BIST 9.660
DOLAR 34,61
EURO 36,41
ALTIN 2.927,19
HABER /  GÜNCEL

HSYK'dan çok tartışılacak bir karar

7 öğrencinin katledildiği 16 Mart davasını zaman aşımına uğrattığı tespit edilen hakim ve savcılar hakkında HSYK kararını verdi.

Abone ol

Hakim ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) bir yandan referandum süreciyle diğer yandan geciken yaz kararnamesi nedeniyle gündemin üst sıralarındaki yerini koruyor.

Genelkurmay eski Başkanı Yaşar Büyükanıt'ın isminin bulunduğu iddianame hazırladığı için Şemdinli Savcısı Ferhat Sarıkaya'yı meslekten atan, 12 Eylül darbesinin mimarı Kenan Evren’i yargılamak istediği için Savcı Sacit Kayasu’yu cezalandıran HSYK'nın çok tartışılacak yeni bir karara daha imza attığı ortaya çıktı.

HSYK Adalet Bakanlığı'nca yapılan soruşturmada ihmalleri tespit edilen 16 Mart katliamı davasının zaman aşımına uğramasına neden olan hakimleri suçsuz buldu.

16 Mart 1978’de İstanbul Üniversitesi Eczacılık Fakültesi önünde atılan bomba sonucu yedi öğrencinin yaşamını kaybettiği katliam sonrasında açılan kamu davasını zamanaşımına uğratan savcılar ve hâkimler hakkında Adalet eski Bakanı Mehmet Ali Şahin döneminde soruşturma açılmıştı. Soruşturma sonucunda davanın zamanaşımına uğramasında kusurlu bulunan hâkim ve savcılar disiplin yönünden gereğinin yapılması için HSYK'ya sevk edildi.

İşte bu sevkin sonucunu bugün Star gazetesi yazarı Mehmet Altan "Bu bir HSYK hikayesidir" başlıklı yazısında açıkladı.

"7 öğrencinin katledildiği 16 Mart davası 2008’de zamanaşımı nedeniyle düştü. Müfettişler ‘ihmal var’ dedi. Ancak HSYK, davayı zaman aşımına uğratmakla suçlanan yargıçları ‘suçsuz’ buldu."

KATİLLER Mİ HUKUK MU DAHA GÜÇLÜ

Altan'ın yazısında bu kararı şöyle yorumladı:

"16 Mart 1978 tarihinde İstanbul Üniversitesi’nden çıkarken üzerlerine devlet himayesindeki kişiler tarafından bomba atılıp öldürülenler, yaralananlar sizin çocuklarınız olabilirdi...
Bir el yargı süresince katilleri korusaydı...
Ve sonunda da dava zaman aşımına uğrasaydı...
Davayı zaman aşımına uğratan yargıçları da, aleyhlerine Adalet Bakanlığı müfettişleri raporuna rağmen HSYK aklasaydı, bu devlete, adalete ve HSYK’ya nasıl bakar, ne düşünürdünüz?
Yaz kararnamesi konusunda HSYK’ya yönelik dedikodular maalesef durduk yerde çıkmıyor...
Emekli Koramiral Atilla Kıyat geçenlerde 1993 ila 1995 yılları arasındaki “faili meçhullerin” devlet politikası olduğunu söylemişti.
Gerçek bir yargı ve hukuksal vicdan cinayete ortak olabilir mi? Ya da cinayet devlet politikası haline gelebilir mi? Atilla Kıyat açıklamaları ertesinde hep sorduğum soruyu yeniden soruyorum:
“Katiller mi güçlü, hukuk mu?”
Ve maalesef hep aynı cevabı veriyorum:
“Devlet himayeli katillik” daha güçlü..."