Anavatan lideri Mumcu, Türkiye'nin 4 senedir ninniyle, türküyle uyutulduğunu öne sürdü
Abone olAnavatan Partisi Genel Başkanı Erkan Mumcu, ”Geçen 4 yıl, 'büyüyoruz' türküsü ve 'istikrar' ninnisiyle avutulduğumuz yıl oldu” dedi.
Mumcu, partisinin TBMM grup toplantısında, Meclisin yeni yasama yılına başlamasının millete, Türk siyasetine hayırlı olmasını temenni etti.
Bu yasama yılının biraz erken başladığını ve bunu da olumlu bulduğunu belirten Mumcu, “Meclisin erken açılması, bence isabet oldu, daha da erken başlayabilirdi” dedi. Çözüm bekleyen sorunların, yegane çözüm adresinin TBMM olduğunu vurgulayan Mumcu, Meclisin verimli çalışmasının önemine değindi. 1982 Anayasasından beri ilk kez bu yasama döneminin 5 yılda tamamlanacağını kaydeden Mumcu, geçen 4 yasama yılının dolu dolu geçmiş olması halinde Hükümetin bunu bir başarı olarak sunabileceğini ifade etti.
Türk siyasetinin geçen 4 yıllık dönemde vatandaşın sorunlarını daha kötüye gitmekten alıkoyacak icraatın altına imza atamadığını ifade eden Erkan Mumcu, ”Geçen bu 4 yıl 'büyüyoruz' türküsü, 'istikrar' ninnisiyle avutulduğumuz yıl oldu” diye konuştu. Erkan Mumcu, şöyle devam etti:
“Geçen 4 yılda en çok duyduğumuz söz 'Türkiye büyüyor” oldu. Bana kalırsa vatandaşlarını yiyerek büyüyen Türkiye... Buna 'büyümek' denemez, çünkü kendi uzuvlarını yiyerek büyüyor. Çünkü vatandaşlarını küçültüyor. Bunun gerçek anlamda büyüme olması mümkün değil, bu bir anomali, bir şişme... Tıpkı bir kanser hücresi gibi. Vücutta kanserli hücrelerin çoğalması, bir iyileşmeye bir gelişmeye işaret sayılabilir mi? Sayılamaz. Bunu bir büyüme olarak söylüyorlar.”
“BÜYÜMENİN PAYDAŞI VATANDAŞLAR DEĞİL”
Bankalar Birliği Raporuna göre Türkiye'de faaliyet gösteren sadece bir bankanın 2005 yılında 2 katrilyon 78 trilyon lira kar ettiğini, bu bankanın 9 bin 964 kişiye iş istihdamı sağladığını belirten Mumcu, bu bankanın karının İstanbul Sanayi Odası istatistiklerine göre en büyük 500 şirketten 401'inin karına eşit olduğunu kaydetti.
En büyük şirketler arasındaki söz konusu 401 şirketin 2005 yılında 20 milyar 767 milyon dolarlık ihracat yaptığını belirten Mumcu, 401 şirkette 328 bin 488 kişinin çalıştığını bildirdi. “Ortada bir büyüme var, ama bu reel büyüme değil” diyen Mumcu, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bu büyümenin paydaşı vatandaşlar değil. Cari açık, artan borçlar, borcun GSMF oranına, Türkiye'nin yabancı yatırımcılar için cennete dönüştürülmesi konularına girmeyeceğim. Bu büyümeden kim nasibini aldı? Herkes elini vicdanına koyarak cevap versin. Memurlar, işçiler; kredi kartıyla borçlanabilme avantajını bir kenara bırakırsanız hayat şartlarınızda bir şey değişti mi? Bu büyümede payınız var mı? Değişen, daha fazla çalışmanız. Çalışma süreleri artıyor, verimlilik artıyor, bunun karşısında reel ücretler geriliyor.
Herkesin bildiği 'Kaç kilo buğdaya bir litre mazot alınıyor?' hesabı ciğer yakıyor. Çiftçiler, hayat şartlarınız değişti mi? Sofranızdaki lokma büyüdü mü? Sırtınızdaki gömleği en son ne zaman değiştiniz? Çocuğunuzun çeyizine bir şey alabildiniz mi? Eğer cevabınız tam aksineyse Hükümetten özür diliyorum. Ama benim gördüğüm hayat, duyduklarım büyümenin tam tersini gösteriyor.”
“FINDIK KONUSU BAŞTAN AŞAĞI YAREDİR”
Erkan Mumcu, gruba katılanlardan birinin fındık konusunu anımsatması üzerine ”Fındık konusu baştan aşağı yaredir” dedi. Mumcu, şunları söyledi:
“Fındıkta sadece akılsızlık yok. orada aynı zamanda ahlaksızlık var. Fındık konusunda, orada sadece gaflet yok, aynı zamanda ihanet var. Bir de faizin, enflasyonun düştüğünü söylüyorlar. Ama Türkiye dünyanın en yüksek reel faizini ödeyen ülke. Vatandaşa soruyorum: Ev kiralarında, doğalgazda, elektrikte enflasyon düştü mü? Hangisine inanalım?
Elinizde geçen paranın yüzde 80'ini gıdaya, doğalgaza, elektriğe vermiyor musunuz? Bir bakın bakalım bunlarda enflasyon düştü mü? Düşen bir enflasyon var, ama bu vatandaşın, gerçek hayatın enflasyonu değil. Ortada kocaman bir oyun, kocaman bir yalan var. 'İstikrar' ninnisi milleti uyutmak için söylenip duruyor.”
Geçen 4 yılda herhangi bir şeyin başarılıp başarılmadığını da soran Mumcu, ”Vatandaş olmanın, birey olmanın öz güvenini, devlet karşısında savunabiliyor musunuz? Bir devlet dairesine gittiğinizde, 'Ben bu ülkenin vatandaşıyım, devlet memurların maaşını ben veriyorum. Devlet bana en iyi hizmette yükümlüdür. Nasıl benden parasını alan berber nasıl en iyi hizmet sunuyorsa, devlet de bana ayrımcılık, kayırımcılık olmadan muamele ediyor' diyebiliyor musunuz? Bunu diyen vatandaş var mı bu ülkede? Bu ülke, Anayasa değiştirecek güce sahip bir iktidar çıkardı. Ortada bir marifet varsa o marifet, milletin marifetidir. O marifet milletin emaneti eline teslim ettiği insanların marifeti olmak icap ederse, ne yazık ki onların marifeti değil, ihaneti haline gelmiştir.”