Humus'ta ilan edilen geçici ateşkes sayesinde yüzlerce kişi kuşatma altındaki bölgeden tahliye edildi. Bölgeyi terk eden erkekler ise bir okulda sorgulanıyor. BBC muhabiri Lyse Doucet, gençlerin sorgulandığı okulu ziyaret etti.
Abone olYalnızca birkaç gün önce Humus’un tarihi kent merkezinden çıkarken gördüğümüz bu genç adamları şimdi tanımakta zorluk çekiyoruz.
O hırpani görünümlü sakalları kırpılmış veya tıraşlanmış. Üzerlerinde yeni, temiz kıyafetler var.
Ama kentte sığınma ve inceleme merkezi olarak kullanılan Endülüs okulunda durumlarının ne olacağıyla ilgili kararı beklerken gözlerindeki öfkeli ve keskin bakışları belli oluyor.
Humus’un kuşatma altındaki tarihi merkezinde kaçtıkları acı dolu hayatın anıları hâlâ peşlerinde.
Yusuf, “Aileler yemek için öldürmeye hazırdı” diyor.
Bu sırada, 9 yaşındaki kız kardeşi Meryem küçücük kolunu sevgiyle sarıldığı ağabeyi Yusuf’un bedenine doluyor. Yusuf, kendisini burada ziyarete gelen ailesiyle tekrar bir araya geliyor: “İnsanlar çimen ve kedi yemeye başladı. Tıbbi bakım, kuyu suyu ve elektrik yoktu.”
Sigarasından derin bir nefes çekiyor ve başını sallıyor bir yandan...
'Gizli gerginlik'
Silahlı muhafızların denetimindeki okula girmek için valilikten izin alıyoruz. Yaklaşık bir hafta önce BM’nin de desteğiyle yürürlüğe giren ‘insani ateşkes’ sonrası Humus’un tarihi kent merkezinden kaçan yaklaşık 300 Suriyeli erkek sorgulanmak için burada bekletiliyor.
Kışın bu ılık gününde, sorgulanmayı bekleyen erkeklerin çoğu ya açık avluda oturuyork ya ileri-geri dolanıyor ya da kendilerini ziyarete gelen aileleriyle bir araya gelip kahve ve sohbete dalıyor.
Ortam rahat görünüyor. Ama her yere nüfuz etmiş gizli bir gerginlik de var.
İlk girdiğimiz sınıfta, Yusuf ve onlarca diğer erkeği görüyoruz.
Bu sınıfa, "Birinci oda" deniyor. Ama üzerlerinde mavi BM logosu bulunan gri battaniyelerin altına uzanan bu adamlar ‘dibe vurmuş gibi’ hissediyor...
Hepsi engelli. Çoğu iki bacağını da kaybetmiş.
Odanın bir köşesindeki genç adam, “Humus’ta mahsur kalan ve bacakları olmayan yaklaşık 200 kişi daha var” diye sesleniyor: “Hareket edemiyorlar.” Bu genç adam da hareket edemiyor.
Parlak, yakışıklı yüzünü keder bürümüş 21 yaşındaki bir diğer genç adam da bacağına beş kurşun isabet etmesinden sonra Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) için savaşmayı bıraktığını söylüyor. “Bacağımı kesebilecek eğitimli doktorlar veya doğru ilaçlar yoktu. Ağrı kesici verdiler ama çok sancılıydı.”
Şimdi ise kız kardeşine kavuşup bacağının tedavi edilmesini, hayatının düzene girmesini istiyor.
BM’nin aracılığında varılan ateşkes anlaşması yalnızca kadın, çocuk ve yaşlıların tahliyesini öngörse de buradaki erkekler de anlaşma kapsamında kentten çıkmış.
Sorgulanabilecekleri uyarısı yapılan bu erkeklerin ismi arananlar listesinde olması durumunda mahkemeye de çıkarılmaları söz konusu.
Fakat kötü durumlarda iyi seçenek diye bir şey yoktur.
İçeride de dışarıda da ölüm
Herkes aynı duyguyu paylaşıyor, eğer kentte kalsalardı ölümle karşı karşıya kalacaklardı, ateşkes boyunca şanslarını denemek ise daha iyi bir seçenek gibi duruyordu.
Okulda birçokları gibi yüzünün veya isminin kamerada görünmesini istemeyen Suriyeli bir adam, “Humus’un merkezinde ölümle yüz yüzeydik ve merkez dışında da ölümle yüzleşmeye hazırız” dedi.
Kimliğini gizli tutsa da yaşadıklarını paylaşmak istedi.
Ateşkesin uygulamaya girdiği 7 Şubat Cuma günü kentten ayrılan ilk grubun içindeymiş.
İlk gruptan 111 kişi daha sonra serbest bırakılmış.
