BIST 10.023
DOLAR 35,22
EURO 36,71
ALTIN 2.974,92
HABER /  POLİTİKA

Hükümetten bir ilk daha

Darbe tartışmaları sürerken hükümet önemli bir adım atıyor. Polis ve askere denetim geliyor. İpuçlarını Atalay verdi.

Abone ol

İçişleri Bakanı Beşir Atalay, Cnn Türk'teki 'Tecrübe Konuşuyor'da Hasan Cemal ve Cengiz Çandar'ın konuğu oldu. Bakan Atalay, demokratik açılım başta olmak üzere, gündemdeki konularla ilgili soruları yanıtladı ve önemli açıklamalarda bulundu.

Açılım konusunda iyimser olduğunu söyleyen ve iyimserlik nedenlerini sıralayan Atalay, dağdan inişlerin süreceğini açıkladı. İzmir'deki olayları değerlendiren Bakan Atalay, güvenlik güçlerinin görevini yapacağını ancak DTP'nin de dikkatli olması ve tahriklerden kaçınması gerektiğini vurguladı. Atalay, Tunceli'nin Dersim olup olmayacağı konusuna da açıklık getirdi.

Asker ve polis bağımsız mekanizma tarafından denetlenecek

Programın son bölümünde, önemli açıklamalar yapmak istediğini söyleyen Atalay, polis ve askerin bağımsız bir mekanizma tarafından denetlenebilmesi için çalışmalar yürüttüklerini açıkladı.

‘Güvenlik güçleriyle ilgili bağımsız denetim mekanızması kurulacak’ diyen Atalay, Çandar ve Cemal’in soruları üzerine konuya açıklık getirdi. Konunun sadece polisi değil, askeri de kapsayacağını söyleyen Atalay, “Bir bağımsız denetim mekanızması olacak, şikayetler oraya gelecek. Şimdi tabi bir şey olursa, diyelim ki polisle ilgili bir şikayet geliyor. Bunu biz kendi idari mekanizmamız içinde denetliyoruz, soruşturuyoruz, biz ciddiye alıyoruz. Hemen açığa alıyoruz falan ama, şimdi bir de buna bağımsız boyut geliyor” diyerek, bu konuda uluslararası standartta bir çalışmanın içinde olduklarının ipuçlarını verdi.

İşte Atalay’ın önemli açıklamaları...

'HATALARIMIZ OLABİLİR'

H.C.: Talabani ile Gül bir sohbette konuşurken, Talabani 'Dağdan inecekler de nereye gidecekler evlerine mi hapise mi bu önemli' demiş. Gerçekten bu önemli sorun. Bu sorun Meclis'te ele alınması da önemli bir dönüm noktası oldu. Siz gelinen noktayı nasıl buluyorsunuz, iyimser misiniz?
B.A.: Hiç kötümser olmadım. Tabi bu konular her ülkede zorlu olmuştur. Burada bizim kendimizden gelen hatalar olabilir. Süreçte belli safhalarda bazı istenmeyen şeyler olabilir. Ayrıntılarıyla olmasa da genel olarak bunun sıkıntılı olacağını düşündük. İşin özünü kaybetmeden yürütmek zorundayız. Hele TBMM'de bu şekilde görüşülmesi çok önemli. Bunun başından beri biz istedik. hükümet olarak ve çok verimli oldu.
Ana muhalefet partisi liderinin konuşmasının analizi tartışılır ama Meclis'te öze ilişkin açıklamalar yaptık.

'ÇALIŞMALARA 2007'DE BAŞLADIK'

C.Ç
.: 29 Temmuz'da açıkladığınızda ilk adım 1 Ağustos'taki Çalıştay'dı. Biz de vardık. Orada bir konsensüs oluşmuştu ama herkes, 'bu mesele Meclis tarafından ele alınmalıdır' düşüncesinde hemfikirdi. Bundan önce yani o açıklamadan önce bir çalışma olması lazım. Önhazırlık içinde, size yöntem konusunda da eleştiriler de geldi, önce partlerle görüşelim ya da daha sonra görüşsek gibi bir takvim var mıydı kafanızda? Bir paket var mıydı?
B.A.: Aslında son bir kaç yıla bakarsak, 2007 seçimi öncesi bazı şeyler oldu. Seçim ortamında sınırötesi tezkeresi ve K. Irak'a yönelik operasyon gündeme geldi. 2007 sonu ve 2008 başında da terör olaylarıyla ilgili bazı gelişmeler oldu. Sayın Başbakan'la birlikte toplantılar yaptık. Dağdan iniş nasıl olur? Sırf bu çalışmaları yürütecek, İçişleri Bakanlığı'na bağlı olarak yeni bir kuruluş oluşturulması konuşuldu. Terörle mücadeleyi çok boyutlu yürütmenin yollarını arıyorduk, kuruluşlar için kanun hazırladık, gönderdik Meclis'e ama ana muhalefet karşı çıktı ve askıya alındı. Yani çok daha önce başladı bu çalışmalar. Açılım için uzun soluklu çalışmalar yaptık. Bu yeni bir konu değil devlet için ama son iki yılda daha fazla ele alındı. Aslında daha önce ilki 2005 yılında Sayın Başbakan Diyarbakır'da yaptığı konuşmadır.

