Ceza Hukukçusu Cesim Parlak, Hrant Dink davasına ilişkin son gelişmeleri değerlendirdi...
Abone olİNTERNETHABER- Önce Cumhurbaşkanlığı Devlet Denetleme Kurulu, Hrant Dink cinayetine ilişkin raporunu yayımladı ardında da İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi cinayete ilişkin gerekçeli kararını açıkladı.
Peki bundan sonra davaya ilişkin süreç nasıl işleyecek?
Mahkeme sanıklara 'örgüt suçundan beraat' verirken yanlış bir karara mı imza attı?
Devlet Denetleme Kurulu raporunun bir bağlayıcılığı var mı?
Bu sorulara TVNET'te Veyis Ateş'in sunduğu Akşama Doğru programına katılan Ceza Hukukçusu Cesim Parlak yanıt verdi.
Parlak'a göre, Devlet Denetleme Kurulu raporunun bir bağlayıcılığı yok ancak soruşturmayı yürüten savcılık için 'ciddi delil' niteliğine sahip.
MAHKEME DOĞRU KARARI VERDİ AMA...
Parlak'a göre İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nin sanıklar hakkında yeterli delil olmadığı gerekçesiyle örgüt üyeliğinden beraat ettirmesini doğru bir karar olarak nitelendirdi ancak Mahkeme Başkanı Rüstem Eryılmaz'ın açıklamaları ve kararını dayandırdığı gerekçeler sürece ilişkin büyük bir hatayı ve tartışmayı da beraberinde getirdi.
"Mahkeme başkanı 'sanık hakkında iddia edilen örgüt suçu kanıtlanamamıştır' dedi. Hukuki olarak doğrudur ama başkan gerekçeli karardan önce konuşunca kafalar karıştı. Bu karar şöyle bir algıya neden oldu:
'Biz ceza verdik ama örgütten beraat ettirdik. Çünkü arkadaşlar örgütü tespit edemediler.' Bu da kamu vicdanı yaraladı.
DDK RAPORU NE OLACAK?
Parlak, Cumhurbaşkanı Gül'ün talimatıyla hazırlanan Devlet Denetleme Kurulu raporuyla ilgili süreçleri ise şöyle değerlendirdi:
"DDK 650 sayfalık bir rapor hazırladı. DDK, devletin kurumları arasında uyum sağlanması amacıyla kurulumuş bir yapıdır. Böyle bir rapor hazırlanınca o rapor hem soruşturmayı yürüten savcılığa hem de sorunların giderilmesi için Başbakanlık'a gönderilir. Kati bir bağlayıcılığı olma da bu raporun, savcılık daha önce ulaşmadığı delillere bu rapor aracılığıyla ulaşabilir. Bu da soruşturmanın seyrini değiştirebilir."
MAHKEME BU DELİLLERE ULAŞAMAZ MIYDI?
'DDK'nın ulaştığı delillere mahkeme heyeti ulaşmaz mıydı?' sorusuna ise Parlak şu yanıtı verdi:
"Mahkeme önüne getirilen delillerle yargılama yapar. DDK'nın raporunda kamu görevlilerine ilişkin tespitler var. Ancak mahkeme bunu tartışmaz çünkü yargılamanın konusu dışındadır.
Mahkeme karar verirken, olasılık üzerinden gitmez, fiili yargılarla hareket eder. Aksi halde hukuk güvenliği açısından tehlikeli bir durum oluşur. Delillere ilişkin yeterince inceleme yapılmamış eleştirisinin muhatabı savcılardır. Cumhuriyet savcılarının tüm delileri toplama yükümlülüğü vardır. Ondan sonra soruşturma kararı verir. Burada DDK raporu savcılığa çok yardımcı olacak.
DİĞER CİNAYETLERE DİKKAT
DDK'da raporun girişinde cinayetin arkasında 'şu örgüt' vardır gibi kesin bir kanıya ulaşılmadığının altı çiziliyor. Ancak aynı dönemde işlenen Zirve Yayınevi, Rahip Santora cinayetleri gibi olaylarla birlikte geniş bir inceleme yapılabilir diyorlar. Burada özel yetkili savcılara çok iş düşüyor. Bu iş aydınlatılabilir. Bu işi çok dar bir alana sığdırmadan incelenebilir."
YARGITAY BOZAR MI?
DDK raporunun ardından Yargıtay, davaya ilişkin nasıl bir karar verir sorusuna ise Parlak, "Yargıtay'ın bu kararı esastan bozacağını düşünmüyorum. Usulen yapılan şekil hataları nedeniyle geri dönebilir ancak esastan bozma olmaz" dedi.
YÜZDE 1 ŞÜPHE BİLE KARARI ENGELLER
İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nin sanıklara beraat kararı vermesini de hukuki temellerde değerlendiren Parlak, "Hukuk kesin inandırıcı somut delillerle hüküm verir. Yüzde 1 şüphe dahi olsa mahkumiyet kararı veremez. Mahkumiyet kararı verilebilmesi için kesin deliller aranır" yorumunda bulundu.