“Bizi hapse mi atacaklar yoksa serbest mi bırakacalar? Geleceğimiz bilinmiyor ve bu da bizi korkutuyor” diyor gergin bir halde.
Tahliye edilen üçüncü grupla birlikte gelen bir diğer kişi de ilk grubun serbest bırakılmasının kendisine umut verdiğini söylüyor.
Serbest bırakılacaklar mı?
Humus Valisi Talal el Barazi, heyetiyle beraber okula girdiğinde buradaki adamlara ne olacağını soruyorum.
“Çoğunun aklanıp aklanacağına veya affedileceğine inanıyorum” yanıtını veriyor.
“Nereye isterlerse gitmeleri için serbest bırakılacaklar. Serbest bırakılmayanlar sivil mahkemelerde yargılanacak.”
Vali daha sonra hızla okulun dışına çıkıyor, avluda oturan kalabalığa seslenmek için yerini aldığı ahşap masada eline bir mikrofon kapıyor.
“Hepimiz aynı taraftayız, hepimiz Suriyeliyiz” diyor vali coşkuyla, barışa giden yolun ülkesinden, Allah’tan ve Devlet Başkanı Beşar Esad’dan geçtiği inancını paylaştığı konuşmasında…
Vali, Humus’un bu tarihi merkezindeki operasyonu kendi kişisel görevi olarak üstlendi.
Tahliye boyunca her saat varlığını gösterdi. Valinin Devlet Başkanı Esad’ın desteğini aldığı ve ‘düşmanlarını serbest bırakan ve düşmanlarını besleyen’ gruplar olarak gördükleri yardım konvoylarına saldıran hükümete bağlı milis gücü Ulusal Savunma Kuvvetleri’ne karşı direndiği söyleniyor.
Bu tesisi işleten kişi, savaşın yüzünün ta kendisi. Babr Amr’ın komşusu Humus’taki çetin mücadelede bir kurşun yanaklarını delmiş.
İslam dersleri
Avurtları çökmüş, ağzı yamulmuş halde dinden uzlaşıya kadar her gün ders veriyor bu okulda.
Bizim okulu ziyaret ettiğimiz gün, beyaz takkeli mollaların nezaretinde girdiği sınıfta İslam’ın gerçek anlamını ve görevini anlatıyordu.
Eline mikrofonu aldığında yaptığı ince espriler ve uyarılarla dolu konuşmasında savaşçılara tekrar silahlara sarılmamaları uyarısında bulunuyor.
Ön sıralardan birkaç genç onaylarcasına alkışlıyor, arka sıralardakiler ise donuk suratlarıyla kollarını kavuşturmuş konuşmayı izliyor.
Okulun ilk katında, ahşap sıraların üst üste bindiği koridorda yürüyoruz. Boş sınıfların camlarında sorgulanan Suriyeli erkekleri görebiliyoruz.
Bazıları kameraları kapatmamızı, polis ve istihbarat yetkililerin girdiği sorgu odasında Humus’un hala merkezinde bulunan ve aralarında üst düzey komutanların da olduğu silahlı muhalifler hakkında bilgi almaya çalıştıklarını söylüyor.
‘İnsani ateşkes’ olarak adlandırılan bu anlaşmanın birçoğumuzu huzursuz etmesinin sebebi de bu.
BM'nin varlığı 'fark yaratıyor'
Uluslararası Kızılhaç Komitesi, ‘tüm tarafların uluslararası insan hakları hukukun temel ilkelerine saygı göstermesi ve bağlı kalması’ ilkesini dâhil etmeyen bu anlaşmayı eleştirmişti.
BM yetkilileri gün boyunca Endülüs okulunda bulunuyor ve geceleri de okulu ziyaret ediyor. BM yetkilileri serbest bırakılanları da kontrol ediyor. Bazı zorlu konuşmalar dâhil, BM’nin varlığının bölgede bir fark yarattığı açık.
BM’nin insani koridor yetkilisi Yakup el Hillo, “Hükümet bunun iyi bir örnek olmasını istiyor” diyor. “Yükümlülüklerine uygun davranmalarını umuyoruz.”
Endülüs okulu Suriye’nin kötü nam salmış ıslahevlerinden dünyalar kadar farklı.
Ama yine de, bu adamların karşılaşacağı ‘suçlamalara’ ilişkin soru işaretleri gibi bu süreçle ilgili gideren artan endişeler de var.
Okuldaki bazı Suriyeliler, alt kademedeki yetkilerin kendilerine ‘mavi bereliler gittiğinde daha sert müdahalede bulunacakları’ tehdidinde bulunduğunu söylüyor.
Fakat BM de valide, BM yetkililerinin gitmeyeceğini belirtiyor.
Ama okuldaki Suriyeliler, buradan ne zaman ayrılacaklarını ve nereye gideceklerini hala bilmiyor.