özdil, Bilal Erdoğan'ı konu aldığı son yazıyla deprem yarattı.

Hürriyet Gazetesi Yılmaz Özdil'in bu yazısını sakıncalı bularak yazara 'bazı kısımlarını düzeltmesi' için geri yolladı. Yılmaz Özdil'de Hürriyet yazı işlerinden gelen bu talebi kabul etmedi ve yazının aynı şekilde girmesini istedi.

Hürriyet Gazetesi yönetimi de bu rest üzerine Yılmaz Özdil'in köşesini boş bırakarak yazısını yayınlamadı.

HÜRRİYET YAZIYI NİYE YAYINLAMADI?

Hürriyet'ten kriz çıkaran yazıyla ilgili flaş bir açıklama geldi. İki cümlelik açıklamada Yılmaz Özdil'in yazısı için şöyle denildi;


DAHA ÖNCE DE OLMUŞ
GAZETECİLER.COM ÖZEL HABERİ



Yılmaz Özdil'in Hürriyet Gazetesi'ndeki bu yazı krizi bir ilk değil. Özdil Sabah Gazetesi'nde de benzer bir kriz yaşamış ve yaşatmıştı.

Yılmaz Özdil ile yakın mesaisi olan Fatih Altaylı bu olayın tanığı olan isim. Altaylı Gazeteciler.com'a Sabah'ta yaşanan iki krizi anlattı.

BİRİNCİ KRİZ

Yılmaz Özdil, ATV'de o dönem program yapıyor. Programının saati değişip o gün yayına geç girilince kaleme sarılıp kanalın genel müdürü hakkında ağır bir yazı döşeniyor.

Fatih Altaylı bunu öğrenince Doğan Satmış'ı Özdil'e gönderiyor ve şu mesajı yolluyor:

"ATV Genel Müdürü hemen yanındaki odada gitsin ne şikayeti varsa ona söylesin. Böyle yazı yazmasın"

Bunun üzerine Yılmaz Özdil kestirip atıyor ve "yazımı çekiyorum, yayınlamıyorum" diyor. O gün Yılmaz Özdil'in köşesi bu yüzden boş çıkıyor.

İKİNCİ KRİZ

Sabah Gazetesi TMSF'ye geçtiğinde bir Yılmaz Özdil krizi daha patlıyor. Özdil'in kalema aldığı yazıyı TMSF basmıyor. Bunun üzerine Fatih Altaylı başta olmak üzere yazarlar TMSF'nin sansürünü protesto için ertesi gün yazı yazmama kararı alıyorlar. Bunu da arayıp Yılmaz Özdil'e aktarıyorlar. Özdil'den aldıkları yanıt hepsini şoke ediyor.

Yılmaz Özdil kendisini için protestoya niyet eden yazarlara şu yanıtı veriyor:

"Size ne benim bu meselemden ben yazımı yazıyorum arkadaşım"


Bunun üzerine Sabah yazarları da protestodan vazgeçiyor.

YILMAZ ÖZDİL'İN YAPTIĞI UCUZ KAHRAMANLIK MI?

Fatih Altaylı tanık olduğu bu iki Yılmaz Özdil vakasını aktardıktan sonra şöyle bir eleştiri getirdi:

-"Son zamanlarda ben de dahil olmak üzere, yazarlar ucuz kahramanlık yapmaya başladılar. Sözcü son dönemde böyle yazarları toplamaya başladığı için bir çok gazetede ucuz kahramanlık yapan yazarlar çıktı. Bu hoş bir şey değil."

PEKİ YILMAZ ÖZDİL Mİ HÜRRİYET Mİ HAKLI?

Uzun bir dönem Genel Yayın Yönetmenliği yaparak yayıncılık sorumluluğunu taşıyan Fatih Altaylı'ya göre Hürriyet Gazetesi yazıyı basmama hakkına sahip. Altaylı şöyle dedi:

-Bir gazete yayın ilkelerine aykırıysa yazıyı yayınlamama hakkına, yazar da yazmama hakkına sahiptir. Yazarların bu tarz yayın ilkelerine uymamaları doğru bulmuyorum.


-Yazarımız Yılmaz Özdil’in bugün yayınlanması gereken yazısında, Doğan Yayın İlkeleri’ne aykırı bazı ifadeler yer alıyordu. Ancak Özdil, değişiklik yapmak yerine yazısının yayınlanmamasını tercih etti.

YILMAZ ÖZDİL İSTİFA MI ETTİ?

Yazısı sansürlenen Yılmaz Özdil'in Hürriyet'e istifasını sunduğu öne sürülüyor. Özdil, kendisini arayanlara "benim için artık o defter kapandı" yönünde sözler söylediği iddia ediliyor. Yılmaz Özdil'in istifasına ilişkin Hürriyet Gazetesi açıklamasında bir ayrıntı vermedi. İstifa iddialarının yalanlanmamış olması da Yılmaz Özdil ayrılığını doğruluyor göründü.

YILMAZ ÖZDİL'İN OLAY ÇIKARAN BİLAL ERDOĞAN YAZISI

Peki Hürriyet Gazetesi'nin yayınlayamayacak kadar sakıncalı gördüğü Bilal Erdoğan yazısında ne vardı? Özdil'in Hürriyet'e basılmayan yazısı internete düştü. İşte o yazının tam metni;

BAŞBAKAN KİM OLSUN?

