Milli Savunma Hulusi Akar, 15 Temmuz darbe girişimiyle ilgili 224 sanıklı Genelkurmay 'çatı' davasında' açıklanan karara ilişkin değerlendirme yaptı.
Abone olMilli Savunma Bakanı Hulusi Akar, Genelkurmay çatı davasında verilen cezalarla ilgili, "Bu hainler, alçaklar Türk adaleti karşısında layık oldukları cezayı buldular." dedi.
FETÖ'nün darbe girişimi sırasında Genelkurmay Başkanlığındaki eylemlere ilişkin aralarında sözde "yurtta sulh konseyi" üyelerinin de bulunduğu Genelkurmay çatı davasında sanıklara ceza yağmıştı.
Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, Özel Kuvvetler Komutanlığı'nda düzenlenen 11'inci dönem Özel Kuvvetler İhtisas Kursu mezuniyet törenine katıldı. Törende konuşan Bakan Akar, TSK'nın tüm unsurlarının yoğun bir faaliyet içinde olduğunu belirtti. Terörle mücadelede Temmuz 2015'te İkiyaka Dağları'ndan başlayan yeni sürecin artan bir tempoda devam ettiğini söyleyen Bakan Akar, "Türk Silahlı Kuvvetleri'nin kahraman ve fedakâr evlatları yani sizler, 'girilemez' denilen yerlere girmeye, 'ulaşılamaz' denilen yerlere ulaşmaya devam ediyorsunuz. Şu anda özellikle Irak'ın kuzeyinde Silahlı Kuvvetleri'mizin kahraman evlatları teröristlerin inlerine tek tek girmeye, o inleri teröristlerin başlarına yıkmaya devam ediyor" dedi.
'LAYIK OLDUKLARI CEZAYI BULDULAR'
Çukur operasyonlarının başarıyla tamamlanmasının ardından 15 Temmuz'daki hain darbe girişiminin akamete uğratıldığına vurgu yapan Bakan Akar, "Bu hainler, alçaklar dün açıklandığı gibi Türk adaleti karşısında şu anda layık oldukları cezayı da buldular" diye konuştu.
'TERÖRLE BİR YERE VARAMAYACAKLARINI ANLADILAR'
Bakan Akar, 15 Temmuz hain darbe girişiminin bertaraf edilmesinin hemen sonrasında başarıyla gerçekleştirilen Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı harekâtlarını anımsatarak, 3,5- 4 milyon insanın yaşadığı İdlib'de de yeni bir insanlık felaketinin yaşanmaması için TSK'nın Astana süreci ve Soçi mutabakatı çerçevesinde üzerine düşen görevleri yaptığını, yapmaya devam ettiğini vurguladı. Akar, Fırat'ın doğusu ve Münbiç'teki terör hedefleriyle ilgili, "Bununla ilgili çalışmalarımız, planlarımız, hazırlıklarımız sürüyor. TSK olarak bu konuda bize düşen neyse, yeri ve zamanı geldiğinde bunu da Sayın Cumhurbaşkanımızın direktifleriyle yapmaya hazırız. İnşallah en son teröristi de etkisiz hale getirerek, bu terör belasından asil milletimizi kurtaracağız ve böylece sınırlarımızın güvenliğini sağlayacak, halkımızın, rahatını, huzurunu, güvenliğini bir kez daha tahkim edeceğiz; bu konuda hiçbir tavizin olmadığını herkesin bilmesi lazım. Pençe Harekâtı da göstermiştir ki; terör örgütünün başındaki sözde elebaşları terörle bir yere varamayacaklarını anladılar. Şundan eminiz ki yakın bir zamanda alttakiler de bunu anlayacak."
'BİZ ULUSLARARASI HUKUKA, İKİLİ ANLAŞMALARA SAYGILIYIZ'
Bakan Akar, terörle mücadele artan bir tempoda devam ederken Ege, Doğu Akdeniz ile Kıbrıs ve çevresinde faaliyetlerin de kararlılıkla sürdüğünü söyleyerek, şöyle konuştu:
"Ülkemizin ve milletimizin, KKTC'deki kardeşlerimizin hak ve hukukunu uluslararası hukuk çerçevesinde temin için gece-gündüz demeden gayretlerimizi sürdürüyoruz. Bu konuda kararlıyız. Biz uluslararası hukuka, ikili anlaşmalara saygılıyız. Barışın, istikrarın, her tarafta iyi komşuluk ilişkilerinin hâkim olmasını istiyoruz. Diğer taraftan da hiçbir oldu bittiye müsaade etmeyeceğimizi her fırsatta söylüyoruz. Biz sorunlarımızın iyi komşuluk ilişkileri çerçevesinde, barışçıl yol ve yöntemlerle çözülmesinden yanayız, buna gayret gösteriyoruz. Bunun iyi anlaşılmasını istiyoruz. Eğer bu anlaşılmazsa, bazı oldu bittilerle ülkemizin, milletimizin ve Kıbrıslı kardeşlerimizin hakkına, hukukuna tasallut edilirse, bir şekilde bunların tahribi için gayret gösterilirse buna müsaade etmeyeceğimizi, bu oldu bittileri mutlaka sonlandıracağımızı, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin ve Kıbrıslı kardeşlerimizin içinde olmadığı hiçbir kararın, çözümün yaşama şansı olmadığını da her zaman söyledik, söyleyeme devam ediyoruz."
'BİZİM TUTUMUZ, ÇALIŞMALARIMIZ ÇOK AÇIK'
Bakan Akar, F-35 savaş uçağı projesi ile S-400 hava ve füze savunma sistemi tedarikine ilişkin süreç ile ilgili ise şunları söyledi:
"Hava ve füze tehdidine karşı 1990'lı yılların sonu, 2000'li yılların başından itibaren ülkemizin hava ve füze savunması için sistem arayışı içindeyiz. Bu konuda tüm müttefiklerimizle, diğer ülkelerle çeşitli temaslarımız oldu. Yapılan çalışmalarda istenilen cevapları alamadık. Bazı kriterler belirledik. Pazar olmaktan bıktığımızı, ortak üretim, teknoloji ve bilgi transferi istediğimizi söyledik. Buna olumlu cevabı veren Rusya oldu. Bu çerçevede S-400 ile ilgili anlaşma yapıldı. Türkiye NATO'ya ilişkin tüm sorumluluklarını eksiksiz ve aksaksız yerine getiriyor. 'S-400'ü alarak NATO'dan uzaklaştığımız' filan yok. Bu bir tedarik meselesi. Bunun F-35 ile ilişkilendirilmesini şiddetle reddediyoruz. Biz F-35 projesinin 9 ülke ile birlikte ortağıyız. Ödememiz gereken ortaklık payı neyse eksiksiz ve aksaksız ödedik, yapmamız gereken ne varsa yaptık. Beklentimiz, ortaklarımızın başta ABD olmak üzere bu konuda aklıselimle davranmaları, olayları objektif değerlendirmeleridir. F-35 ile S-400'lerin birlikte olmasında herhangi bir sıkıntı varsa, bununla ilgili ortak bir çalışma grubu kuralım. Bu grupla çalışmaları yapalım. Hakikaten bir olumsuz durum varsa bunun da giderici tedbirlerini hep birlikte çalışarak alalım."