BIST 9.550
DOLAR 34,54
EURO 36,01
ALTIN 3.005,46
HABER /  GÜNCEL

Heyelan bölgesinde baraj yapıldı

1986 yılında ihale edilen ve 2002 yılında biten baraj hakkında DSİ'nin 2003 raporunun her satırı skandallarla dolu...

Abone ol

Gümüşhane'nin Özkürtün Beldesi'nde Harşit Çayı üzerinde Ayaş Tüneli'nin yapımcısı NUROL İnşaat firmasınca inşa edilen Kürtün Barajı ve Hidroelektrik Santral (HES) inşaatı 1986 yılında ANAP hükümeti döneminde 122 trilyon 781 milyar liraya ihale edildi. Heyelan bölgesi olması nedeniyle yapımına mühendislerin izin vermediği, ancak inşaatında ısrar edilen Kürtün Barajı, bugün heyelanlar nedeniyle suyla doldurulamıyor ve dolayısıyla barajda elektrik de üretilemiyor. 1986 yılında Gümüşhane Köy Hizmetleri İl Müdürlüğü'nde çalışan Jeoloji Mühendisi Zafer Topşir ve Jeoloji Mühendisi Feridun İnce, göl yapım alanının heyelanlı bölge olması ve toprak yapısının uygun olmaması nedeniyle yerleşim yerlerinin sular altında kalacağını, dönemin Devlet Bakanı İlhan Aşkın'a bildirdi. Ancak dönemin Bayındırlık ve İskan Bakanı Safa Giray ile Devlet Su İşleri Genel Müdürü, Bakan Aşkın'ın inceleme talebini ciddiye almadı. MAHALLE SU ALTINDA KALDI Baraj gölü 08 Şubat 2002 tarihinde su tutmaya başladıktan sonra haziran ayında heyelan nedeniyle Özkürtün Beldesi'nde bir mahalle göl suları altında kaldı. Bu olayın ardından göl kotu 630 metre seviyesinden 580 metreye düşürüldü. Ancak bu durumda barajdan hedeflenen elektrik üretimi sağlanamadı. Uyarıları dikkate almayan DSİ Genel Müdürlüğü ise ancak 2003 Nisanı'nda bölgenin baraj yapımına uygun olmadığı yönünde bir rapor hazırladı. Raporda baraj gölü çevresinin heyelanlı bir bölge ve toprağın su ile temasında eriyen bir yapıda olması nedeniyle çevredeki yerleşim yerlerinin istimlak edilmesi, baraj gölünün su kotasının yükseltilmesi durumunda su altında kalacak olan Tirebolu-Torul-Gümüşhane karayolunun yerinin değiştirilmesi önerildi. Öte yandan baraj gölünün çevresinde bulunan Doğankent ve Tirebolu ilçelerinin, baraj gölünün altında kalma tehdidiyle karşı karşıya olduğu da bildirildi. Ayrıca heyelanlı bölge olduğu bilindiği halde bölgeye yapılan DSİ lojmanlarının da göl kotunun yükseltilmesi durumunda sular altında kalacağı kaydedildi. DSİ'nin 2003 raporunda, Tirebolu-Torul Gümüşhane karayolunun göl suları altında kalma tehlikesi nedeniyle yapılmasını önerdiği tünel çıkışının ise yine heyelan bölgesi içinde yer almasının ikinci bir felakete davetiye çıkardığı bildirildi. İŞTE SON RAPOR DSİ 22. Bölge Müdürlüğü'nün Nisan 2003 tarihinde Jeoloji Yüksek Mühendisi Necip İba ve Jeoloji Mühendisi Güven Kutlu'ya hazırlattığı, Trabzon Bölge Müdürü Azmi Çoraklı, Bölge Müdür Yardımcıları Ali Işıl, Mehmet Erol, Mahmut Özlü, Fikret Saraloğlu ve Hüseyin Bahadır imzalı Kürtün Barajı raporu özetle şöyle: "Baraj yerinde görülen en yaşlı birim Kretase yaşlı kireçtaşı ve volkaniklerdir. Kireçtaşı ve volkanikler Granodiyorit batolitinin yerleşiminden etkilenmiş, orijinal durum ve dayanımlarını kaybetmişlerdir. Akabinde bütün bu birimleri kesen dayaklar sokuldukları kırık hatları boyunca kontak metamorfizma etkisi oluşturmuşlardır. Deprem Araştırma Dairesi'nin hazırlamış olduğu Depremlilik Haritası'na göre inceleme alanı 3. derece deprem bölgesidir. 