BIST 9.420
DOLAR 34,42
EURO 36,38
ALTIN 2.836,46
HABER /  GÜNCEL

Hükümet'ten Kur'an Kursu resti

Cumhurbaşkanı Sezer'le hükümet arasında gerilime neden olan kaçak Kur'an Kursu restleşmesinde son nokta. Adalet Komisyonu Sezer'in veto ettiği yasayı kabul etti.

Abone ol

Adalet Bakanı Cemil Çiçek, Türkiye'de din eğitimi konusunda boşluk olduğunu belirterek, Hükümet olarak bu konuda yapılacak düzenleme konusunda herkesin katkısını beklediklerini söyledi. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer tarafından 2 maddesi bir kez daha görüşülmek üzere Meclis'e geri gönderilen TCK'da değişiklik yapan yasa, TBMM Adalet Komisyonu'nda aynen kabul edildi. Yasa üzerinde konuşan CHP'li milletvekilleri, kanuna aykırı eğitim kurumu açan ve çalıştıranlara verilecek cezanın indirilmesine karşı çıkarken, AK Parti'li bazı milletvekilleri ise Cumhurbaşkanı Sezer'i eleştirdi. CHP Çorum Milletvekili Feridun Ayvazoğlu, hangi ihtiyaca göre kanuna aykırı eğitim kurumları konusunda değişiklik yapılması gereğinin doğduğunu sordu. Ayvazoğlu, Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in bu konudaki iade gerekçesinde hukuk literatürüne geçecek bir değerlendirme yaptığını söyledi. ''Kanuna aykırı eğitim kurumlarının kapatılmasından niye rahatsızsınız?'' diyen Ayvazoğlu, Türkiye'de Kuran öğrenmek isteyenlerin Diyanet'e bağlı kurslarda bu imkanı bulduğunu kaydetti. CHP Malatya Milletvekili Muharrem Kılıç, Türkiye'de ihtiyaçtan fazla kuran kursu bulunduğunu ileri sürerek, yasada yapılan değişikliğin rejim ve sistem dışı bazı odaklara mesaj vermek amacı taşıdığını iddia etti. Türkiye'de işsizlik, yoksulluk, yolsuzluk sorunu dururken AK Parti'nin eriyen gücü karşısında elinde sadece Kuran kursları, imam hatip ve türban malzemesi kaldığını öne süren Kılıç, iktidarın bunlarla puan toplamak istediğini savundu. CHP Niğde Milletvekili Orhan Eraslan, yasasız eğitimi cezasız hale getirmenin Anayasa'yı ihlal anlamına geldiğini savundu. Yapılan değişikliğin, ''radikal dinci çevrelere selam vermek'' anlamı taşıdığını söyleyen Eraslan, Türkiye'nin, ''kan, ateş, yıkıntı içindeki İslam coğrafyasında en iyi durumdaki ülke olduğunu'' belirtti. Orhan Eraslan, ''Bu kadar istismar edilecek bir konuyu radikal gruplara hoş görünmek için getirirseniz, Kızılay'ın göbeğinde ASALA'nın dersane açmasına engel olamazsınız'' dedi. Eraslan, Türkiye'nin din eğitimi konusunda sorunu bulunduğunu söylemenin ''iftira'' olduğunu kaydetti. Diyanet İşleri Başkanlığı'nın rakamlarına göre Türkiye'de 7 bin 341 Kuran kursundan 4 bin 300'ünün faaliyette olduğunu, geri kalanının öğrencisi bulunmadığı için kapalı tutulduğunu belirten Eraslan, ''Eğer siz 'biz Diyanet'in öğrettiği dini kabul etmiyoruz' diyorsanız, onu ayrıca tartışırız. Bu düzenlemeyi getirirseniz, Kuran kursuna giden 12 yaşındaki kız çocuğuna 'sana nikah düşer' denilerek tecavüz edilebilir'' dedi. CHP Artvin Milletvekili Yüksel Çorbacıoğlu, kısa bir süre önce Ankara Sıhhiye'de bir grubun ''hilafet isteriz'' diye eylem yaptığını bildirerek, ''Böyle giderse ne olur? Cumhuriyet'in başkentinin göbeğinde bu sloganları atanların Meclis'te atamayacağını kim garanti edebilir? Bugün bu maddeye çok daha fazla ihtiyaç var'' görüşünü savundu. ''TBMM'NİN YETKİSİNE TECAVÜZDÜR'' AK Parti Çorum Milletvekili Muzaffer Külcü, Cumhurbaşkanı Sezer'in yasayı geri gönderme gerekçesiyle ilgili olarak, ''Bu gerekçe, Cumhurbaşkanı'nın yetkilerinin ötesinde, kendisini TBMM'nin yerine koyarak bir fiilin nasıl suç oluşturacağına ve buna hangi cezanın verileceğini tarif ediyor. Sübjektif bir değerlendirmedir. Bu değerlendirmeyi TBMM'nin yetki alanına tecavüz olarak görüyorum. Cumhurbaşkanı laikliğin her ülkeye göre farklı olduğunu söylüyor. Bu doğru ve haklı değil'' dedi. CHP'nin konuyu Kuran kurslarına indirgediğini vurgulayan Külcü, ''Varsayalım öyle... CHP, bundan niye rahatsız oluyor? Siyaseti, milletin özgürlük alanının genişletmek, onların beklentilerini karşılamak için yapmayacaksak niye yapalım? Biz bugüne kadar popülizm yapmadık'' görüşünü ifade etti. ''AFFETTİĞİ MAHKUM POLİSİ ÖLDÜRDÜ'' AK Parti Adıyaman Milletvekili Hüsrev Kutlu da ''Cumhurbaşkanı Sezer'in gerekçesine ve CHP'li arkadaşların konuşmasına bakınca, biz neler yapmışız? Hukuk devleti, eğitimin birliği, laiklik, bilimsel ve çağdaş eğitimi ortadan kaldırmışız. Eğer bunlar doğruysa bırakın 1 yıla kadar cezayı, kaldırdığımız idam cezasını uygulamamız gerekir. Bence konu abartılıyor. 