'Hoşgörü isteyen Cemaat, CHP'ye oy istedi!'
Gülerce, vaktinde bu kavganın içine bodoslama dalan bütün arkadaşlarını uyardı. Uyarıları işe yaramadığı gibi, az önce de belirttiğim gibi, dışlandı hakikatleri söylediği için.
İktidar-Cemaat kavgasının en ateşli
günlerinde, bir ses yükselmişti hatırlayın. Hüseyin
Gülerce, yapılanları, yazılanları, konuşulanları içine
sindiremediğini belirtmiş, kendisine hakaret edenlerle
aynı ekranda olmamak adına, TV'deki programı
bırakmıştı!
Gülerce'nin isyanı, onun Hizmet'ten dışlanmasından başka hiçbir işe
yaramadı. Zaman'dan kovulmadı ama, yalnızlaştırıldı. Ahmet Turan
Alkan bile üslubu dışına çıktı ve Gülerce'yi "Turfa Müneccim" ilan
etti.
Ahmet Bey, "AK Parti zaferi"nin birinci
gününde, özür dilemesini bildi ama, Zaman'ın tepe
yöneminde değişen bir şey yine olmadı. Zaman
diğerlerinden farklı değildi, türlü bahanelerle Recep
Tayyip Erdoğan'ın elde ettiği başarının üzerini
örtmeye çalıştı.
Gülerce, vaktinde bu kavganın içine bodoslama dalan bütün
arkadaşlarını uyardı. Uyarıları işe yaramadığı gibi, az önce de
belirttiğim gibi, dışlandı hakikatleri söylediği için.
Buna rağmen, Cemaat'in düştüğü yanlışı yüksek sesle konuşmaya devam
etti.
30 Mart onu da haklı çıkardı
özetle...
*
Gülerce'yi aradım bu sabah.
Üzgün bir ses...
AK Parti başarılı diye üzülmüyor, Cemaat'in yara
almasına üzülüyor. Ortada bir başarı varken, yanlışta
ısrara üzülüyor.
Gülerce'ye göre, "Cemaat 4 önemli yanlış
yaptı!"
BİR- Hizmet baştan beri yanlış yaptı.
Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı'na savaş açtı. Gezi'den itibaren
Başbakan'a hakaret etmeye başladılar.
İKİ- Üslubumuzu kaybettik. Namus
bildiğimiz üslubumuz. Biz bunu bıraktık hükümetle savaşa girdik,
diyaloğu bıraktık çatışmacı dil kullandık.
ÜÇ- Siyasallaştık. CHP için kapı kapı
dolaşıp oy istedik.
DÖRT- Hizmet hep çoğunlukla hareket
etti. Hep öyle yoluna devam etti. İlk defa çoğunluğun karşısına
çıktı ve kaybetti. Orjinalini kaybetti, yara aldı.
Gülerce, Cemaat-İktidar kavgasında,
inananların kullanıldığı görüşünü de savunuyor.
Hizmet'e gönül vermiş insanların bu hisse kapıldığını
belirtiyor.
*
Sohbetimiz uzadıkça Gülerce'nin sesi titriyor. 30 Mart'ta elde
edilen bir başarıya rağmen, yanlışta ısrarın sürdüğünü belirtiyor.
Bu yanlışın Hizmet'i temsil vasfı olmayan
kişiler tarafından yapıldığını vurguluyor.
Ve ekliyor:
- İnsanların tanıdığı bildiği Hizmet bu
değil!
- Seçimden önce uyardınız, haklı çıktınız.
- Haklı çıkmam neye yarar Hadi Bey? Hizmet yara aldı.
Hizmet'i tanınmaz hale getirdiler. İnsanların güveni sarsıldı.
Hoşgörü vardı bizde, diyalog vardı bizde, insanların gönlüne
girmeyi istiyorduk. Biz ne yaptık peki? Kapı kapı dolaşıp CHP için
oy istedik.
- Bundan sonra ne olacak?
Gülerce yıllarca Cemaat'e destek veren belediyelere yapılan
vefasızlığa isyan ediyor:
- Bunu yapmamalıydık!
Bundan sonra olacaklara gelince...
Diyor ki:
- Cemaat ayarlarına dönmeli.
Gülerce bu uyarıları yaptı ama, Başbakan Erdoğan'a da, "Cemaat'in
tabanını incitme" mesajını vermeyi ihmal etmedi:
- Başbakan'ın bundan sonra Hizmet Hareketi'ne
karşı, şefkatli, merhametli ve demokrat tavırlarla sadece hukukun
üstünlüğüne riayet edeceğine inanıyorum.
*
Gülerce, seçim sonrasında hakikatleri dillendirdi diye ciddiye mi
alınacak, yoksa hepten dışlanacak mı?
"Cemaat'i temsil vasfı olmayan"
şahinlerin yapacaklarını doğrusu çok merak ediyorum!