BIST 10.025
DOLAR 35,16
EURO 36,68
ALTIN 2.956,54
HABER /  GÜNCEL

Hırsızla kahve eşliğinde pazarlık

Milliyet Yazarı Donetella Pitti, evine giren hırsızla başına silah dayalı olarak kahve içti ve sohbet etti. Hırsız çıkarken harçlık bıraktı.

Abone ol

Milliyet yazarı Donatella Piatti'nin evine giren hırsız, yazarın yeni çıkan yemek kitabı 'Pasta Amore Fantasia' için aldığı parayı, telefonunu, mücevherlerini ve fotoğraf makinesini çaldı. Bu olayı, benzerlerinden farklı kılan ise Piatti'nin 1.5 saat boyunca hırsızla sohbet etmesiydi. "Bir Neo-Levanten'in Not Defterinden" adlı köşesiyle tanınan Piatti, bu konuyla gündeme gelmeyi hiç istemediğini söylüyor... "Ama gazeteciler bu olayı bir yerden duymuşlar ve çeşitli uyarılarla onlara röportaj vermem konusunda çok ısrar ettiler. Hayır dediğim zaman da yalan yanlış anlatılıyor bu hikaye. Zaten çok korktum, kötü durumdayım" diyen Piatti, her şeyin doğrusunu, ayrıntılarıyla Milliyet'e anlattı. Bu hırsızlık olayı ne zaman oldu? 25 Temmuz cuma günü. Sabaha doğru, 04.30 civarı. Bir ses duydum. Gözlerimi açtım ve karşımda biri vardı. Yataktan fırladım. Sonra adam geldi, başıma silah dayadı. "Bağırırsan vururum" dedi birkaç kere. "Ne olur yapma" diye yalvarıyordum ben de. Başınıza silah dayanması sizi şoke etmiştir... Evet, titremeye ve ağlamaya başladım. Çok etkilendi. "Merak etmeyin, size zarar vermeyeceğim. Para nerede, onu gösterin yeter" dedi. Bana siz diye hitap ediyordu. Konuşması çok düzgündü. Nasıl bir tipti, kıyafetleri nasıldı? Üzerinde bir kot ve kırmızı kazak vardı. Düzgün görünümlüydü. Sonra ikiniz de kalkıp içeri mi geçtiniz? Beraber kalktık. 'Çekmeceleri siz açın ki ben dağıtmış olmayayım' dedi. Antreye çıktığımızda 'Bak tir tir titriyorum, çok korktum. Bir sigara, kahve içmem lazım' dedim. Kabul etti; mutfağa geçtik. 'Sütlü mü, sütsüz mü?' Mutfakta ne oldu? Kahveyi koyarken ellerim hâlâ titriyordu. Ona 'Lütfen şu silahı bana doğrultma, çok korkuyorum' dedim. Sonunda silahın şarjörünü çıkardı, masanın üzerine koydu. O sırada nereden aklıma geldiyse, ona da 'Kahve ister misin?' diye sordum. 'Evet' dedi. 'Sütlü mü, sütsüz mü?' bile dedim. Sütsüz istedi. Ve birlikte kahve içmeye başladınız... Neler konuştunuz? Hırsızlığı bir yakınını tedavi ettirmek için yapmış. Ben pek inanmadım tabii buna. Sürekli bana 'Ben hırsız değilim. Size mutlaka bir gün bu parayı geri ödeyeceğim' diyordu. Sevgilisini anlattı, oğlumla ilgili sorular sordu. Bu arada sigara içmek için izin istedi. Böyle izinler isteyince bir ümit doğdu. Öğrencilerime benziyordu. Ve ben de ondan bir şeyler koparmaya çalıştım. 'Baktım konuşmak istiyor' Yani çaldıkları için pazarlık mı ettiniz? Evet. Önce telefonum aklıma geldi. 'Benim için önemli, içinde işle ilgili numaralar var' dedim. 'Telefonu veremem ama sim kartınızı veririm' dedi. Sonra kredi kartlarımı söyledim. 'Zaten kullanamazsın' dedim. Cüzdanı çıkardı, içindeki paraları aldı ve cüzdanı iade etti. İki tane 20 milyonu da masaya bıraktı, 'Yarın sabah zor durumda kalmayın, yanınızda para olsun' diyerek. Kocamın yadigârı saatimi ve aldığı iki fotoğraf makinesinden birini geri verdi. İstese paraları alırdı ve giderdi. Ama oturdu. Ben onun konuşmaya ihtiyacı olduğunu anlamıştım. Bundan faydalandım. Bir de belki birileri gelir diye bekliyordum. Çünkü benim öğrencilerim sabah 07.30'da gelir. Tutabildiniz mi o kadar bari? Hayır. Kalktı. 'Kapıdan mı çıkayım, pencereden mi?' diye sordu. Ben de kapıyı gösterdim. Belki komşular ya da bekçi görür diye düşündüm. Gittikten sonra komşularla peşinden koştuk ama yakalayamadık. Şimdi neler hissediyorsunuz? Evde yalnız kalamıyorum, yatak odama giremiyorum. Her gece bir arkadaşım bende kalıyor. Uyuyamıyorum. Hatırladıkça bir yandan kızıyorum, bir yandan da film gibi sahnelere gülüyorum.