6 ay ceza verilince laiklik kurtuluyor, 5 ay verilince tehlikeye mi düşüyor? Bu ülkede kutsal kitabı dini öğretiyor diye kimse cezalandırılamaz'' diye konuştu. Kutlu, 3 bin 40 Kuran kursunun öğrencisi olmadığı için faaliyet gösteremediğiyle ilgili olarak, ''Belli okullardan çıkanların sakıncalı gösterildiği bir ülkede, Kuran kurslarına ya da imam hatip okullarına tabi giden olmaz'' görüşünü savundu. Cumhurbaşkanı'nın mahkumları affı konusundaki tavrını eleştiren Kutlu, ''Geçtiğimiz günlerde Cumhurbaşkanı'nın affettiği bir mahkum, bir polisin öldürülmesi olayına karıştı. Sayın Cumhurbaşkanı yetkisini kullandı. Bu ilk örnek değil, daha önce de onlarcası oldu. Ama affettiği mahkum bir polisi öldürüyorsa, sayın Cumhurbaşkanı'nın nerede hata yaptığını, kimin kendisine hata yaptırdığını düşünmeli'' diye konuştu. AK Parti Yozgat Milletvekili Bekir Bozdağ, TCK'da böyle bir düzenleme olmaması gerektiğini belirterek, ''Bir eğitim kurumu kanuna aykırı diye suç sayan başka ülke var mı?'' diye sordu. ''KANUNA AYKIRI EĞİTİM KURUMU SUÇ OLMAKTAN ÇIKMIYOR'' Adalet Bakanı Cemil Çiçek, milletvekillerinin eleştirilerine yanıt verirken, Cumhurbaşkanlığı makamına saygı duyulması gerektiğini, ancak bu makamda oturan kişinin görüşlerine uyulması gibi bir zorunluluk olmadığını söyledi. Meclis'in herhangi bir konuyu suç sayıp buna ceza belirleyebileceğine işaret eden Çiçek, ''Biz de öyle yaptık. Bu işin tabiatı gereğidir. Kanuna aykırı eğitim kurumları suç olmaktan çıkarılmıyor, suç miktarı değiştiriliyor. Bu da Meclis'in takdiridir. İzinsiz eğitim kurumları kapatılacaktır. Türkiye'de 360 ayrı kurs var. Bunların tamamını MEB denetliyor'' dedi. Laikliğin din aleyhtarlığı olmadığını vurgulayan Çiçek, Türkiye'de din eğitimi konusunda boşluk olduğunu, ''bu boşluğun birileri tarafından doldurulduğunu'' söyledi. ''Devlet olarak boşluk meydana getiremeyiz'' diyen Çiçek, Türkiye'de din eğitiminin Diyanet İşleri Başkanlığı eliyle yürütüldüğünü, bunun özel sebepleri olduğunu vurguladı. Türkiye'de Diyanet'in kaldırılmasını isteyenlerin de olduğuna işaret eden Çiçek, gerek Türkiye'deki camilerde gerekse yurt dışı teşkilatta görev yapacak yeterli din personelinin olmadığını söyledi. Bu konuda Diyanet'e kadro veren teklif üzerinde ''kıyamet koparıldığını'', arkasından yönetmelik değişikliğinin tartışmalar üzerine askıya alındığına işaret eden Çiçek, şöyle konuştu: ''Bu konudaki değişiklikler yapılmadı ve kamuoyunda AK Parti'nin geri adımları olarak takdim edildi. Mevcut yasal düzenlemelere göre 15 yaşından küçük biri Diyanet'in yaz Kuran kurslarına gidemez. Din eğitimi konusundaki yoğun talep ise yaş konusundadır. Ben 28 Şubat sürecine girilirken ANAP grubunda çıkıp konuştum; vatandaşa şehir şebekesinden klorlu su vermezseniz, 'niye koli basili olan suyu içiyorsun' diye sorma hakkınız olmaz.'' Çiçek, kanuna aykırı eğitim kurumları konusundaki yapılacak düzenlemenin de din eğitimi konusundaki boşluğu dolduramayacağına işaret ederek, mutlaka bir düzenleme yapılması gerektiğini söyledi. Bu maddede hapis cezasının 3-5 yıla çıkarılmasının da sorunu çözmeyeceğini belirten Çiçek, CHP ve AK Parti'nin işbirliği içinde bir düzenleme yapmasının Türkiye açısından yararlı olacağını ifade etti. Çiçek, ''Emin olun bu konu, TBMM'yi olağanüstü toplanmaya çağırmamıza bile değer. Hükümet olarak bu konuda herkesin katkısını bekliyoruz.'' Madde üzerinde uzun süren tartışmaların ardından yasa aynen kabul edildi.