Gazeteci Hrant Dink'in Agos gazetesi önünde öldürülmesinin beşinci yıl dönümü dolayısıyla İstanbul'da düzenlenen yürüyüşün ardından Zeynep Erdim'in izlenimleri.
Abone olZeynep Erdim
İstanbul
Binlerce kişi hep bir ağızdan ‘Hepimiz Hrant’ız, hepimiz Ermeniyiz’ diye haykırırken o da ‘’Em hemu Hrant’ın, em hemu Ermen’in’’ diye sesini yükseltiyordu. Arada kalabalıkla birlikte Türkçe’ye katılıyor, AGOS’un balkonundan aynı cümleyi Ermenice tekrarlayan Bülent Aydın’ı dikkat kesilip dinleyerek uğultuda anlayabildiği kadarıyla Ermenice ‘Hepimiz Hrant’ız, hepimiz Ermeniyiz’ demeye çalışıyor ama sesi en gür, en güvenli kendi dilinde çıkıyordu.
Arkamı döndüm, selamlaştık. Aslen Doğuluymuş. Hangi şehirden olduğunu söylemedi ‘’Ne farkeder, geldik işte,’’ diye kestirip attı. ‘’Ben beş yıldır geliyorum, ama bugün kalabalık geldik. Daha önce gelmeyen arkadaşlar da geldi. Hrant hala o kaldırımda yatıyor. Kaldıramadık cenazesini. Benim yüreğim yanıyor. O aile ne düşünsün şimdi? Ne hissetsin? Evet, dalga geçtiler bizimle,’’ dedi. AGOS Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink’in katledilişinden beş yıl sonra sona eren mahkemenin kapısında Dink’in avukatlarından Fethiye Çetin mahkeme kararı için aynı cümleyi kurmuştu.
‘’Dalga geçtiler bizimle.’’
Ermeni asıllı gazeteci Dink’in öldürülüşünün beşinci yılında Taksim’den Halaskargazi Caddesi üzerindeki AGOS gazetesine yaklaşık 40,000 kişi yürüdü.
Dava 19 sanıkla başlamıştı. Süreç boyunca tutuklu sayısı ikiye indi. Beşinci yılın sonunda mahkeme heyeti Hrant Dink cinayetinden toplam üç kişiye hapis cezası verdi. Tutuklu yargılanan Yasin Hayal ‘cinayete azmettirmekten’ ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırıldı. Mahkeme, Ahmet İskender ve Ersin Yolcu’ya ‘yardım ve yataklıktan’ 12’şer yıl hapis cezası verirken davanın kilit isimlerinden Erhan Tuncel aynı dava içinde ancak Hrant Dink cinayetiyle ilintisiz 2004 yılında Trabzon’daki McDonald’s bombalanmasından dolayı 10 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Avukat Çetin ‘Dalga geçtiler’ bizimle dedikten birkaç saat sonra Tuncel, tutukluluk süresini doldurduğu için cezaevinden salındı.
‘’Kabul edemiyorum. Mahkemenin kararını kabul edemiyorum. O’nu serbest bıraktılar, bizi hapsettiler,’’ dedi 19 Ocak’ta AGOS’un önünde Ermeni olduğunu Kürtçe haykıran adam.
Biz konuşurken, AGOS’un balkonundan kalabalığa seslenen Karin Karakaşlı’nın sesi girdi araya. ‘’Silinen telefon görüşmeleri, karartılan deliller, gizlenen bilgiler, imha edilen raporlar, başlatılmayan ya da kapatılan soruşturmalar, zamanaşımından aklanan istihbarat memurları birbirini izledi.’’
Katılımcılardan genç bir kadın ‘’Bugün ikinci defa yine biz kaldırıyoruz Hrant’ın cenazesini,’’dedi. ‘’Niye kabul etmiyorlar ki bunun bir örgüt işi olduğunu? Yıllardır okuyoruz, seyrediyoruz, o kadar delil, o kadar isim... Nasıl kabul etmezler? Bu nasıl bir derin bir körlük?’’
‘’...Khyan Parsekhyan, Krikor Zohrab… Hrant Dink’’
Karin Karakaşlı konuşması sırasında 1915 yılında İstanbul’daki evlerinden alınıp götürülen ve bir daha geri dönmeyen Osmanlı Ermenilerinin adlarını sayıp yoklama yaptı. Her isim okunduktan sonra kalabalık ‘Burada’ diye cevap verdi. Karakaşlı konuşmasının sonunda Hrant’ın arkadaşları diye seslendiği kalabalıktan adalet yerini buluncaya kadar bu davanın bitmeyeceği sözünü aldı.
Başta sessiz yürüyüş olacak denmişti. Ancak iki saat boyunca kalabalık adalet talebini haykıran sloganlarla yürüdü. Saat 15:00’te, Hrank Dink’in vurulduğu anda, konuşmalar bitti, sloganlar kesildi ve duduk başladı. Ermeni olduğunu Kürtçe haykıran adam sözsüz çalan duduğa kendi dilinde eşlik etti.