BIST 8.619
DOLAR 34,31
EURO 37,48
ALTIN 3.023,94
HABER /  GÜNCEL

Hükümetten soykırım mektubu

Başbakan Erdoğan'ın Dış İlişkiler Danışmanı Egemen Bağış, 200 civarında ABD Temsilciler Meclisi üyesine, sözde Ermeni soykırımı iddialarıyla ilgili mektup gönderdi.

Abone ol

Türk-Amerikan Parlamentolararası Dostluk Grubu Başkanı da olan Bağış, Temsilciler Meclisi'nin İnsan Hakları alt komisyonunun görüşeceği sözde Ermeni soykırım iddialarıyla ilgili tasarı konusunda üyelere gönderdiği mektupta, Türkiye'nin dış politikasının temel prensiplerinden birinin ABD ile iyi ilişkiler oluşturmak olduğunu vurguladı. Müttefik ve ortak olarak bölgesel ve global konularda uzun süreli ve sağlam stratejik işbirliğine sahip olan iki ülkenin bu işbirliğine, paylaşılan vizyon ve derin köklü ortak değerlere dayalı müşterek ilgi alanlarının yön verdiğini belirten Bağış, ''Mevcut bulunan bölgesel ve global mücadelelere bakıldığında Türkiye-ABD ilişkileri bugüne kadar olduğundan daha önemlidir. Bizim ilişkilerimiz güçlü temellere ve çok boyutlu tehditlere karşı karşılıklı karar vermeye dayalıdır'' dedi. Bağış, mektubunda, ABD Kongresi'nin bazı üyelerinin, sözde Ermeni soykırımı iddialarıyla ilgili iki benzer karar taslağını sunduklarını anımsatarak, bunun Türkiye'de büyük hayal kırıklığına neden olduğunu, Kongre'nin tek taraflı iddiaları desteklemeyeceğini umduğunu kaydetti. ''YANLIŞ SİYASİ HESAPLAR'' Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın önderliğinde Ermenistan'a karşı olumlu adımların atıldığı bir zamanda, tartışmalı bir dönemin yanlış yansıtıldığını belirten Bağış, 1915'in trajik olaylarının, Osmanlı İmparatorluğu'nun Ermeni vatandaşlarının yanlış siyasi hesaplamalarıyla tetiklendiğini kaydetti. Çarlık Rusya'nın Anadolu'yu ele geçirme ve Akdeniz üzerinden sıcak sulara inme politikasından cesaret alan Osmanlı Ermenileri'nin Rusya'nın beşinci kolu olarak Türkiye'de hizmet vermeye başladığını anlatan Bağış, Ermenilerin merkezi hükümete karşı ayaklandıklarını, bir sivil savaşı tetiklediklerini ifade etti. ''ERDOĞAN'IN ÖNERİSİNİ BUSH DA DESTEKLİYOR'' 1915'teki olayların ''soykırım'' olarak nitelendirilemeyeceğini kaydeden Bağış, esas olarak bu kelimenin böylesine bir liberal kullanımının, insanlığa karşı en büyük cinayet olan ''Holocasust''u aşağılamak olacağını belirtti. Türkiye'nin daima, parlamentolar ve diğer politik kurumların, tartışmalı tarihi dönemlerle ilgili müzakereler yapması ve kararlar geçirmesi için uygun yerler olmadığını ifade ettiğini belirten Bağış, tarihin, tarihçilere bırakılması gereken bir disiplin olduğunu vurguladı. Mektubunda, Başbakan Erdoğan'ın, 1915 olayları konusunda Türk ve Ermeni tarihçilerden oluşan bir çalışma grubunun kurulması önerisine atıfta bulunan Egemen Bağış, Erdoğan'ın önerisinin ABD Başkan George W. Bush'un da beğenerek desteklediğini bildirdi. Soykırımın, insanlığa karşı işlenen en kötü suç; bir milleti soykırımla itham etmenin de çok ciddi bir suçlama olduğuna dikkati çeken Bağış, böylesi bir ithamda bulunmanın, uluslararası meşruiyete ve tarihi gerçeklere dayanması ve suçlamaların kanıtlanması sorumluluğunu getireceğini vurguladı. ''TARİHÇİLER TARAFINDAN ANALİZ EDİLMELİDİR'' 1948 tarihli BM Soykırım Suçunun Önlenmesi ve Cezalandırılması Konvansiyonu'na göre, soykırımın yapılıp yapılmadığına, ancak uygun bir mahkemenin karar verebileceğine işaret eden Bağış, mektubunda şu görüşlere yer verdi: ''Aynı Konvansiyon tarafından belirtildiği gibi, yetkili mahkeme ya eylemin icra edildiği topraklardaki devlet mahkemesidir ya da taraflarca yargı yetkisi kabul edilen uluslararası bir ceza mahkemesidir. 1948 BM Konvansiyonu, soykırım suçunun tanınması veya teyidi konusunda ulusal ve uluslararası parlamentolara herhangi bir yetki vermemektedir. Ermeni soykırımı iddiaları herhangi bir yetkili mahkeme tarafından tahkik edilmediğinden, sözde Ermeni soykırımının uluslararası tanınması hakkında konuşmak oldukça hatalıdır. BM belgelerine atıflar temelsiz, ön yargılı ve tek yanlı iddialardır. 1915 yılında Doğu Anadolu'da bir trajedi olduysa belli bir etnik grubun merkezi hükümete karşı trajik bir politik yanlış hesaplamasından dolayıdır. Sonuç bir iç savaş olmuştur ve tarihçiler tarafından analiz edilmelidir, kanun koyucular tarafından değil. Umarım mektubum, taslak kararı yeniden daha geniş bir açıdan incelemeniz için bir fırsat yaratır. Bu perspektif Türkiye-ABD ilişkileridir. Bu kararların kabulü, Ermeni hükümeti ve diasporasını, bu tartışmalı tarihsel dönem üzerinde politik kazançlar elde etme politikasını izleme yönünde daha fazla cesaretlendireceğinden Türk- Ermeni ilişkilerini düzeltme çabalarımızı kolaylaştırmayacaktır.''