BIST 9.550
DOLAR 34,54
EURO 36,15
ALTIN 2.964,60
HABER /  GÜNCEL

Hukuk dünyasında türban krizi

Ankara Barosu Başkanı Vedat Ahsen Coşar, başörtüsüyle ilgili düşünceleriyle herkesi şaşırttı. Çünkü Coşar, bu konuda bir çok hukukçunun karışısında yer alıyor.

Abone ol

Ankara Barosu, sanık olarak yargılandığı bir davaya başörtüsüyle geldiği için mahkeme salonundan atılan avukat Hatice Hasdemir hakkında verdiği ‘özgürlükçü’ kararla gündemin ön sıralarına yerleşti.

Baronun başkanlığını hukukçu bir aileden gelen Coşar yürütüyor. Babası Ahmet Coşar bir dönem Yargıtay başkanlığı yapmış. O zamandan beri ‘yargı’nın üst perdeden konuşmasına eleştirel yaklaşan Vedat Ahsen Coşar, Anayasa Mahkemesi Başkanı Mustafa Bumin için de benzer bir bakış açısı getiriyor. Tartışmayı Zaman’a değerlendiren Coşar, söze babasını hatırlatarak başlıyor: “Adli yıl açış konuşmalarında demokratik bir Türkiye özlemini dile getirirdi. Yük-sek mahkeme başkanları öğretmen edasıyla konuşuyor. Zamanında babama da söyledim, şimdi de söylüyorum; oturup kendi işinizi yapın.”

Başörtüsü sorununun gerginlik yaratılmadan çözümlenmesi gerektiğini belirten Coşar, “Demokrasi farklılığı kabul etmektir. Uzlaşma ve hoşgörüyle farklılıklara tahammül etmek gerekir.” diyor. Anayasa Mahkemesi Başkanı’nın başörtüsü konusundaki çıkışını hangi sebeple yaptığını bilemediğini ifade eden Coşar uyarmayı da ihmal etmiyor: “Türkiye sıkıntılı günler geçiriyor. Gerginlik yapmaya, ülkeyi germeye kimsenin hakkı yok. Toplumda uzlaşmanın, hoşgörünün, insanların başkalarının farklılıklarına tahammül etmelerine uygun vasatın hazırlanması gerekir. Bizim görevimiz bunu sağlamak.”

Farklılığa tahammül edilmezse kavga çıkacağını, oysa demokrasinin farklılığı kurucu unsur olarak kabul ettiğine dikkat çeken Coşar, TBMM Başkanı Bülent Arınç’ın Bumin’e cevabını da yanlış buluyor. ‘Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir’ anlayışının geride kaldığını savunurken, Anayasa’ya göre de, kuvvetler ayrılığı ilkesine göre de yasama, yürütme ve yargı arasında hiyerarşik bir ilişkinin bulunmadığını vurguluyor. “Bunlar eşit düzeyde. İşlevleri ve yetkileri farklı. Birinin diğerine nazaran üstün olduğunu iddia etmeye Meclis Başkanı’nın hakkı yok.” diyen Coşar, ‘Anayasa Mahkemesi’nin yetkilerini kaldırırım’ sözünün demokratik değil, totaliter bir tavır olduğunu ileri sürüyor. Coşar, yüksek yargı kurumlarının dünyanın her tarafında tartışıldığını, Amerika’da da Yüksek Mahkeme’nin verdiği kararların ideolojik olduğuna yönelik tartışmaların bulunduğunu hatırlatıyor.

Baro Başkanı’na göre, başörtüsü sorunu Türkiye’de bir özgürlük paradoksu. Düşünce, din ve vicdan özgürlüğü açısından başörtüsünün kamu kurumlarında ‘hizmet alanlar’ yönünden serbest olması gerektiğinin altını çizen Coşar, ancak özgürlüklerin de sınırsız olmadığını belirtiyor: Düzenle özgürlükler arasında denge kurulması gerekir. Denge kurulmazsa kaosa yol açılır. O anlamıyla paradoks.

Devletin yetkili organlarının türbanı potansiyel tehdit olarak gördüklerine de işaret eden Coşar şöyle konuşuyor: “Benim elimde tehdit oluşturup oluşturmadığı yönünde yeterli bir bilgi yok. O özgürlüğü tanıdığın kişiler de kendileri gibi olmayanlara özgürlük tanımayacak yapıdaysa o zaman onların o özgürlüğünü kısman gerekir. İki uçta aşırıya kaçmamalı, makul bir çizgide uzlaşmak zorundayız. İki taraflı korku baskıyı getiriyor.”

Bilkent Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi’nde 6 yıl hocalık yapan Coşar, “Başörtüsü sorunu üniversitelerde daha fazla yaşanıyor. Başörtüsü yasağı nasıl çözülmeli?” sorusuna ise şu cevabı veriyor: “Sorunun çözümü için birazcık daha sivilleşmeye ve demokratikleşmeye ihtiyacımız var. Benim annemin de başı kapalıydı. Kız kardeşimin de başı kapalı. Onlar başörtüsü olarak kullanıyor, siyasi simge olarak kullanmıyorlar.”

Bumin’in söylediği gibi Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM)’nin mutlak olarak başörtüsünün yasaklanmasına yönelik kararı olmadığını vurgulayan Coşar, ancak AİHM’nin her münferit olayda ayrı şekilde değerlendirmesi için ayrı kararları bulunduğunu hatırlatıyor. AİHM’nin ideolojik amaçla kullanılması durumunda türbanın yasaklanması yönünde karar verdiğini kaydeden baro başkanı, “Herkes kendisini yenilemeli, sivilleşmeli, demokrasiyle ilgili argümanlarını gözden geçirmeli. Sorunun çözümü için herhalde zamana ihtiyaç var.” diyor.

Hukukçu olma da ne olursan ol

Ankara Barosu Başkanı Vedat Ahsen Coşar, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu. Yargıtay Başkanlığı yapan babası Ahmet Coşar oğlunun da bir hukukçu olmasına karşı çıkmış. Baro başkanı üniversite sınavına girdiği günü şöyle anlatıyor: “Sınava girdiğimde babam ‘Hukuk fakültesini kazanma da nereyi kazanırsan kazan.’ dedi. Hakim olmamı da küçük şehirlerde yapamam diyerek istemedi. Ben de avukat oldum.”


‘Avukat mahkemede sanıksa başını açmak zorunda değil’

Yargıtay 4. Ceza Dairesi’nde sanık olarak yargılandığı bir davaya başörtüsüyle geldiği için mahkeme salonundan atılan avukat Hatice Hasdemir hakkında Ankara Barosu önceki gün önemli bir karara imza atmıştı. Hasdemir’in disipline sevk edilmesi talebini reddeden baro gerekçeli kararda, Hatice Hasdemir’in sanık olduğu davaya başı açık katılmak zorunda olmadığı belirtilmişti. Laiklik ilkesinin nasıl anlaşılması gerektiği konusunda da önemli tespitlerin yapıldığı kararda, “Laik devlet, vatandaşları arasında ayırım yapmayan, din ve dindarlar üzerinde baskı kurmayan devlettir.” denilmişti.


HABER: Metin Arslan
KAYNAK: