BIST 9.627
DOLAR 35,21
EURO 36,72
ALTIN 2.958,22
HABER /  GÜNCEL

Hizbullah 2014 seçimlerinde sürpriz yapacak!

Dipten gelen dalganın adı Hizbullah. AKP ve BDP'nin Güneydoğu'daki tek büyük rakibi gibi görünüyor. 2014 seçimlerinin sürprizi olmaya da şimdiden adaylar.

Abone ol

Hizbullah'ın yasal örgütlenmesi Mustazaf-Der'in Kazlıçeşme Meydanı'nda 50 bin kişiden fazla katılımla miting düzenlemesi ilginç yorumları da beraberinde getirdi.

Hizbullah'ın bu etkinliği medyanında gözünden kaçmadı.

Taraf gazetesi yazarı Kurtuluş Tayiz bugün köşesinde Hizbullah'ın legal örgütlenmesi olduğu ileri sürülen Mustazaf-Der'in Kazlıçeşme'de 50 binin üzerinde kişiyle düzenlediği mitingi yazdı.

Mitingde, Hizbullah'ın artık silahsız olduğunu söyleyen Diyarbakır Şube Başkanı Yılmaz'ın sözlerine yer veren Tayiz, Dipten gelen dalga: Hizbullah başlıklı o yazısında bakın neler yazdı:

"Mustazaf-Der'in öncülüğünde "Peygamber Sevdalıları Platformu"nun Van, Batman, Diyarbakır, Adana, Mersin ve İzmir'den sonra önceki gün İstanbul Kazlıçeşme'de 50 binin üzerinde insanın katılımıyla gerçekleştirdiği mitingi izlerken, içimden "dipten gelen büyük bir dalga" diye geçirdim.

MEDYA ESKİDEN GÖRMEZDE ŞİMDİ GÖRMEZDEN GELİYOR

Merkez medyanın eskiden hiç görmediği, şimdilerde ise bakıp da görmezden geldiği bu mitingler, dipten gelen büyük bir toplumsal hareketliliği yansıtıyor. Mustazaf-Der, son bir ayda Kutlu Doğum Etkinlikleri kapsamında köy, kasaba, ilçe ve illerde toplam 130 ayrı toplantı gerçekleştirmiş. En büyük mitingi Diyarbakır'da düzenlediler. Ki bu miting, kentin tarihindeki en büyük mitinglerden biri olma özelliğini de kazandı. İstanbul mitingi ise bir ilk. Devlet daha önceki seneler İstanbul için yapılan başvuruları hep geri çevirmiş. Bu yıl ise 29'u için yapılan başvuruya, 1 Mayıs nedeniyle gecikmeli olarak izin çıkmış. Buna rağmen 50 binin üzerinde kişinin Kazlıçeşme alanında toplanabilmesi önemli bir başarı.

HİZBULLAH'IN DEVAMI MUSTAZAF-DER...

Mustazaf-Der, Güneydoğu'da, Hizbullah'ın devamı olarak görülüyor. Kendileri bunu aslında pek reddetmiyor ancak yasal sakıncalar nedeniyle Hizbullah ile birlikte anılmak da istemiyorlar. Mustazaf-Der'in Diyarbakır'daki şubesinin başında olan isim Avukat Hüseyin Yılmaz, Hizbullah davalarından yargılanan pek çok ismin dernek çalışmalarına katıldığını doğruluyor. Ancak tamamen yasal sınırlar içinde hizmet faaliyeti yürüten bir kuruluş olduklarının altını çiziyor.

Mustazaf-Der ve Hizbullah'a ilişkin kamuoyunda merak edilenleri bu konuda en yetkin isme, Avukat Yılmaz'a sordum. Yılmaz'ın açıklamalarının önemli olduğunu düşünüyorum. Sohbetimizi özet halinde aktarıyorum:

SİYASİ OLUŞUMA İHTİYAÇ VAR AMA...

Böyle büyük mitinglerden sonra bize seçimlere girip girmeyeceğimiz soruluyor.
Halkımızın sorunları, talep ve beklentileri için elbette bir siyasi oluşuma da ihtiyaç var. Ama biz şu an böyle bir şey düşünmüyoruz. Kurulan herhangi bir partiyle de bağlantımız yok. Tabanımız bizi siyasete girmeye zorluyor. Haklı beklentileri var. Zamanı geldiğinde bu da olur, fakat şimdilik bu konuda bir kararımız veya çalışmamız yok.

Derneğimizin çalışmaları üzerinde ciddi bir baskı var. Hakkımızda açılan kapatma davası sürüyor. Polis faaliyetlerimizi kriminalize ediyor. Oysa bizim yasadışı hiçbir çalışmamız yoktur. Hizbullah ile ilişkimiz de yoktur. Kaldı ki Hizbullah bile 10 yıldır tek bir silah patlatmadı ve silahı terk ettiğini duyurdu. Buna rağmen 'silahlı terör örgütü' muamelesi görüyor ve derneğimizin çalışanları da 'silahlı terör örgütü üyeliği' suçlamasıyla karşı karşıya getiriliyor.

SİYASET YAPMAK HİZBULLAH'IN DA HAKKI

Eğer bu ülkede demokratik değişim sürecinden bahsediyorsak Hizbullah'ın da yasal siyaset yapmasına sıcak bakmalıyız. Silahı terk etmelerine rağmen buna sıcak bakılmıyor. Bunun nedeni nedir, anlayamıyorum. PKK için hükümet dâhil Türkiye'de çok geniş bir çevre 'silah bırakırlarsa onları kucaklarız' diyor ama Hizbullah silahı terk etmesine rağmen 'silahlı terör örgütünden' sürek avına tabi tutuluyor. Hizbullah'ın karıştığı ölüm vakalarının sayısı 700 civarındadır. PKK'nın ise 40 bin!

(...)  Kürt sorunu için sadece BDP ve PKK'yla görüşme olmaz. Kürtleri onlar mı temsil ediyor? İşte halk tercihini ortaya koydu, kamuoyu da bunu görüyor. Kürt sorununun konuşulduğu masada bizler de olmalıyız. Biz sadece etnik değil, halkın dinî sorunlarını da çözmeye adayız. Bizler olmadan Kürt sorununun çözümü eksik kalır."