BIST 9.368
DOLAR 34,52
EURO 36,18
ALTIN 2.955,80

Hiç bir 23 Nisan o kadar da şen olmayacak

En klişe anlatımla, 23 Nisan ulusal egemenlik ve çocuk bayramı, çocuklara “kendi kendilerini yönetebilecekleri bir düzenin” emanet edilmesini kutlamaktır.

Demokrasiyi, hukuku, insan haklarını, aydınlık ellere bırakmaktır.

Peki, bu kıymetli emanetin sevinçle kucaklandığı ve çocuklara verilen değerin ifade edilmeye çalışıldığı bir bayramın kutlama biçimi-muhtevası,

bir devlet büyüğünün koltuğuna çocuklarının oturtulması,

yedi düvelden çocukların getirilip, “haydi kaynaşın” denilmesi,

yada TRT çocuk şenliğindeki konserler ve eğlencelerden mi oluşur sadece?

Olması gereken bu mudur?

***

23 Nisan haftası boyunca, 

20 milyon 18 yaş altı çocuğun sorunlarının konuşulması,

Değişen dünyayı, çağın yeni getirilerini, kentleşmeyi, internet ve iletişimdeki gelişmeleri onların gözünden anlamak ve değerlendirmek gerekmez mi?

Birileri karda kışta kilometrelerce yol yürüyerek eğitim almaya çalışırken, başka birilerinin kapılarından alınan özel servislerle en iyi okullara gitmesinin,

yani eğitimdeki fırsat eşitsizliğinin tartışılması gerekmez mi?

***

Palyaçolarla, animasyonlarla eğlendiğimiz kadar, hapishanede yatan çocuk mahkumlarının sayılarını da vurgulasak mesela bu 23 Nisan da…

Dünyanın en büyüyen ekonomisiyken, nasıl oluyor da çocuk mahkûmların sayısı konusunda da en büyüyen ülke olduğumuzun nedenlerini tartışsak,

Her gün yanlarından geçtiğimiz, umursamadığımız, düşünmediğimiz, dillendirmediğimiz çöp toplayıcı çocukları anlatsak. Çocuk işçiliğini masaya yatırsak. Söz hakkı verip, mikrofon uzatsak…

Asıl onların gözünden 23 Nisanın ne kadar da “Neşe dolu” olduğunu ölçsek,

Daha iyi olmaz mı?

Yetimhanelerdeki çocukları anıp, yalnızlıklarını paylaşarak ziyaretlerine gitsek... Orada olmalarına sebep olan nedenleri daha sesli konuşsak,

Taş atan çocukları ve onların içindeki öfkeyi anlamaya çalışsak,

İsyan ettirircesine her gün hayatımıza giren  N.Ç, T.S, K.P vahşetlerini önlemenin yollarını arasak,

Daha şen bir 23 Nisan olmaz mı?

***

Unutulmamalı,

Ezilerek, çile çekerek büyüyen çocuğun içinde, büyüdüğünde ona miras kalan kızgınlıklar, nefretler oluşur.

Hal böyleyken, yüreği, zihni öfkeyle dolan çocuklara ülke emanet edilir mi?

O emanetin kıymetini bilip, verirler mi hakkını?

Sanırım veremezler.

Ve bu nedenle bizlere, yani büyüklerine benzeyecekler.

***

Yine bağıra bağıra  tartışıp,  anlaşmamak için direnen insanlar olacaklar mecliste.

Parlamento da birbirlerinin boğazına sarılacaklar.

Kendilerini, ailelerini tedavi etmeye çalışan doktorları dövecekler.

Kendilerinden başka hiç bir kesime karşı hoş görü duymayacaklar,

Ezilerek, onuru kırılarak büyüdükleri için, her hangi bir iktidarla karşılaştıklarında, “gücün” karşısında hep boyun eğecekler.

Yine kendi parti liderinin kuklası olacak, yine sadece ellerini kaldırıp indirecekler.

Mazlumun ahı olmaktansa, kuvvetlinin silahı olacaklar.

İçlerinde yaşanmamış duyguların acıları ve ukdeleri kalacak hep.

Onlar bile anlamayacak bu davranışlarının nedenlerini, ama sebebi ise yukarıda saydığım eksiklikler, eşitsizlikler olacak.

Yani demek istediğim,

Biz şimdi bu 23 Nisan’da çocuklarımızı enine boyuna tartışmaz isek,

hiç bir 23 nisan o kadar da neşeli olmayacak.

Mutlu bayramlar.