HÜDA PAR Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Hüseyin Yılmaz, "Son yapılan ücret ve maaş zamlarına bakıldığında maalesef işçi, memur ve emeklinin enflasyona ezdirildiği görülmektedir." dedi.
Abone olHÜDA PAR Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Hüseyin Yılmaz, Rehber TV’de ekrana gelen “Rehber Gündem” programına katıldı. Yılmaz, Genç evlilik mağdurları ile yargı paketlerine de değindi. Yılmaz, “Genç evlilik mağdurları var. Kadının suçu ne? Nikâhsız birlikte yaşasa sorun yok. Ama evlendiği için suçlu. Bir de siz kanunla ergenlik yaşını tespit edemezsiniz. Sıcak iklimdeki toplumlarda erken ergenliğe giriliyor. Bu kişiler karşılıklı istiyorlarsa yuva kurabilirler.” dedi.
İşçi, memur ve emeklilerin enflasyona ezdirildiğini söyleyen Yılmaz, tasarruf tedbirlerinden Meclis ve Cumhurbaşkanlığı’nın muaf tutulmasının yanlış olduğunu dile getirdi.
İşçi, memur ve emeklilerin enflasyona ezdiriliyor
TÜİK’in aylık ve yıllık enflasyon oranlarını açıkladığını, ardından işçi, memur ve emeklilerin ücret ve maaş zam oranlarının bu enflasyon oranları doğrultusunda açıklandığını aktaran Yılmaz, şöyle dedi:
“İktidarın işçiyi, memuru, emekliyi enflasyona ezdirmeme vaadi ve taahhüdü vardı. Son yapılan ücret ve maaş zamlarına bakıldığında maalesef işçi, memur ve emeklinin enflasyona ezdirildiği görülmektedir. Enflasyonu tek haneli rakamlara düşüreceklerdi. O hedefi de tutturamadılar. Tüm kalem oynatmalara rağmen enflasyon beklentilerin üzerinde çıkıyor. Enflasyonu düşük göstermek için TÜİK enflasyonu hesaplarken bazen ihtiyaç olmayan bir kalem eşyayı listeye ekliyor. Arz talep meselesinden dolayı ihtiyaç olmayan bir şey enflasyonu düşük çıkarıyor. Elektriğe, doğalgaza, LPG’ye zam açıklamasının 1 Temmuz’da yapılması enflasyon rakamlarını düşük çıkarmak için yapılan uyanıklıktır. İşçiye, memura, emekliye Haziran’a kadar olan artışa göre zam vereceklerdi. Açlık sınırı, yoksulluk sınırı denen kriterler var. İşçi ve memur sendikalarının açıkladığı 4 kişilik bir ailenin açlık ve yoksulluk sınırı rakamları birbirine yakındır. Biri 9 bin TL derken, diğeri 7 bin TL diyor. Açlık sınırı 2 bin 800 TL’ye çıkıyor. Bugün emeklilerin çoğu 2 bin TL civarı maaş alıyor. Siz benzine, doğalgaza, LPG’ye zammı Haziran’da değil de 1 Temmuz’da açıklıyorsunuz. Haliyle bu enflasyon oranına yansımıyor. Petrol ürünlerine zam geldiğinde her şey bundan etkileniyor ve pahalanıyor. Bu zamlar Haziran yerine Temmuz’da açıklanarak işçi ve memur enflasyona ezdirildi. TÜİK açıklamasına göre enflasyon 1.9 çıkıyor. Ancak başka kuruluşlar 3 diyor. Dolayısıyla burada vatandaşa, işçiye, memura, emekliye ‘siz tasarruf edin, ekmeği az yiyin, porsiyonu azaltın, çay ve simitle idare edin’ deniyor. Kimse sermaye sahiplerine kemer sıkın demiyor.”
Tasarruf tedbirlerinden bazı kurumları muaf tutamazsınız
Refah Partisi’nin iktidara gelmeden önce kamuda büyük bir savurganlık olduğunu dile getiren Yılmaz, “Gelirler yetmiyor, bir de borçlanıyorlardı. Rahmetli Erbakan’a sordular ‘nasıl bunu düzelttiniz.’ ‘Hazine havuzunda kaçaklar vardı, buralara bağlanan hortumlarla bazı kişi ve kurumlar zenginleşirken, devlet fakirleşiyordu. İktidara geldiğimizde o delikleri kapattık. Paralar havuzda birikmeye başladı’ demişti. Maalesef şimdi de öyle bir aşamaya gelinmiş görünüyor. Tasarruf tedbirleri açıklandı. Meclis ve Cumhurbaşkanlığı bundan muaftır. Tasarruf tedbirlerinden bazı kurumları muaf tutamazsınız. Hatta bu konuda külliyenin örnek olması, birçok masrafı kısması lazımdır. O zaman vatandaş gönül rahatlığıyla bu tedbirlere uyardı.
