Formula 1 sezonunun 7’inci yarışı olan Monaco Grand Prix’si dünyanın dört bir yanından gelen insanları birleştiriyor.
Abone olTakvimdeki en geleneksel yarışlardan biri olan Monaco Grand Prix’si Monte Carlo sokaklarında geçiyor. Pistin en heyecanlı bölümleri kuşkusuz şehir merkezindeki sokak araları... Casino meydanına uzandıktan sonra Mirabeau’ya dalan pilotlar sonra da Loews virajına giriyor. Liman tarafına açılan tünel V10 motorlarının sesleriyle doluyor. Bu yolda psikolojik anlamda sollama yapmak imkansız. Monte Carlo’daki ilk yarış 1929’da gerçekleşti. İkinci yarış içinse tüm Formula 1 fanatikleri 1950 yılını beklemek zorunda kaldılar. Takvimde ikinci sayılacak yarış, ilk tur kazasında 10 aracın çarpışması ve Fangio’nun galibiyetiyle sona eren adeta gösterişli bir şölendi. Bu Grand Prix’nin öyle bir tarihi var ki bunu birkaç cümleyle anlatmak çok zor ama şunu da belirtmek gerekir ki bu çemberin birçok yarışseverin kalbinde belirli nedenlerden dolayı ayrı bir yeri vardır. Bu pistte kazanmak, aracın hızı değil de sürücünün yeteneğine bağlı. Moss 1956’da kazanmasına rağmen 1957’de kaza yapınca zaferi Fangio’ya teslim etti. Moss bu dönemdeki en başarılı yarışçıydı. Onun en büyük zaferi 1961’de iki Ferrari’yi geçtiği yarıştı. Bu, Michael Schumacher’in hakim olduğu Ayrton Senna’nın trajik ölümünden sonraki ilk yarıştı. Panis şaşırtıcı bir biçimde 1996’da Prost’ta birinci geldi ve 1997’de Schumacher ıslak zeminde yarışı kazandı. Mika Hakkinen’in McLaren’i 1998’deki yarışı kazanırken 1999’da Ferrari ile Schumacher Almanların dördüncü birinciliğini kazandı. 2000 yılında David Coulthard’ın yıldızının parladığı yıl oldu. İskoç pilot Ferrari sürücüsü Rubens Barrichello ve Benetton takımından Giancarlo Fisichella’nın önüne geçti. 2001’de McLaren sürücüsü David Coulthard pit içinde yüksek hız nedeniyle aldığı dur kalk cezası nedeniyle en arka sıraya gönderildi ve Michael Schumacher yarışı kazandı. İskoç pilot bu pisteki ilk ve tek zaferini 2002 yılında kazanarak adeta bir yıl öncenin acısını çıkardı.
ÖNCEKİ HABERLER
