BIST 9.725
DOLAR 35,20
EURO 36,75
ALTIN 2.968,40
HABER /  SAĞLIK

HPV rahim ağzı kanserine neden olur mu?

Uzmanlar HPV virüslerinin hepsinin rahim ağzı kanserine neden olmadığını açıkladı.

Abone ol

Acıbadem Ankara Hastanesi Dermatoloji Uzmanı Dr. Bahar Öznur, ”HPV’nin hepsi genital siğillere neden olmadığı gibi hepsi de rahim ağzı kanserine dönüşmüyor” dedi.

Genital siğil sıklıkla cinsel yolla bulaşan ve HPV adı verilen virüsle meydana gelen bir enfeksiyon. Genital siğillerin sadece cinsel yolla bulaşmadığına dikkat çeken Dermatoloji Uzmanı Dr. Öznur, genel kullanımdaki tuvaletlerde de gerekli temizlik koşullarının sağlandığından emin olmak gerektiğini belirtti.

Genital siğiller, “human papilloma virüs” adı verilen ve HPV olarak bilinen virüsle bulaşıp sıklıkla cinsel birliktelikle ortaya çıktığına dikkat çeken Dr. Öznur, şunları dedi:

“Son yıllarda ülkemizde de sık rastlanan bir hastalık haline gelen genital siğillerin bulaşması için enfekte deri ile temas yeterli. Ortaya çıktığında; genellikle genital bölgeye ya da ağız mukozasına yerleşiyor ve yumuşak, deriden kabarık, açık kahverengi pembe-beyaz renkli, karnabahar görünümlü oluşumlar şeklinde kendini gösteriyor. Kadınlarda da erkeklerde de görülebilen bu oluşumlara yol açan HPV bir kere vücuda girdiğinde hücrelere yerleşiyor ve zaman zaman alevlenmelere yol açarak tekrarlayan enfeksiyonlar oluşturuyor.”

HER HPV TİPİ SİĞİLE YA DA KANSERE NEDEN OLMUYOR

Dr. Öznur, temizlik için tercih edilen materyallerin ve genel kullanımdaki tuvaletlerin hijyeninden emin olmak gerektiğini vurgulayarak “Bunların yanında doğum sırasında anne karnındaki bebeğe de geçebiliyor” ifadesini kullandı.

50’den fazla tipi olan HPV’nin hepsi genital siğillere neden olmadığı gibi hepsinin de rahim ağzı kanserine dönüşmediğini belirten Dr. Öznur, sözlerine şöyle devam etti:

“Sıklıkla genital siğillere neden olan tipler HPV tip 6 ve 11. Bu iki tip siğillere yol açmakla birlikte çoğunlukla kansere dönüşmüyor ve tedavi edilebiliyor. HPV tip 16 ve 18 ise kadınlarda rahim ağzı kanseri görülmesinin en sık nedenleri.”

Dr. Öznur, siğiller gibi aktif genital lezyonların varlığında bulaşıcılık oranının da en yüksek boyutta olduğunu kaydetti. Dr. Öznur, bu nedenle genital siğillerin tespitinden sonra mutlaka tedavi edilmesi gerektiğini belirterek şöyle konuştu:

“Bulaşma olduktan sonra bulgular genellikle 2-6 ay arasında kendini göstermekle birlikte kişinin bağışıklık sistemine göre bazen birkaç ay bazen de birkaç yıl sonra da ortaya çıkabiliyor. Kimi durumlarda virüs yıllarca belirti vermeden de vücuttan atılabiliyor. Bazı durumlarda taşıyıcılarda bir bulgu görülmüyor ancak hastalığı taşıdıkları için bulaştırmaya devam edebiliyorlar.”

EN KISA SÜREDE TEDAVİ EDİLMELİ

Genital siğiller tipik belirtiler verdiğinden, dermatolojik muayene sırasında tanısını koymanın mümkün olduğunu ifade eden Dr. Öznur, oluşumlar tespit edildiğinde HPV tipini belirlemek için bayanlarda kadın doğum uzmanı muayenesi ile smear testi ve patolojik inceleme gerektiğini vurguladı.

HPV’nin bulaştırıcılığı çok yüksek olduğundan tespit sonrasında tedavinin hızlı bir şekilde yapılması gerektiğini belirten Dr Öznur, şöyle konuştu: “Genital siğiller genellikle birden fazla tekrarlayabiliyor. Bu yüzden hekim tarafından belli aralıklarla değerlendirilmesi ve tedaviye devam edilmesi önemli.”

HPV'NİN YENİ TEDAVİ YÖNTEMLERİ NELER?

Dr. Öznur, tedavi yöntemleriyle ilgili şunları söyledi:

“Genital siğillerin tedavisi için belirlenen yöntem, siğillerin bulunduğu yere, sayısına ve büyüklüklerine göre değişiyor. Tedavide en sık kullanılan yöntem halk arasına yakma olarak bilinen elektrokoterizasyon, dondurma olarak bilinen kriyoterapi, CO2 lazer ablasyonu, kimyasal destrüksiyon (triklorasetik asit, podofilin, podofilotoksin) uygulamaları ve topikal kremlerin kullanımı. Seçeneklerin arasında en pratik olanı dondurma yöntemi. Dondurma sonrasında hasta normal hayatına devam edebiliyor.
Dondurma yöntemi: Kriyoterapi yani dondurma yönteminde sıvı nitrojen gazı kullanıldığını söyleyen Dr. Bahar Öznur, şunları söyledi: “viral hücreler belli bir soğuklukta dondurularak tahrip ediliyor. Bu durumda hastaya herhangi bir anestezi uygulanmasına gerek olmuyor ve işlem esnasında çok hafif bir ağrı hissediliyor. Kanama ve enfeksiyon riski olmayan bu yöntem birden fazla uygulanabiliyor ve daha sonra aylık takiplerle izleniyor.”

Yakma yöntemi: Yakma olarak bilinen elekrokoterizasyon yönteminde ise yüksek frekanslı RF dalgaları kullanılıyor ve bu dalgalar ani ısı oluşturarak lezyonları ortadan kaldırıyor. Bu yöntemle işlem sırasında ağrı olabileceğinden lokal anestezi gerektiriyor.

Korbondioksit lazer yöntemi: Siğil tedavisinde karbondioksit lazer kullanımı yeni tedavi yöntemleri arasında yer alıyor. Dr. Öznur, bu yöntemin son derece etkili ve hasta konforu yüksek bir tedavi olduğunu belirtti.