BIST 9.636
DOLAR 34,64
EURO 36,38
ALTIN 2.930,45
HABER /  GÜNCEL

Hükümet KDV'de indirime hazır

Devlet Bakanı Ali Babacan, kurumlar vergisinde indiriminden sonra KDV'de de benzer bir adım atmaya hükümet olarak hazır olduklarını açıkladı.

Abone ol

Bakan Babacan, 3. Uluslararası Finans Zirvesi'nde yaptığı konuşmada, Kurumlar Vergisi'nin yüzde 20'ye indirilmesi kararına değinerek, bunun hükümetin reel sektöre bir daveti olduğunu söyledi. Babacan, “Bu, (gelin şu kayıt dışından kayıt içine artık girin) davetidir. Artık arkadaşlar vergi konusunda kimse, hiç kimse ne bir af ne bir yeni vergi barışı beklesin. Bu olmayacak” diye konuştu. Kayıt dışı çalışan firmaların kendilerini büyük bir riske attıklarını vurgulayan Babacan, “Yüzde 20'lik Kurumlar Vergisi'ni daha da indirebiliriz. Bunun için de marjımız var. Ancak bizim mutlaka ve mutlaka kayıt dışındaki azalmayı somut olarak görmemiz gerekiyor” görüşünü dile getirdi. Babacan, şunları kaydetti: “Kurumlar Vergisi'nin yüzde 30'dan yüzde 20'ye indirilmesi önemli bir adım. Katma Değer Vergisi'nde de benzer bir adımı atmaya hükümet olarak hazırız. Ancak, şu kayıt dışılıkta mutlaka ve mutlaka bir düzelme eğilimini açıkça görmemiz gerekiyor. Son 3 yıldır bunu göremedik arkadaşlar. Son 3 yıldır Türkiye'de kayıt dışından kayıt içine geçişle ilgili ne bir çaba ne bir niyet maalesef göremedik.” PEK ÇOK REFORM BAŞARIYLA UYGULAMAYA KONULDU Bakan Babacan, yaptığı konuşmada, on yıllarca yerinde sayan Türkiye'nin son 3 yıl içinde ekonomiden siyasete, dış politikadan sosyal yaşama kadar pek çok reformu başarıyla uygulamaya koyduğunu söyledi. Bugün Türkiye'de “uyum” denildiğinde artık kimsenin aklına tek bir hedef ve tek bir parametre gelmediğini kaydeden Babacan, ”Kuşkusuz bu uyum süreci zamanımızı alacak. On yılların ihmalini kısa bir süreye sığdırmamız mümkün değil” dedi. Babacan, uyumun her sektör için kaçınılmaz olduğunu vurgulayarak, sektörleri daha ileriye götürecek uyum sürecine girildiğini, burada topyekün bir gayrete ihtiyaç duyulduğunu kaydetti. Türkiye'nin küresel ekonomide yerini alabilmesi, güçlü bir ekonomiye sahip olabilmesi ve özellikle AB'ye uyum sağlayabilmesi için güçlü bir finans sistemine sahip bulunması gerektiğini ifade eden Babacan, şöyle konuştu: “Güçlü bir finans sistemi nasıl olacak? Öncelikle finans kuruluşlarının yönetimi, sermayesi güçlü olacak. İki, sistemin güvenliği sağlanmış olacak. Üçüncüsü ve belki de en önemlisi, gözetim ve denetim güçlü olacak. Bizi hükümet olarak ilgilendiren boyut işte burasıdır. Biz, finans sektörümüzün serbestçe rekabet edebilmesi, hem ülke içinde hem de küresel boyutta boy gösterebilmesi için gerekli zemini sağlayacağız. Güçlü, etkin bir denetim sistemi kuracağız.” Buna ilişkin olarak TMSF ve BDDK'yı birbirinden ayırarak önemli kurumsal değişiklikler yaptıklarını, AB ile uyumlu Bankacılık Yasası'nı çıkardıklarını anımsatan Babacan, “Şimdi bu yasanın ardından, önümüzdeki