Babalarının malı gibi kullanıyorlar
Müsrif bir hayata alışmış idareciler buna nasıl uyacak. İyi bir takip olmazsa siz bu tedbirleri uygulayamazsınız. Tedbirleri uygulayacak olan kişiler zaten israfın içinde. Hizmet makamında olanlar il ve ilçelerden tutun Ankara’ya kadar bu kurumlardaki insanlar çok rahat bir şekilde harcıyorlar. Babalarının malı gibi kullanıyorlar. Çiftlik gibi kullanıyorlar. Tedbirlere baktım. Birden fazla maaş alanların ek maaşları için bir şey denilmiyor. Tasarrufa 3-5 yerden maaş alanlardan başlanmalı. Bu kişilerin 100-150 bine tekabül eden maaşları var. Kamudaki makamlar zenginleşme makamı değil, hizmet makamıdır. O makamda olan, yöneticiler halka hizmet etmesi gereken insanlardır. Tedbirler tavandan başlar. Öyle yapmazsanız enflasyonu kontrol altına alamazsınız. Yaşantılarında toplumun en fakiri gibi yaşamayı seçmelidir. Ömer bin Abdulaziz’in ve İslam halifelerinin örnekleri ortadadır. İsrafa alışanlar zimmetine para geçirmeye, rüşvete ve yolsuzluğa da hemen alışıyor. Alıştıkları hayatı devam ettirmek için mafya ile ilişki kurmaktan kaçınmazlar. Bu kişiler birilerine ulaşınca istediği ihaleyi alabilmiş. Bir anda şehrin en zengini olmuş. Balık baştan kokar misali sistem o kadar kirlenmiş ki temizlemek için birçok makam sahibinin o koltuktan edilmesi, caydırıcı şekilde cezalandırılması lazım. Yolsuzluk, rüşvet işine girenlere yönelik olarak acilen temiz eller operasyonuna ihtiyaç var. Bunu kim yapacak. Elleri temiz, dürüst insanlarla ancak bunu yapabilirsiniz. İşi, eli kirli olana verdiğinizde daha çok elini kirletir. Devletin, mafyatik ilişkilere girenlerden, kamu kurumlarını arpalık gibi görenlerden temizlenmesi lazımdır.” dedi.
Yargı paketleri Avrupa’nın Türkiye’ye ödevidir
Yargı paketlerinin, bir plan çerçevesinde 2023’e kadar planlanan bir dizi paketten oluştuğunu kaydeden Yılmaz, “Avrupa’nın Türkiye’nin önüne koyduğu bir ev ödevidir. Bu standartlara göre tamamlanması gerekiyor. Şu an dördüncüsüne sıra geldi. Bu paketler hazırlanırken ulusal veya uluslararası baskıların etkisinde kalınmaktadır. Normalde şahsa göre kanun yapılmaz, kanunlar durumu tespit edip genel ilkeler koyar. Maalesef kanunlar yapılırken ‘falankesler yararlansın, diğerleri yararlanmasın’ mantığına göre hareket edilmektedir. Bu nedenle önceki paketteki bir madde için sonraki pakette değişikliğe gidiliyor.
Siz kanunla ergenlik yaşını tespit edemezsiniz
İstanbul Sözleşmesi 1 Temmuz itibariyle kaldırıldı. Fakat İstanbul sözleşmesinin ruhu 6284 sayılı yasada yaşıyor. İstanbul sözleşmesi baz alınarak yapılan TCK’daki medeni kanundaki maddeler duruyor. Aileyi korumak adıyla çıkan aileyi ifsat kanunları var. O sözleşmenin ruhuyla yapılan maddeler duruyor. Genç evlilik mağdurları var. Kadının suçu ne? Nikâhsız birlikte yaşasa sorun yok. Ama evlendiği için suçlu. Bir de siz kanunla ergenlik yaşını tespit edemezsiniz. Sıcak iklimdeki toplumlarda erken ergenliğe giriliyor. Bu kişiler karşılıklı istiyorlarsa yuva kurabilirler. Soğuk iklimlerde ise daha geç ergenliğe giriliyor. Evlilik yaşı için evrensel bir kural koyamazsınız. Çünkü biyolojik bir olay var ve kişiden kişiye farklılık gösteriyor. Türkiye için eski medeni kanundaki evlilik yaşı makuldü. Aileler çocuklarını gerekirse mahkeme kararı ile genç yaşta evlendirebiliyorlardı. Bunda bir sorun çıkmıyordu. Ama yeni ceza kanununda İstanbul Sözleşmesi baz alınarak yapıldığı için kocayı tecavüzcü sayıyor. Tecavüzcü koğuşuna koyuyor. Bu kocayı değil, evliliği cezalandırmadır, aile kurumunu cezalandırmadır. Nikâhsız yaşayın deniliyor. İslam’ı hazmedemeyen bazı kesimlerin, İslam’a düşmanlık besleyen bazı kesimlerin baskısıyla yapılıyor tüm bunlar. Karısız, kocasız, nikâhsız hayat ve sınırsız cinsel özgürlük isteyen bu uluslararası projeyi finanse edenler var. Bu kesimlerin uluslararası mekanizmalarda etkinlikleri var. Ülkeleri ablukaya almışlar. Yaradan’ın yarattığını beğenmeyen cinsiyetsiz yeni bir insan tipi oluşturmak istiyorlar. Temennimiz bu yargı paketinde aile konusunda uygun olmayan düzenlemelerin düzeltilmesi, genç evlilik mağdurları ile nafaka mağdurlarının mağduriyetlerinin giderilmesidir.” diye konuştu.