5 Haziran 2002 tarihinde heyelan ederek baraj gölüne doğru kayan bölgeden itibaren merkez camii de dahil olmak üzere Tirebolu-Torul-Devlet Karayolu ile Baraj Gölü arasında kalan yamaç üzerinde oldukça kalın ve nispeten gevşek yapılı yamaç moloz örtüsü içerisine sızacak baraj gölü suları zeminin doygun hale gelmesini sağlayarak, hem ağırlığının artmasına, hem de zeminin dayanım parametrelerinin düşmesine neden olacaktır. Baraj, santral işletme çalışmaları sırasında göl kotunun yükselmesi ile daha üst kotlara kadar yamaç moloz içerisine sızacak sular, göl kotunun alçalması sırasında ise tersine hareketle zeminden dışarıya boşalacak. Bu oluşuma yamaç üzerinde bulunan binaların ağırlığı da olumsuz katkıda bulunacaktır. Bu mekanizma sonucunda Merkez Camii'nin bulunduğu sırtın her iki kanadındaki yamaç molozu örtüsü üzerinde önceleri küçük boyutlu fakat zaman içerisinde giderek büyüyecek zemin hareketleri kaçınılmaz olacaktır. Baraj gölünün en yüksek su kotunun 5 metre üstünde bulunan ve tamamen yamaç molozu üzerine oturtulan binalar için yukarıda açıklandığı gibi gelişecek zemin hareketleri olumsuz etki yaratacaktır. Bu zemin hareketlerinin Merkez Camii'nin karşısındaki HSK-4 nolu sondaj kuyusunun bulunduğu kısımdaki karayolu da baraj hizmet ömrü sırasında geçecek ve zaman içerisinde etkilenebilecektir. 5 Haziran 2002 tarihindeki hareket sonucu tahrip olan karayolunun hemen yamaç tarafında bulunan ve bir bölümü acil olarak boşaltılan evlerin bulunduğu bölgede karayolunun güvenli bir güzergaha çekilmesi ancak, oldukça dik eğime sahip yamaçta yapılacak kapsamlı bir kaya kazısı ile mümkündür. Bu durumda karayolunun altında kalacak molozun göl suları ile irtibatının kesilmesi gerekecektir. Mevcut karayolu ile baraj gölü arasında kalan yamacın stabilizesini sağlayacak betonarme veya birbirine teğet kazıklardan oluşacak bir perde duvar inşaatının maliyeti, korunması düşünülen binaların değerinden çok daha fazla olacak ve böyle bir duvarın inşaatı için yapılacak kazı, yamaç dengesini kesinlikle olumsuz etkileyecektir.'' BARAJIN ASTARI YÜZÜNDEN PAHALIYA MAL OLDU DSİ'nin hazırladığı raporun öneriler kısmında ise barajın etkin hale getirilmesi için alınacak önlemlerin yeni bir baraj yapımından daha pahalıya mal olacağını gösteriyor. Raporun öneriler bölümü şöyle: "Açıklanan nedenlerden dolayı Özkürtün Beldesi'nde mevcut Tirebolu-Torul karayolu ile baraj gölü arasındaki yamaç üzerinde bulunan binaların ne zaman olabileceği bilinemeyen hareketler sonucu can kaybına neden olmamak için boşaltılması yerinde ve uygun olacaktır. HSK-4 nolu temel sondaj kuyusu yakınında bulunan binalar ise bu zaman içerisinde gözlem altında bulundurulmalıdır. Heyelan nedeniyle tahrip olan ve baraj gölü sularından gelecekte olumsuz etkilenebilecek Tirebolu-Torul Karayolu Özkürtün Beldesi geçişi için karayolu, göl tarafındaki şeridin yıkıldığı bölüm de kamulaştırılarak, evlerin bulunduğu kısma çekilmeli. Yaklaşık 1.5 km uzunlukta ve ortalama 5.5 metre ile 10.5 metre yükseklikte inşa edilebilecek ve temel kayaya oturtulacak bir yerde duvar ile karayolu tabanı üzerinde bulunan yamaç molozunun göl suları ile bağlantısı kesilmelidir. Merkez Camii'nin karşısındaki bölümde ise geçiş, yamaç içerisinden geçecek yaklaşık 350 metre uzunluktaki tünel ile sağlanmalıdır."