bir yıl içinde 50'ye yakın ikincil mevzuat hazırlanıyor. Bununla ilgili takvim BDDK tarafından açıklandı ve çalışmaları devam ediyor” dedi. “BASEL II İLE REEL SEKTÖR KENDİNE ÇEKİ DÜZEN VERECEK” Bakan Babacan, denetim ve gözetimle ilgili yapılan diğer çalışmalara da değinerek, Uluslararası Para Fonu ve Dünya Bankası ile birlikte Mali Sektörü Değerlendirme Programı başlattıklarını kaydederek, “Böylece Türkiye'deki denetim ve gözetim uygulamalarının uluslararası bir platformda değerlendirilmesini sağlıyoruz. Bunu aşağı yukarı tüm ülkeler başlatmıştı. Biz de 2006'da bu çalışmayı başlatıyoruz ve gözetim denetim standardını, mali sistemin dayanıklılığını artık küresel boyutta şeffaf bir şekilde değerlendirmeye açıyoruz” diye konuştu. Basel II ile ilgili çalışmaların devam ettiğini de aktaran Babacan, hem büyük firmaların hem de KOBİ'lerin risk ölçümlerinin daha sağlıklı yapılabileceğini söyledi. Babacan, “Eğer firmalarımızın bilançoları sağlıklı değilse, muhasebeleri sağlıklı tutulmuyorsa kredi almaları da zorlaşacak. Reel sektörümüzün artık gerçek anlamda kendine çeki düzen vermesi gerekecek” dedi. “KAPIMIZ HER ZAMAN AÇIK” Devlet Bakanı Ali Babacan, finans sektörüne ilişkin bir başka önemli konunun sektöre uluslararası sermaye girişi olduğunu belirterek, buna yönelik bazı olumsuz eleştiriler geldiğini anımsattı. Babacan, şöyle konuştu: “Piyasa kuralları çerçevesinde, yasalar çerçevesinde hareket edecek sermayeye kapımız her zaman açık olacaktır, (şu sektöre girsinler, buraya girmesinler) gibi bir ayrım mantıklı değildir ve asla da böyle bir ayrım yapılmayacaktır. Eğer siz güçlü, rekabet edebilir, güvenilir bir şirket sahibiyseniz, gerekli kriterleri yerine getiriyorsanız, hiçbir banka size, (sen yeşilsin sen mavisin) diyerek kredi vermekten kaçınmayacaktır. Bu tartışmalar açıkça söylüyorum abesle iştigaldir.” Türkiye'nin son yıllarda kaydettiği istikrar ve güven ortamının, güçlü büyüme, makro ekonomik göstergelerdeki iyileşme, mali derinleşme ve finans sektörünün mali aracılık faaliyetlerini ciddi boyutta etkilediğini belirten Babacan, 2002'de YTL cinsinden toplam mevduat 56.6 milyar iken, son verilere göre bu miktarın 135.3 milyar YTL seviyesine çıktığını bildirdi. “SIKI POLİTİKALAR UZUN SÜRE DEVAM EDECEK” Babacan, mali politikadan ve sıkı para politikalardan taviz vermeyeceklerini vurguladığı konuşmasında, “Sıkı ve dikkatli politikalar uzun süre devam edecek. Kimse gevşeme beklemesin” dedi. Mortgage sistemine de değinen Babacan, bu sistem sayesinde Türkiye'de konut edinmenin farklı bir noktaya gideceğini, ülkeye kaynak girişinin artacağını ve uluslararası sermayenin daha çok görüleceğini söyledi. Babacan, bu konuda lisans verme ve kurulan şirketlerin faaliyetlerine ilişkin olarak BDDK'ya çok önemli görevler düştüğünü ifade ederek, “Mortgage konusu, dikkatli gözetlenmezse başlı başına yeni krizlerin, yeni felaketlerin sebebi oluyor” diye konuştu.