Van depreminde yaşanan yağmalama ve yardımların ulaştırılması konusunda yaşanan aksaklıkların sorumlusu kim?
Abone olOktay Sağlam
İNTERNETHABER.COM- Van'a yardıma kamyonlar yağmalandı. Milyonlarca insan utanç verici anlara tanıklık etti. "Büyüyen Türkiye" o sahnelerle tüm dünyaya rezil oldu. Bu görüntülerin sorumlusu art niyetli insanların bölgede cirit atabileceğini düşünüp güvenlik tedbirini arka plana iten hükümettir.
BDP'Lİ BELEDİYE MUHATAP ALINSAYDI
İktidar iyi sınav veremedi Van depreminde. Hükümet yerel yönetimi muhatap almayarak bir başka yanlışa düştü. "Milli irade" Van'da tecelli etmedi maalesef. Siyasi kaygılar halkın yüzde 53 oyunu almış başkan Bekir Yıldız'ın üstünde yer aldı. Oysa yardımların dağıtımında küçümsenen BDP ile işbirliği yapılsaydı, olası "istenmeyen" durumlarda iktidara yönelecek eleştiri okları azalacaktı. Belediye kendisine sunulan asisti gole çevirmesini bildi. "Madem öyle meydan senin" diyerek aradan çekildiler.
DİLLERDEN DÜŞMEYECEK
Bu durumun BDP'li siyasetçilere daha fazla koz verdiği kuşkusuzdur. Tıpkı BDP lideri Selahattin Demirtaş'ın "ihtiyaçların karşılanmasında büyük bir beceriksizlik ve yetersizliğin ortaya çıkmıştır" sözünde olduğu gibi. "Zor zamanda bile iktidarın tepeden bakıp ayrım yaptılar" propagandasına imkan verildi.
KIZILAY'A TOPU ATMAK NE KADAR DOĞRU?
Bir başka yanlış da Kızılay örneğinde yaşandı. Deprem çadırlarında Kılızay'ı suçlamak kolaycılığı seçmektir. Çadır konusunda Kızılay'ın "suçlu" olduğu "su götürmez bir gerçek", ama bu durum hükümeti temize çıkarmaya yetmiyor. "Eli kulağında" olan depremin beklendiği ülkemizde çadır stoğu, Kızılay'ın insafına bırakılamayacak kadar önemli. Kızılay her kadar "özerk" bir kurum olsa da, doğal felaketlerde eşgüdümü sağlayacak mekanizma her zaman için siyasi iradede olur. Özellikle de sorumluluk mevkiinde olan ve halka sandık başında hesap veren taraf hükümet ise.
7.2'LİK DEPREMİN ŞİDDETİ AZ MI?
Siyasilerin tuhaf beyanları da tuz biber ekti bu sürece. Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, dün "İşin doğrusu çadır konusunda bu kadar yüksek talep beklemiyorduk" diyordu. Depremin şiddeti ve Van'ın nüfusunun dikkate alınmadığı çok açık. Depremde sadece binalar yıkılmadı hasarlı bina yıkılandan daha fazlaydı üstelik.
100 BİN ÇADIRDAN BAHSEDİLİYOR
20 bin çadırın gönderildiğini açıklayan Kızılay Başkanı Ahmet Lütfi Akar, 100 bin çadıra ihtiyaç olduğunu söylüyordu. Kızılay'ın kapasitesinin yetmediği ortada. Dahası başkan 600 bin afetzededen söz etti başkan Akar. Atalay'ın hasar tespit raporundan yeteri kadar bilgilendirilmediği anlaşılıyor.
DIŞ YARDIMLARA KAPILAR GEÇ AÇILDI
"100 bin hanenin isteğini karşılayamıyoruz" diyordu Atalay aynı konuşmasında. Oysa depremden iki gün sonra gelmişti bu demeç. O saatlerde Türkiye dış yardımları reddediyordu ne yazık ki.. Türkiye deprem için uzun sayılabilecek süre sonrasında dış ülkelerin yardımlarına kapılarını açtı. Bu durum dünyada "son yıllarda büyüyen ve yıldızı parlayan Türkiye'nin böbürlenmesi" olarak algılandı.
JAPONLAR NEDEN YARDIM İSTEDİ?
Dünyanın en gelişmiş ülkelerinden olan Japonya tsunami sonrası AB'den yardım istedi. "Ahlak ve onur" konusunda hep el üstünde tuttuğumuz Japonların bilmediği, bizim bildimiz ne o halde? Üç gün reddedip sonra kabul etmek çaresizliğinin tescili anlamına gelmiyor mu?
HİÇ BİR ÜLKE TEK BAŞINA YETMİYOR
İnsanoğlunun gücü aşan felaketlerde gururun olmayacağı çok açık. Acılar paylaştıkça azalır oysa. İstikrar adına dayanışma böylesi günlerde ortaya çıkar. Yunanistan ve İsrail depremler ve doğal felaketler konusunda tecrübeli ülkeler ama zor günlerinde Türkiye'den yardım aldılar. Sözün özü dünyada hiçbir ülke tek başına depremle başa çıkamıyor.