TRT 1 dizisi Barbaroslar; Akdeniz Kılıcı bu akşam 2. bölümü ile ekrana gelecek. Dizideki ana karakterlerde biri de Barbaros Hayreddin Paşa veya gerçek adıyla Hızır Reis'tir. Yakup Ağa'nın oğlu olan Hızır Reis Osmanlı İmparatorluğu'nun ilk kaptan paşasıdır. Peki Hızır Reis kimdir, kaç kere evlendi, çocukları var mıydı?
Abone olTRT 1 ekranlarında daha ilk bölümden büyük ses getiren Barbaroslar: Akdeniz Kılıcı dizisi seyirciden büyük ilgi gördü. Türk tarihine damga vurmuş 4 büyük denizcinin şanlı hikayesinin anlatılıldığı Barbaroslar'daki kardeşlerden biri olan Hızır Reis gerçek adıyla Barbaros Hayreddin Paşa'nın hayatı ile merak konusu oldu. Peki Hızır Reis ne zaman öldü, mezarı nerede, Hızır Reis evli mi, eşi var ve çocukları var mı?
Barbaros Hayreddin Paşa veya gerçek adıyla Hızır Reis (1478; Midilli - 4 Temmuz 1546; İstanbul), Osmanlı İmparatorluğu'nun ünlü denizcilerinden, kaptan-ı derya olarak Osmanlı İmparatorluğu'nun ilk kaptan paşası ve kaptan-ı deryası. Akdeniz’de Osmanlı egemenliğini pekiştirdi, öyle ki bu deniz bazı tarihçilerce bir "Türk Gölü" olarak anıldı.[kaynak belirtilmeli] Osmanlı'nın deniz politikasına ve Tersane-i Amire'ye nizam verdi.
Hayreddin Paşa'nın asıl adı Hızır Reis'ti. Ona, "dinin hayırlısı" anlamına gelen Hayreddin adını, Osmanlı Devleti'ne yaptığı hizmetinden dolayı Padişah Yavuz Sultan Selim verdi. Barbaros ismi aslında ağabeyi Oruç Reis'e aittir; ancak onun ölümünden sonra kendisi tarafından da kullanılmıştır. Bazı tarihçiler bu ismin Oruç'a kızıla çalan sakalı yüzünden verildiğini (İt. barba: sakal, rossa: kızıl) söylerken, Halil İnalcık bu ismin "Baba Oruç"un bozulmasından oluşmuş olabileceğini söylemektedir.
Hayreddin Paşa, Selanik Vardar Ağalarından ve Midilli fatihlerinden Türk veya Arnavut bir sipahi olan babası Vardari Yakup Ağa ile ada halkından Rum Katerina'nın[9] dört oğlundan biri olarak 1470'li yıllarda Midilli adasında doğdu. Kendisine verilen "Barbaros" lakabı, İtalyanca "kızıl sakal" anlamındaki "barba rossa"dan gelir.
Oruç Reis, genç yaşta kardeşi İlyas ile birlikte deniz ticareti yaparken, Ege Denizi'nde Rodos Şövalyelerine tutsak düştü. Serbest kaldıktan sonra, yaşadığı olayın etkisiyle tüccar yerine korsan olmaya karar verdi. Bir süre sonra kardeşi Hızır Reis de ticareti bırakıp ona katıldı. Akdeniz kıyılarına akınlar düzenleyip ganimetler elde ettiler. Cerbe adasını üs olarak kullanan Hızır Reis ve ağabeyi Oruç Reis’in ünü bütün Akdeniz’e yayıldı. İki kardeş Tunus Sultanı Muhammed ile anlaşarak Tunus’taki Halkü’l-Vaâd (La Gaulette) liman kalesini kullanmaya başladı. Hızır ve Oruç, ele geçirdiği ganimetin beşte birini Tunus sultanına veriyor, kalan malları Tunus pazarında satıyorlardı.
Hızır ve Oruç, 1516'da ele geçirdikleri yüklü bir gemiyi armağan olarak Piri Reis himayesinde Osmanlı Padişahı Yavuz Sultan Selim'e gönderdi. Bunun üzerine Yavuz Sultan Selim de onlara, verdiği desteğin bir ifadesi olarak armağanlar yolladı. Oruç Reis ve Hızır Reisi'in, ağabeyleri İshak'ın da kendilerine katılmasından sonra korsanlıkla yetinmeyip Kuzey Afrika'da toprak edinmeye başladılar. 1516'da İspanyol karşıtı bir klik tarafından Cezayir'e yerleştiler ve şehrin idarecilerini kanlı bir darbe ile elimine ettiler. Ancak, İspanyollar ile olan savaşlarında Oruç Reis'in ölmesi, Hızır'ı de zor durumda bırakmıştı.
Gönüllü kuvvetleriyle merkezî bir devletin desteği olmadan tutunamayacağını anlayan Hızır tekrar İstanbul'a elçiler yollayarak başkentin tâbiyetine girdi. Ancak, Cezayir halkının aleyhine dönmesi, Hayreddin'i şehri terk edip Jijel'e çekilmeye zorlayacaktı. Burada üslenerek korsanlığa devam edecek ve güçlendikten sonra 1525'te Cezayir'i yeniden ele geçirmeyi başaracaktı. Ertesi yıl Jijel'e baskın düzenleyen Cenevizli Amiral Andrea Doria'yı yenilgiye uğrattı.
1529 yılında gerçekleşen iki olay Hızır ve arkadaşları için çok önemli sonuçlar doğuracaktı. Bunlardan biri Aydın Reis'in Habsburg amirali Portuondo'yu mağlup etmesi, bir diğeri ise Cezayir'in karşısındaki Habsburg hisarının (Penon de Argel) ele geçirilmesiydi ki bu hem şehri Habsburg toplarının hedefi olmaktan çıkarmış, hem de bir dalgakıran yapılarak kötü bir liman olan Cezayir'in geliştirilmesine olanak sağlamıştır.
Bu esnada Kanuni Sultan Süleyman'ın Alman seferi (1532) sırasında Andrea Doria'nın Mora kıyılarına saldırması Osmanlıları güç duruma düşürdü. Bunun üzerine Kanuni, Hızır Reis'i İstanbul'a çağırdı ve 1533'te "Hayreddin" adını verdiği Hızır Reis'i Osmanlı donanmasının başına (kaptan-ı derya) atadı.