Hindistan'da kadınlara yönelik şiddeti sayfalarına taşıyan gazeteler ve haber bültenlerine alan televizyon kanalları, kurbanlara daha çok 'kadın' yerine 'kız' diye hitap ediyor. BBC muhabiri Andrew North bu ayrımın nedenini araştırdı.
Abone olHindistan’da, taciz veya tecavüz haberlerinin yer almadığı bir haber sitesi veya bir televizyon kanalına rastlamanız neredeyse imkânsız.
Geçen yıl Aralık’ta Delhi’de toplu tecavüze uğrayan bir öğrencinin ölümünün yarattığı tepkiden sonra gözle görülür en büyük değişiklik medyanın benzeri haberlere artık daha çok yer ayırması oldu.
Ama dikkat çeken noktalardan biri, yaşları 18’in çok üzerinde olsa da kurbanların neredeyse tüm haberlerde “kız” olarak tanımlanması…
Kimilerine göre bu, kadına yönelik tutumun korunduğuna dair ‘yüzeysel bir düşünce tarzını’ sembolize ediyor.
Gazete sütunlarının büyük bir bölümünü kaplayan üç olay bu duruma en güzel örnekleri teşkil ediyor. Suçlamaların yönlendirildiği kişiler, ünlü bir derginin yazı işleri müdür, ünlü bir başbakan adayı ve şu ana kadar adı açıklanmayan Yüksek Mahkeme’nin saygın bir hâkimi.
The Times of India adlı gazete, Tehelka adlı derginin yazı işleri müdürünü, bu ayın başında kendisini iki kere taciz etmekle suçlayan ve 20li yaşlarının sonlarında olduğu bilinen kadın gazeteci için standart “kız” ifadesini kullanıyor.
Bir televizyon kanalında da, Hindistan’da başbakanlığa adaylığını koyan siyaset adamı Narenda Modi’nin, mahremiyetini ihlal edip kendisini takip ettiğini iddia eden 27 yaşındaki kadının haberi “Kız, Modi’ye fazlasıyla yakındı” başlığıyla veriliyor.
Bir de, eski hâkimin taciz ettiği öne sürülen 20li yaşlarındaki iki stajyer hakkında yapılan haberlerde de kurbanlara ‘kızlar’ diye hitap ediliyor.
Benzer bir durum geçen yıl Delhi’de toplu tecavüze uğrayan 20li yaşlardaki öğrenci için de aynıydı. Hayatını kaybeden öğrenci için sıklıkla ‘kız’ olarak anıldı.
'Evliysen kadın, bekârsan kız'
“Kadın” veya “genç kadın” ifadelerinin kullanılması beklenirken hem kadınlar hem de erkekler arasında daha çok “kız” ifadesinin kullanıldığı görülüyor ve duyuluyor.
Dışarıdan biri için dilin kullanımı kulak tırmalayıcı olabilir. Tüm kurbanlar erkek olsaydı, hiçbir zaman ‘oğlanlar’ olarak tanımlanmayacaklardı.
Bunun en basit açıklaması kültürel değerlerle yapılabilir.
Şiddet gören kadınlara destek veren Maitri adlı yardım kuruluşunda görevli Winnie Singh, “Hindistan’da günlük konuşma dilinde evlenene kadar ‘kızsınız’, ancak evlendikten sonra ‘kadın’ oluyorsunuz” diyor.
Hindistan’da tecavüze uğrayan çok sayıda kadın müvekkili olan avukat Rebecca John’a göre ise bu yaklaşım, kadınlar ve kadınların rolüne ilişkin derinleşmiş ataerkil bakışa ışık tutuyor.
John, “Bu kadınlar hakkındaki yüzeysel bir düşünce yapısının işareti. En iyi haliyle bile aşırı dayatmacı” yorumunu yapıyor.
İnsan hakları avukatı Vrinda Gover da, ‘kadın ve kız’ ifadeleri arasındaki ayrımın 'kadınlara yönelik eşitsizliğin işareti’ olduğu görüşünde.
Gover, “Kurbanları ‘kız’ olarak tanımlamak, korunmaya ihtiyaçları olduğu ve kendi ayakları üstünde duramayacakları efsanesini besliyor” diyor.
Winnie Singh de, bu ayrımın dolaylı bir şekilde kadınları ‘hakir görmek’ anlamına geldiğini şu ifadelerle savunuyor:
“Bir kişiyi kız diye tanımlayarak, o kişinin muhakemesinin ve ifadesinin, bir yetişkin gibi görülmediği için, aynı ağırlığa sahip olmadığını ileri sürmüş oluyoruz.”
Kadınların kendilerine güveni artıyor
Ama Singh aynı zamanda, beraber çalıştığı genç kadınların hiçbirinin “kadın olarak da anılmak istemediklerini” çünkü ‘kadın’ ifadesinin de “daha az bağımsız birine” işaret ettiğini söylüyor.
Delhi’de geçen yıl yaşanan toplu tecavüz olayı sonrası görülen en büyük değişikliklerden bir diğeri de tacize uğrayan kadınların eskisine oranla, başına gelenleri daha açık bir şekilde dile getiriyor olmaları.
Yorumcular, Tehelka dergisindeki taciz iddialarını dile getiren gazetecinin yaşadıklarını anlatmaktan korkan birçok kadına örnek olabileceği görüşünde.
Mumbai’de yakın bir zamanda tecavüz girişiminden kurtulan bir kadının da, şüpheli saldırganları da şaşırtacak şekilde suçu resmi makamlara bildirmesi de memnuniyetle karşılanmıştı.
Fakat Rebecca John yine de kat edilmesi gereken uzun bir yol olduğunu belirtip “Hindistan’ın hala, kendine güveni yeni yeni gelen bu bağımsız kadınlarla başa çıkabilecek güveni yok” diyor.
“Biz, kadınların hangi rolü üstlenecek olduğu konusunda kafası karışık bir toplumuz.”
Bugün önde gelen siyasetçilerinin büyük bir bölümü kadın olan diğer birçok demokrasiden önce, ilk kadın liderini seçen bir ülke için bu çelişkili bir durum.
Winnie Singh kadınların durumuyla ilgili hicivli bir yaklaşımda bulunarak “Hindistan’da evli değilseniz, kadın olarak anılmanızın tek bir yolu var” diyor ve ekliyor:
“Saçlarınızın grileşmesi…”