Valla benim içimden geçen isim, Bilal…
Birincisi, devlette devamlılık esastır, devlet dediğin babadan oğula’dır.
İkincisi, hiç unutmam, 2005 senesinde Brüksel’deki NATO zirvesinde, ABD Başkanı Bush, İngiltere Başbakanı Blair ve bunun babası bir araya gelmişti, Bush parmağıyla bunu gösterip “çalışıyor mu bu” diye sormuştu, babası “çalışıyor” demişti, Bush da daha bi saniye önce çalışıp çalışmadığını bile bilmediği halde “çok akıllı bi çocuk” demişti, Blair de gülerek “tıpkı babası gibi” demişti.
Üçüncüsü, Bush’la Blair haklıydı, hakikaten çok zeki bi çocuk… Küçükken okuyacak parası bile yoktu, Remzi’nin bursuyla okudu. Şimdi, çalışarak kazandığı paralarını 48 saat sıfırlıyor, hâlâ 30 milyon avrosu kalıyor, zekâsını düşün yani.
Dördüncüsü, milletvekili olmasına filan gerek yoktur, doğuştan milli egemendir, “23 Nisan” doğumludur. Seçim meçim yapılmasın, çocuk bayramı’nda makama oturtulsun, bi daha kalkmasın, ister assın ister kessin.
Beşincisi, vakıfçı olduğu için memlekete dair her mevzuya vâkıftır… Babası ne zaman sıkışsa onu arar, telefon eder, Fenerbahçe’yi şöyle yap der, telefon eder, şu işadamını kucağa oturt der, telefon eder, çiftlik ne oldu diye sorar. Gerçi biraz yavaş anlar, ha bire anlamadım babacım der ama, olsun, o kadar kusur kadı kızında da olur, imam oğlunda da olur. Bilal’den şahane başbakan olur.

BİLAL OLMAZSA HAYIRSEVER RIZA CUK OTURUR

Bilal olmazsa…
Hayırsever Rıza cuk oturur.
*
O da maaşallah Bilal gibi zekâ küpü, henüz 26 yaşındayken 86 milyar dolarlık altın ihracatı yaptı.
Ayrıca… Bakanların yarısı zaten emrinde.
Hayırsever olduğu için, seviyor bakanlarımızı. Kimine kol saati alıyor, kimine takım elbise alıyor, kimine çikolata kutusu gönderiyor. Bakanlarımız da onu seviyor. Mesela, içişleri bakanımız gerekirse önüne yatıyor.
Başbakanımız “yuh çekersen, tokadı yersin” diyor, vatandaşları yumrukluyor, yerlerde tekmeletiyor, Rıza da “hırsız var” diyeni, korumalarına yakalattırıyor, ağzını burnunu kırdırtıyor.
Tam halef-selef olsun.
Böyle başa böyle tarak olsun.

YOK EĞER RIZA OLMAZSA MÜTEAHHİT CENGİZ OLSUN

Yok eğer, Rıza da uymazsa…
Müteahhit Cengiz olsun.
*
Malum “tecavüz kaçınılmazsa, zevk almaya bak” derler, nasıl olsa milletin orasına koyacak, bari başbakan olarak koysun. Ahaliyi donuna kadar soymalarına rağmen, ahali itiraz edeceğine “soyuyorsa beni soyuyor, sana ne” diye kavga ediyorsa… “Gör bak, milletin orasına koyacağız” diyen müteahhit Cengiz’e törenle plaket veriliyorsa… Allah yardımcımız olsun, müteahhit Nihat da bu Cengiz’in başbakan yardımcısı olsun.
Çünkü n’aapsın bu şartlarda Nihat, koymazsa kabahat.

MÜTEAHHİT CENGİZ DE OLMAZSA APO OLSUN

Müteahhit Cengiz de olmazsa…
Sayın Apo olsun.
*
Hatırlarsınız, tapesi sızmıştı, “Tayyip’in beni üçüncü kişi olarak konumlandırması tesadüf değil” demişti. Nedir devlet protokolü? Birinci kişi cumhurbaşkanı, ikinci kişi meclis başkanı, üçüncü kişi başbakan… E madem öyle, tesadüf olarak kalmasın, resmiyet kazansın, “Yeni Türkiye” protokolüne geçilsin. Apo tek başına başbakan olmasa bile, hiç olmazsa eşbaşbakan olsun.

BURHAN KUZU DELİRSİN

Yasin el Kadı, dışişleri bakanı olsun. Recep İvedik, kültür bakanı olsun. Orhan Gencebay, Bülent Ersoy, Hande Yener, Mustafa Sandal, Alişan, Cengiz Kurtoğlu, Berdan Mardini, Ece Erken, Şafak Sezer kabineye girsin, Burhan Kuzu gene bi şey yapılmasın, düz milletvekili kalsın, delirsin. Acun, hükümet sözcüsü olsun.
*
Google’dan ayet sallayan, bakara makaracı Egemen Bağış’ı da Ekmeleddin’den boşalan İslam İşbirliği Teşkilatı’nın başına getirdin miydi, tadından yenmez gari."