Suriye’de 61 yıllık Baas rejimi sona erdi, yeni bir dönem başladı. HTŞ lideri Colani, devrim sonrası istikrar için çalışacaklarını vurgularken, Türkiye’nin yeni Suriye’nin inşasında önemli bir rol üstleneceğini belirtti. Colani, Suriye'de Esad rejiminin devrilmesinin ardından kayda değer oranda Suriyelinin “kitleler halinde geri döneceği”ni ifade etti.
Abone olSuriye’de 54 yıl süren Esed yönetimi ve 61 yıllık Baas rejimi, 8 Aralık 2024 tarihi itibarıyla resmen sona erdi. Ülkede uzun yıllar süren çatışmaların ardından yeni bir dönem başladı.
Devrimin öncü isimlerinden Heyet Tahrir Şam (HTŞ) lideri Ebu Muhammed Colani, devrim sonrası süreçte Suriye’nin toprak bütünlüğü ve istikrarı için çalışmaya devam edeceklerini belirtti.
Yeni Şafak yazarı Yasin Aktay’a konuşan Colani, devrim sürecinde benimsenen ilkeleri vurgulayarak, "Biz öldürmek için değil, adaletsizliği ortadan kaldırmak için savaşıyoruz. Allah’tan adaletli bir zafer diledik ve bunu başardık. İntikamsız bir zafer kazandık. Çünkü devrim ahlakını kaybederse, her şeyini kaybeder. Bugün bunun mutluluğunu yaşıyoruz" ifadelerini kullandı.
Colani, Suriye’nin geleceği için devrim sonrası dönemin büyük sorumluluklar taşıdığını ifade ederek, ulusal birliği sağlamanın ve istikrarı yeniden tesis etmenin öncelikli hedefleri olduğunu belirtti.
Ebu Muhammed Colani şunları söyledi:
İslam ahlakına, Müslüman'ın ahlakına sahip olmalıyız. Müslümanlar askerlik görevini yerine getirirken savaş durumunda bile ahlaklı davranmak durumundadırlar. Birçok insan suçsuz. Rejimin yaptığı şey de buydu, on dört yıl boyunca, yani rejim köylerimizi bombalıyordu, ama biz gidip de rejime ait köyleri bombalamıyoruz. Neden? Çünkü onların hiçbir suçu yok. Rejime gelince, kasıtlı olarak altyapıyı bombalıyordu, hastaneleri kasten bombalıyordu, evleri, çocukları, kadınları vb. kasten bombalıyordu ve bunu canlı televizyonda görebiliyordunuz. Bu devrimde, halka karşı nezaket ve şefkatle davrandık çünkü temelde mücadelemizin kaynağı, halkı adaletsizlikten kurtarmaktı. Bu yüzden savaşan gençlere mümkün olduğunca rehberlik etmeye çalıştık. Muzaffer olduk, doğru, ama bu zaferle merhamet ettik. Allah’tan bunu diledik. Muzaffer taraf olduğumuz doğrudur ama. Allah'a şükür ahlaka uygun davrandık. Bu siyaset değil, bu bir görev ve sorumluluğumuzdu.
12 günde gerçekleşen büyük devrimin aşama aşama geliştiğini kaydeden Colani, "Hiç kolay değildi. Öncelikle çok büyük bir ordusu vardı ve çok fazla silahları vardı. Ordu kapsamlı bir şekilde eğitildi. Gündüz ve gece savaş becerileri geliştirildi ve gördüğünüz gibi modern silahlar kullandık. Ama en önemlisi Yüce Allah'ın takdiri, bu onun zaferi. Plan, hızlıca başarı elde etme üzerine kurulmuştu. Bu muharebede ortaya yeni ve kendine özgü bir savaş sanatı çıktı. Bunun inşallah ileride çalışılacağını ve büyük üniversitelerde ders olarak okutulacağını düşünüyorum." dedi.
Anlaşma yoktu
Esad döneminde Suriye'de aktif olan ülkelerle operasyon öncesi bir anlaşma yapılıp yapılmadığına ilişkin soruya da yanıt veren Colani, "Hayır, hiçbir zaman anlaşma yoktu. Tam tersine, bu savaşa girmememiz konusunda haklı olarak endişelerini ifade ediyorlardı. Zira herkesin aklına Gazze’deki halkımızın başına gelen ağır bombardıman, geçmişte bizim halkımızın yaşamış olduğu katliamlar geliyordu. Ama biz bunu yapmak niyetindeydik ve bu düzenden kurtulmak istiyorduk. Suriye topyekûn bir hapishane gibiydi" diye konuştu.
Türkiye ile ilişkilere ilişkinde yanıt veren Colani şu ifadeleri kullandı:
Bildiğiniz gibi Suriyeliler birçok ülkeye sığındı ama onları en çok kucaklayan ve saygı duyan ülke Türkiye oldu. Suriye umarım bu iyiliği unutmaz. Stratejik ilişkiler olacak. Yeni Suriye devletinin inşasında Türkiye'nin birçok önceliği var. Karşılıklı ticari ilişkiler de olacak. Ekonomik kalkınma tecrübelerini Suriye'ye aktarması noktasında da Türkiye'ye güveniyoruz. Toplumsal bağları koruyacağız. Aynı anları sevgi ve samimiyetle de paylaşacağız ve bu zafer sadece Suriye halkının değil, Türk halkının da zaferidir. Çünkü mazlum zalime karşı zafer kazandı, bu, Türk halkı gibi samimi insanların zaferidir.
Sığınmacı konumundaki Suriyelilerin geri dönüşleri hakkında da görüşlerini açıklayan Colani, "Biz artık en zor kısmı atlattık. Suriye halkı topraklarına kalpten bağlıdır ve çok fazla evin yıkıldığı doğru. İnsanların ülkelerine, memleketlerine dönmeleri için uygun bir ortam oluşturarak bu duruma çözüm getirmek zorundayız. Birinci sınıf konutlar yapmalıyız. Sonra onlara hizmet sağlamak, sonra ekonomiyi geliştirmek zorundayız. İnsanların yarısının Suriye'ye kitleler halinde geri döneceğini düşünüyorum" dedi.
Sednaya Hapishanesi'nin akıbetinin ne olacağını sorusuna yanıt veren Colani, şu açıklamalarda bulundu:
Sednaya Hapishanesi'nde gördüğünüz gibi rejim birçok katliam yaptı. İnsanları öldürdü ve demir preslere kilitledi, sonra asitle yaktı, sonra da fırınlarda yaktı. Rejim, ülkeyi, halkı baskı altında tutarak yönetiyordu. Tüm güvenlik, askeri ve ekonomik kurumları kullandı. Sanki bu insanlarla kan davası varmış gibi, halkı bastırmak için kullandı. Kuşkusuz bu hapishane Suriye halkının tarihinde kara bir lekedir. Ama aynı zamanda orada bulunan insanların kurtarılması güzel bir andı. Bizim için ilk görev bu suçları belgelemek ve yasal olarak bir daha bunların yaşanmasını engellemektir. Bu cezaevinde yaşananlardan sorumlu olan herkesi özellikle işkencecileri yargılamak için çalışacağız. Bu olaylara karışan herkesin peşine düşeceğiz ve hesap verinceye kadar mal varlıkları Suriye devletine devredilecek. Ayrıca Sednaya Hapishanesi ile ilgili de bir fikrimiz var. Burayı bir müze ve anıt olarak muhafaza etmek şeklinde.