Halkın Kurtuluş Partisi, elektrik faturalarına yansıyacak yeni bedellerin yürürlüğünün durdurulması ve iptal edilmesi istemiyle Danıştay’da dava açtı.
Abone olElektrik şirketlerinin ağırlama, seyahat ve daha birçok harcamasının vatandaşın faturasına yansıtılmasında tartışmalar sürerken, Halkın Kurtuluş Partisi (HKP) konuyu yargıya taşıdı. HKP, EPDK tebliğlerinin hukuksuz olduğunu vurgulayarak yürürlüğünün durdurulması ve iptal edilmesi istemiyle Danıştay 13. Dairesinde dava açtı.
Dava dilekçesinde yer alan hususlar
HKP Avukatları tarafından Danıştay’a verilen dava dilekçesinde, EPDK tebliğ hükümlerinin tüketicinin korunmasıyla ilgili Anayasa’nın 172’nci ve vergilerin yasayla konulabileceğini düzenleyen 73’üncü maddesine aykırı olduğu söylendi.
Dava dilekçesinde şu ifadelere yer verildi: “Birinci Ulusal Kurtuluş Savaşımızda dökülen kan ve gözyaşlarıyla, halkımızın yıllarca akıttığı alınteriyle kurulmuş işletme ve değerlerin heba edilmesi, kanunsuzca kamunun elinden alınması anlamına gelen dava konusu işlem ve düzenlemeler davacı HKP’yi doğrudan ilgilendirmektedir”
Ağırlama, seyahat, temsil vb. giderler faturaya yansıtıldı
Resmi Gazete’de Elektrik Dağıtım tarifesinin düzenlenmesi ile Perakende Satış tarifesinin düzenlenmesi hakkında yayınlanan Tebliğde, 2021-2025 arasındaki 5 yıllık dönemde elektrik dağıtım şirketleriyle elektrik şirketlerinin yaptıkları, dernek aidat giderleri, temsil ve ağırlama giderleri ile ilan giderlerinin vatandaşın faturasına yansıtılacağı belirtildi. Bu giderlerin yanı sıra şirketlerin yapacağı denetim, danışmanlık ve müşavirlik giderleri, dava, mahkeme, avukatlık, icra ve arabuluculuk giderleri, noter harcamaları gibi işletme giderleri yüzde 7 arttırılarak fatura hesabına dâhil edilecek. Bu giderlerin dışında şirketlerin yapacağı haberleşme, seyahat ve konaklama harcamaları ile personel yollukları, odalara ödedikleri aidatlar ve büro harcamaları da vatandaşın elektrik faturasına eklenecek.
“Hukuksuzdur, haksızdır, vicdansızlıktır''
Danıştay’da açılan davanın ardından HKP Genel Sekreter Yardımcısı Av. Sait Kıran konuyla ilgili basın açıklaması yaptı.
Kıran şu ifadelere yer verdi:
"Elektrikteki soygunu durdurmak için Halkın Kurtuluş Partisi olarak dava açtık. Bir yanda tüm insanlık dünya çapında bir salgınla boğuşurken; bir yandan da AKP’giller her alanda halkımızı pahalılık cenderesinde sıkmaya devam ediyor.
AKP, kullandığımız enerji kaynaklarını her geçen gün daha da pahalı hale getirirken elektrikte birkaç vurguncu dağıtım şirketine de haksız kazanç elde ettirmek peşindedir. Daha önce kayıp kaçak bedellerinin halka ödetilmesiyle ilgili özel yasa çıkarmış ve bu bedelleri elektrik abonelerine yansıtmıştır. Şimdi de elektrik dağıtım şirketlerinin yıl içinde yaptıkları temsil ve ağırlama giderleri, üye oldukları derneklere ödedikleri aidatlar, verdikleri ilanların giderleri gibi tüketiciyi ilgilendirmeyen birçok harcama vatandaşın ödediği elektrik faturalarına yansıtılacak.
Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun aldığı ve Resmi Gazetede yayınlanan perakende satış tarifesinin düzenlenmesi hakkındaki tebliği ile dağıtım tarifesinin düzenlenmesi hakkındaki tebliği ile bu düzenlemeler yaşama geçirilmek istenmektedir. Bu tebliğlere göre elektrik dağıtım şirketlerinin ve elektrik tedarik şirketlerinin yaptıkları; denetim, danışmanlık ve müşavirlik giderleri, dava, mahkeme, avukatlık, icra ve arabuluculuk giderleri, dernek aidat giderleri, temsil ve ağırlama giderleri, noter giderleri, ilan giderleri gibi giderler elektrik faturalarına yansıtılacaktır. Halkın Kurtuluş Partisi olarak bu hukuksuz ve halk düşmanı uygulamanın iptali için Danıştay’da dava açtık. Bu düzenlemeler tüketicinin korunmasıyla ilgili Anayasa’nın 172 ve vergilerin yasayla konulabileceğini düzenleyen 73. maddelerine açıkça aykırıdır.
Değerli Halkımız;
Bizzat elektrik dağıtım şirketlerinin kendi kârlarından karşılamaları gereken giderlerin, örneğin bir derneğe kişisel bağlılığı ifade eden aidat ödentisinin tüketiciye yansıtılmasının hukuk devleti ve adalet düşünceleri ile bağdaşmaz. Zaten özelleştirme sonucunda karşılıksız büyük kazanç elde eden bu şirketlerin mensuplarının yedikleri ve içtiklerinin halkımız tarafından ödenmesi yerinde değildir. Hukuksuzdur, haksızdır, vicdansızlıktır... Salgın döneminde dahi hız kesmeyen bu vurgunların sonu elbet bir gün gelecektir. Haktan, adaletten ve elbette halkımızın yüksek çıkarlarının yerinde yer alacak vicdanlı ve bağımsız yargıçlar bu vurgunlara elbet bir gün dur diyeceklerdir."