Gazeteci Ruşen Çakır, hükümet cemaat kavgasında merak edilen sorulara bugünkü yazısında cevap verdi.
Abone oln si yazarı , birilerinin Gülen’den habersiz cemaatin imkânlarını kullanarak bu hareketi hükümetle savaşa sokabileceğine inanmıyor.
Ruşen Çakır'a göre kimin kazanacağı değil, kimin daha az ve daha çok kaybedeceği önemli olacak.
İktidar cemaat kavgası üzerine yazılarıyla dikkat çeken Ruşen Çakır, 12 soruda kızışan savaşın seyrini, nedenlerini, ve nereye varabileceğini bugünkü köşesinde yazdı.
1) Savaşın esas nedeni ne?
Bugün kavga yolsuzluklar üzerinden yürüyor, ama daha önce dershaneleri tartışıyorduk, ondan önce de Kürt ve PKK sorunları üzerinden MİT krizini konuşuyorduk, pekâlâ yarın bambaşka bir konu ön plana çıkabilir. Dolayısıyla o anki tartışma konuları aldatıcı olabilir, burada esas olan iktidar savaşıdır.
2) İktidar savaşları neden başladı?
27 Nisan 2007’deki e-muhtıranın ardından ittifaka giden cemaat ve hükümet, askeri vesayeti geriletmede epey başarılı oldu. Ortak düşmanın saf dışı bırakılmasının ardından baş başa kalan taraflar kendi aralarında daha fazla iktidar için mücadele etmeye başladılar.
3) Cemaat iktidarı niçin istiyor?
En kritik ve net cevabını bulmanın zor olduğu soru. Nitekim cemaat mensupları da “iktidara ne ihtiyacımız var ki!” diyerek siyasi bir faaliyet yürütmediklerini, yaptıklarının bir sivil toplum hareketi olarak siyasi iktidarı eleştirmekten ibaret olduğunu ileri sürüyorlar. Fakat örneğin bir STK’nın eski ve görevdeki MİT müsteşarlarının yargıya çıkarılması konusundaki ısrarını izahta zorlanıyorlar.
4) Bu sadece içeride kimin muktedir olacağı kavgası mı, yoksa kavganın dış boyutları var mı?
Kesinlikle var, çünkü cemaat ile hükümet arasındaki mücadelenin seyrine baktığımızda Mavi Marmara olayı, İran ile ilişkiler, İsrail’e bakış, Mısır darbesi, son TIR olayında görüldüğü gibi Suriye, El Kaide gibi bölgesel ve küresel sorunlar karşımıza çıkıyor. Bununla birlikte hükümet çevrelerinin olayı bir dış komplo olarak göstermesi çok abartılı. Bu konuda Milliyet’te Kadri Gürsel’in önceki günkü yazısını öneririm: http://dunya.milliyet.com.tr/cemaat-in-elini-akp-serbest-birakti/dunya/ydetay/1819270/default.htm
5) Savaşı kim başlattı?
Bugünden bakıldığında dershaneleri kapatma hamlesi nedeniyle hükümet gibi görünüyor. Fakat tetiğin ilk çekildiği tarihi 7 Şubat 2012, yani MİT krizi olarak görmek daha gerçekçi olur. Taraflar o gün başlayan savaşı bir müddet kamuoyundan gizlemek istediler ama dershane kriziyle durum iyice aleniyet kazandı. Cemaatin savaş için ciddi bir hazırlığı olduğunu, hükümetin de ön almak için dershane hamlesine başvurduğunu ve böylece cemaatin strateji değiştirmesine neden olduğunu düşünüyorum.
6) Sulh mümkün mü? Kim arabulucu olabilir?
Tabii ki mümkün ama savaş kızıştıkça daha da zorlaşıyor. Taraflar gerçekten isterse arabuluculuk yapacak çok kişi bulunur. Belli bir süre cemaatin daha fazla sulh yanlısı olduğu düşünülüyordu, ancak bu konuda en somut adımların Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından atıldığı ortaya çıktı. Gerek Gülen’in Gül’e mektubu, gerekse bundan birkaç gün sonra ikinci yolsuzluk operasyonunun gelmesi cemaatin uzlaşmaya can attığı iddialarını boşa çıkarttı.
7) Cumhurbaşkanı kimden yana?
Gül’ün Başbakan’a karşı Gülen ile ittifak yapabileceği önermesi fazlasıyla gerçek dışı. Gül’ün yolsuzluk iddialarından ve hükümetin yargıya müdahalelerinden rahatsız olduğu açık, ancak en büyük rahatsızlığı “paralel devlet” denilen yapılanma nedeniyle yaşadığı da ortada. Alenen bir tarafı tutar gözükmek istemeyecektir ama son tahlilde safının Erdoğan ve AKP ile aynı olduğu/olacağı da tartışmasızdır.
8) Diğer İslami cemaatler kimi destekliyor?
Çoğu hükümetin yanında veya tarafsız; çünkü Gülen cemaatinin dış ilişkilerinden, ama daha çok son yıllardaki göz kamaştırıcı büyümesinden ve kendilerini marjinalleştirmesinden hiç memnun değiller. Erdoğan’ın özellikle bazı Nurcu şahsiyetleri kazanmaya önem vermesi ve bunda epey başarılı olması da özellikle dikkat çekiyor.
9) Her iki taraf da yekpare mi, içlerinde bölünmeler yaşanabilir mi?
Şu ana kadar iktidar partisinden bazı fireler oldu ancak cemaatte herhangi bir çatırdama gözükmüyor. Cemaat içindeki “sivil” ve “sivil olmayan” kanatların arasında en azından şimdilik ciddi bir fikir ayrılığı olmadığı da anlaşıldı. Ancak organik ilişkileri olmamakla birlikte cemaate destek veren varlıklı kişilerin hükümet baskısı nedeniyle bundan vazgeçmeleri beklenebilir. Öte yandan muhafazakâr aileler cemaatin okullarını eskisi kadar tercih etmeyebilirler.
10) Hükümet “paralel devlet”i tasfiye edebilir mi?
Buna mecbur ama önce bunu kanıtlamak, ardından unsurlarını tespit edip ayıklamak ve yerlerine başkalarını bulmak zorunda. Ve bu aşamaların her birinin ayrı zorlukları var.
11) Fethullah Gülen “paralel devlet” denen yapıdan habersiz ve rahatsız olabilir mi?
Birilerinin, Gülen’den habersiz, onaysız, hatta ona rağmen cemaatin imkânlarını kullanarak bu hareketi hükümetle savaşa sokması ihtimalini hiçbir şekilde ciddiye almıyorum.
12) Bu savaşı kim kazanır?
Cemaat-hükümet ittifakında her iki taraf da kazanmıştı, aralarındaki savaştaysa her ikisi de kaybediyor ve daha da kaybedeceğe benziyor. Dolayısıyla kimin kazanacağı değil, kimin daha az ve daha çok kaybedeceği önemli olacak. İki tarafın da kaybediyor olması nedeniyle üçüncü şahısların mutlaka kazanacağını söylemek de mümkün değil çünkü şu ana kadar kimse cemaat-hükümet kavgasından bıkmış toplumsal kesimleri heyecanlandırabilecek söylemlerle ortaya çıkabilmiş değil.