Terör örgütü Hizbullah'ın üst düzey sorumlularının yargılandığı 22 sanıklı davada ilginç gelişmeler yaşandı.
Abone olDavaya Diyarbakır DGM'de devam edildi. Mahkemeye dilekçe veren örgütün sözde askeri kanat sorumlusu Cemal Tutar, İstanbul'daki saldırılarla Hizbullah'ın bir ilgisinin bulunmadığını ileri sürdü. Diyarbakır 3 No'lu DGM'de görülen davanın bugünkü duruşmasına tutuklu sanıklar Edip Gümüş, Yunus Avcı, Rıfat Demir, Fahrettin Özdemir, Fuat Balcı ve Yusuf Begiç katılmadı. Diğer 16 sanığın hazır bulunduğu duruşmada ilginç bir gelişme yaşandı. İstanbul Beykoz'da gerçekleştirilen ve örgüt lideri Hüseyin Velioğlu'nun ölü olarak ele geçirildiği operasyon sırasında yakalanan örgütün sözde askeri kanat sorumlusu Cemal Tutar, İstanbul'da son düzenlenen bombalı saldırılarla herhangi bir ilgilerinin bulunmadığını söyledi. Yazdığı dilekçesini okuyan Tutar, "Hizbullah cemaatinin İstanbul'daki saldırılarla ilgisi yoktur. Cemaatin direkt ya da dolaylı olarak olaylarla hiçbir bağlantısı söz konusu değildir. Hizbullah cemaatleri kimseyle ilişki içinde değildir. Bazı köşe yazarları kendi emelleri için Hizbullah'a iftira atıyorlar. İnsan düşmanlığı yaparak bir yere varamazsınız. İstanbul olaylarında Hizbullah'ı yine yargısız infazla suçladılar. Bunların amaçları insanları kandırmak" dedi. Terör örgütü PKK'nın isim değişikliğiyle ilgili açıklamalarda da bulunan Tutar, "PKK, Müslümanlara düşmanlık yaparak bir yere gelemez. PKK, 'değiştim' diyor. Müslümanlara bakış açılarını değiştirsinler" dedi. Tutar, açıklamalarının yazılı olduğu dilekçeyi mahkemeye sundu. Mahkeme, verdiği aradan sonra dosyadaki eksikliklerin giderilmesi için duruşmayı erteledi. AB Uyum Yasası TBMM'de kabul edilmeden önce hazırlanan iddianamede, sanıklardan 15'i hakkında, "devletin mevcut anayasal düzenini silah zoruyla yıkarak yerine şer-i esaslara dayalı bir İslam devleti kurmayı amaçlamak" suçundan TCK'nın 146. maddesi uyarınca idam, diğer sanıklar hakkında ise "terör örgütü üyesi olmak" suçundan TCK'nın 168. maddesi ve 3713 Sayılı Terörle Mücadele Yasası'nın 5. maddesi uyarınca 20 yıla kadar hapis cezaları isteniyordu.