DEVLET NE HATALAR YAPTI?

H.C.:
Başbakan, devlet hatalar yaptı, dedi. Devlet ne hatalar yaptı sizce? Devletin yaptığı hatalar olmasaydı Kürt sorunu böyle yakıcı boyutlara gelmezdi. İlk kez Türkiye'de sizin hükümetiniz siyasi risk aldı ve cesaret gösterdi. Geçmişteki olaylardan ne tür dersler çıkarıldı ki bu noktaya gelindi?
B.A.: Belki bugüne kadar devletin yaptığı hata aslında yapmadığı birşey. Bu konuyu iyi analiz ederek, bütün taraflarıyla değerlendirilip bakmaması. Sizinle bir anımı paylaşmak istiyorum konuyla ilgili olarak... Ben Sosyal Planlama Daire Başkanı olmuştum. Saffet Arıkan beni davet etti. Önümüzde terör sorunu var dedi. Yıl 1985'ti. Ne tavziye edersiniz dedi. Bölgeyi iyi analiz edeceğiz, konuyu iyi değerlendireceğiz dedim.

H.C.: 20 yıl geçmiş üzerinden... Analiz edilmiştir.
B.A.: İyi analiz edilmedi. Anlaşılamadı. Basit bir güvenlik olayı olarak görenler oldu. Üzerine gidilmeliydi gidilmedi. Rahmetli Özal'ın da çalışmaları vardı ama engellendi bir şekilde. O zaman etnik kimlik bilincinin bu kadar gelişmediği dönemlerdi. Şimdi daha zor.

H.C.: O zaman da bastırılmış kimlik vardı.
B.A.: Biz bunu iyi ki gündemimize aldık. Dinledikçe, yaşadıkça sorunun süreç içinde mutlaka çözülmesi gerektiğine inandım.

'PARTİMİZ AÇILIMI DESTEKLİYOR'

H.C.:
İyimserlik hangi noktalardan kaynaklanıyor?
B.A.: Kızılcahamam'da bunların hepsini değerlendirdik. Kararlı bir Başbakan var.

H.C.: Geri dönüş yok yani?
B.A.: Arkadaşlarımızla bu konuyu görüştük, konuyu bütün ayrıntılarıyla anlattım. Grubun bu konuyu sahiplenmesini gördüm. Öneriler, eleştiriler, teklifler oldu. Partimiz açılımı sahipleniyor. Bir iyimserlik daha söyleyeceğim. Türkiye ve toplumumuz özgüvenle bu konuyu konuşuyor.

'GEREKSİZ SLOGANLARDAN KAÇINILMALI'

İzmir'deki olayı Kızılcahamam'da duyduk ve çok yakından takip ettim. Hepsi tespitli. Hukuksuz hiçbir davranış cezasız kalmaz. DTP siyasi partidir, parti çalışmalarını yapacaklar ama hem bu süreçle ilgili hem de kendi programlarda çok dikkatli olmalı.Gereksiz sloganlar, posterlerden kaçınılmalı. Tahrik olmamalı.Bu saldırıları meşru gösterme değil, güvenlik güçleri gerekli önlemleri alacak.

C.Ç.: Toplumsal anlamda da iyimser misiniz, yoksa kırılgan mı?
B.A.: Hayır onda da iyimserim. Vatandaşımız daha ağıbaşlı düşünüyor. DTP'nin oluşturduğu görüntüler çok konuşuluyor. Muhalefet, müsteşar gitti diyor. Hepsi yalan. Müsteşar orada değildi. Bunları abartarak söylüyorlar. Toplumun kafa karışıklığı yok. Bir de artık Türkiye eski Türkiye değil. Uluslararsı alanda güçlü bir ülke. Terör artık o kadar destek görmiyor. Bu konuda sınırsız destek veriyor komşu ilkeler ve bazı Avrupa ülkeleri.

TUNCELİ DERSİM OLACAK MI?

B.A.: Yerleşim yerlerini isim değişikliğinde, il ve ilçelerde isim değişikliği isteği olursa kararı Meclis veriri. Köy ve beldelerde referandum yaplırı. Karar valiliğe gelir orada onaylanır ve bakanlığımıza gelir. İsim değişikliği de oluyor zaten bazen ama zorlama isim değişikliği pek uygun değil.
C.Ç.: Bu açılımda bölge halkı tarafından algılanması için bir adım atılması gerekiyor. Böyle de bir altın fırsat var. Başbakan bile Dersim diyor. Bu mümkün mü?
B.A.: Bu süreçte zorlamamalı kabul edilebilir olmayanı... Kendi düşüncemdir. Bu süreçte illeri çok öncelikli görmüyorum Meclis onayı gerektiği için... Zaten yaşayan isimler var. Tahrik eden, toplumu rahatsız eden konuların üzerine gidilmemeli.