BIST 9.550
DOLAR 34,54
EURO 36,01
ALTIN 3.005,46
HABER /  GÜNCEL

Holdingler orduda söz sahibi mi?

Emekli Korgeneral İzzettin İyigün bazı holdinglerin ve ABD'nin orduda söz sahibi olduğunu öne sürdü. İyigün, terfisinin de bu kesim tarafından engellendiğini söyledi.

Abone ol Subayımız, artık bilgi teknolojisi kullanıyor

Eski Kara Kuvvetleri Eğitim ve Doktrin Komutanı Emekli Korgeneral İzzettin İyigün, Hürriyet’e tarihi açıklamalar yaptı. İzzettin Paşa, Silahlı Kuvvetler’in artık 21. yüzyıl teknolojisiyle iç içe eğitim vermeye başladığını söyledi.

Kara Kuvvetleri Eğitim ve Doktrin Komutanlığı’nın (EDOK) kurucu komutanı İzzettin Paşa’ya göre Türk subayı ve askeri nasıl yetişiyor?..

- Piyade tüfeği, artık sadece tören ve nöbet silahı, kimse onun menziline girmez. 21. yüzyılın Türk askeri için ilk koyduğumuz hedef, her şeyden önce insan haklarına saygılı olmasıydı. Gururla söylüyorum ki, dünya üzerinde ilk defa askerine insan hakları dersini koyup kitabını yayınlayan bu devlettir, benim başında olduğum EDOK yaptı bunu. Türkiye sıkıştırıldığı zaman bu doküman bizi sıkıştıran mercilere gitti, işkenceci dediğiniz askerin yetişmesine, hukuka saygısına bakın. İkincisi dayanıklı olacak dedik; robot asker, tek başına da kalsa her türlü silah ve araç, gereci kullanabilecek.

Kararları kendi verecek ve bunu icra edecek, gece ve gündüz 24 savaşabilecek. 21. yüzyılın Türk subayı ise bilgi teknolojisini kullanan, bilgisayarı dizinde bulunduğu her yerde bilgiyi nereden alabileceğini bilen subay. Ateş desteğini çok süratle yönlendirebilecek, çünkü bundan sonraki savaşlar böyle olacak. Eğer ‘Benim erimin gözü pektir, ölmek var, dönmek yok’ derseniz, ölürsünüz, savaş biter, stratejik başarı olmaz. Onun için dedik ki, bundan sonra hiçbir kuvvet karşı karşıya gelip, piyade tüfeği menzili içinde çarpışmaz.

21.yüzyılın Türk komutanı, vereceği kararlarda insanlığa ve çevreye verecek zararları tartacak, kullanacağı silahın şiddetini en aza indirgeyecek, savaşın sonunda barışı sağlayacak diplomatik yaklaşımları içinde barındıran bir general olacak.

Milletvekilliği için CHP’den de teklif geldi

Deniz Baykal çok sevdiğim bir emekli asker arkadaşımı araya koyarak bana haber gönderdi, istemedim. Kaldı ki, biz ailece doğma büyüme CHP’liyiz. Babam CHP’nin muhtarıydı. Demokrat Partililer iktidara geçtikleri gün bizim evin önünde 40 gün 40 gece davul çalmışlardı. Derken Fazilet, MHP, CHP ve DSP devreye girdi, hepsini kibarca reddettim. Hemşerilerim baskıyı sürdürdü, sonunda bağımsız aday olmaya karar vermek zorunda kaldım. Adaylığımı koymak için Kilis’e doğru giderken yolda Doğan Güreş’in Kilis’ten aday olduğunu duyunca gerisin geriye döndüm. Çünkü, hangi makam
olursa olsun bir askerle asla karşı karşıya gelmek benim için zuldür.

Ünlü bir holding patronu terfi etmemi engelledi

Hani ‘çift beyinli’ydi, hani bunca meziyeti vardı, hani EDOK mucizesini yaratmıştı, hani meslek hayatı hep birinciliklerle doluydu, hani geleceğin genelkurmay başkanıydı?

- Benim emekliliğimde 2 kaynağın etkisi oldu, birincisi Amerika, ikincisi bir ünlü holding patronu. Korgenerallikteki son senemde orduya mekanik hatalı ambulanslarını aldırmadığım için ünlü bir holding patronu terfiime engel oldu. Yıllardır sustum, bunu da ilk defa sana açıklıyorum. Ambulansların 15’i bir ay içinde peş peşe devrilince EDOK Komutanı olarak duruma müdahale ettim. O sırada 280 tane alınmıştı, sırada 460 araçlık bir ihale daha vardı, ihaleyi durdurdum. Ertesi gün aracı üreten holdingin sahibinin emrinde çalışan bir emekli general kapıma dayandı.

Bana hem komutanlık, hem hocalık yapmış biri. İçeri girer girmez ‘İzzet Paşa sen ne yapmak istiyorsun, önümüzde şûra toplantısı var, yoksa emekli olmaya mı karar verdin?’ diye tehdit etti. Kendisine ‘Eğer hocam olmasaydınız sizi kapı dışarı ederdim, buyurun bir çayımı için’ dedim. ‘Bunların bu halde kullanılmalarına asla izin vermem, bir araştırma yaptırıp devrilmelerinin sebeplerini bulacağım’ dedim.

İnceleme sonuçları gösterdi ki, araçlar mekanik hata yüzünden devrilmiş. Mukaveleye ambulansların mekanik hatalarının düzeltilmesi kaydını koydum, ayrıca 40 tane de bedava vermelerini istedim. Bedavaların toplam bedeli o zamanın parasıyla 160 milyar liraydı. Aynı güçler benim için akla hayale gelmedik yalanlar uydurdu, Türkmen olduğum halde aşiret reisi Kürt dediler. Yok camiye gidiyormuşum, yok eşimden boşanmışım. 15. Kolordu komutanıyken Karadayı’dan bir emir geldi. ‘Şehitlerimizin ruhuna her garnizon komutanı bir camide geniş katılımlı bir mevlit okutacak, birlik komutanları da orada bulunacak’ diyordu.

Ben de valiye de yanıma alıp camiye gittim, onun dışında beni camide kimse görmemiştir. Ben ibadeti gönlümde yaparım, göstermelik olanını sevmem. İslamda olmadığına inandığım için hayatımda kurban kesmedim. Geçenlerde akademideki sempozyumda bana gerçeği anlattılar; ‘İzzet paşayı korgeneralken zaptedemedik, orgeneral olursa mahveder bizi’ demişler.

Yazı: Yener Süsoy
Kaynak: www.hurriyetim.com