11 Temmuz'da kongreye hazırlanan Saadet Partisi Genel Başkanı Kurtulmuş'tan İNTERNETHABER'e çarpıcı açıklamalar.
Abone olNergis DEMİRKAYA
İNTERNETHABER
ANKARA- Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ'un Gediktepe'deki siperde çömelmiş halde fotoğraf vermeleri çok tartışıldı. Kimileri 'sinmişliğin' bazıları 'tükenmişliğin' fotoğrafı derken birileri de işi 'Atatürk olsaydı böyle çöker miydi?' yorumlarına kadar vardırdı. Saadet Partisi Genel Başkanı Numan Kurtulmuş ise o fotoğrafın altını mevcut değerlendirmelerden farklı bir sözle doldurdu: Erdoğan ve Başbuğ'a aferin...
***
Dümeninde Numan Kurtulmuş’la birlikte “Siyasete format atacağız” diye yola çıkan Saadet Partisi kongreye hazırlanıyor. Kurtulmuş’un genel başkanlık için yeniden aday olacağı kongrede parti vitrininin yenilenmesi bekleniyor.
Merak konusu olan ise eski Başbakanlardan Necmettin Erbakan’ın partideki etkisinin ne olacağı. Saadet Partisi Genel Başkanı Numan Kurtulmuş’a bu soruyu yönelttik. Aldığımız yanıt çok net oldu.
“Saadet Partisi vesayet altında değildir. Numan Kurtulmuş da vesayet altıda siyaset yapmaz. Siyasetin temel kurallarından biri “gölge olan gerçek olamaz”dır”
Kongre öncesi Saadet Partisi Genel Başkanı Numan Kurtulmuş’un konuğu olduk. Genel Merkez’de yaptığımız uzun sohbetin ilk konusu tabi son günlerde artan terör oldu. Terörün yeniden hortlamasında Meclis’te grubu bulunan bütün partilerin günahı olduğunu söyleyen Kurtulmuş çok sert eleştiriler getirdi.
“Parlamentoda birbirlerine bağırarak küfretmek ile dağda birbirlerine kurşun atmak arasında hiçbir fark yok”, “Tüm partilerin çıkardıkları ses vuvuzela gürültüsünden başka bir mana ifade etmiyor” “OHAL” demek, “Terör bin yıl devam etsin” demektir” diyen Kurtulmuş’un akan kanın durması için 7 maddelik bir öneri paketi var.
Kurtulmuş, CHP’deki değişimi olumlu karşılayan siyasetçilerden biri. “Cumhuriyet elden gidiyor, çünkü bu yaz kuran kursları açılacak” söyleminin bugün “Cumhuriyet elden gidiyor, çünkü 6 milyon işsiz var” noktasına dönüşmesinden memnuniyet duyan Kurtulmuş ancak CHP’nin iki önemli testten geçmesi gerektiğini düşünüyor.
Kurtulmuş’un açıklamalarında en ilginç noktalardan biri ise Şemdinli’de şehit düşen askerlerin ardından Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ ile beraber sınıra giden Başbakan Erdoğan’ın çömelmiş fotoğrafıyla ilgili yorumu oldu. Herkesin eleştirdiği bu fotoğrafı Kurtulmuş ise alkışladı.
İşte Kurtulmuş’un İNTERNETHABER’in sorularına yanıtları:
Terör saldırıları arttı. İskenderun, Şemdinli, İstanbul Halkalı… Hükümet “Açılım sürecek” diyor ama hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağı kesin. Bu noktaya nasıl ve neden geldik?
Demokratik açılım doğru bir niyetti. Ancak parlamentoda grubu olan tüm partilerin yanlış tutumları ile bu noktaya geldik. Artan terörde hepsinin günahı var. AKP rotasız bir gemi gibi nerede, ne yapacağını bilmeden yola çıktı. CHP, MHP her konuda “istemezük” diyerek sorunun çözümünden yana olmadığını ortaya koydu. DTP milyonlarca Kürt’ün hakkı hukukunu geliştirmek, değiştirmek için irade koyacağına sorunu İmralı’daki tutuklunun penceresinin metresine indirgeyerek “çözüm istemiyorum” kervanına katıldı.
7-8 aylık süreçte Doğu ve Güneydoğu’da yaratılan çok büyük beklentiler boş çıktı. Ne yapılacağı belli olmayınca diğer bölgelerde derin endişeler yaşanmaya başladı. Habur görüntüleri ile de top hükümetin elinden çıktı. Bu sorunu çözmeye uygun büyük bir fırsat heba edildi. Yazıktır günahtır. Yaşanan süreçte hepsinin vebali var. Bu vebali de AKP, MHP, CHP ve BDP millet ve tarih önünde verecekler.
VUVUZELA GÜRÜLTÜSÜ ÇIKARIYORLAR
- Bugün gelinen noktada kaldığımız yerden devam etmek çok mümkün görünmüyor. Ne yapmak gerek?
Yedi önemli nokta var. Bunlardan ilki üsluba dikkat edilecek. Parlamentoda birbirlerine bağırarak küfretmek ile dağda birbirlerine kurşun atmak arasında hiçbir fark yok. İskenderun sonrası hayretle izliyorum. Çıkardıkları ses vuvuzela gürültüsünden başka bir mana ifade etmiyor.
Herkes sağduyu içinde hareket etmeli. Neyi nasıl istedikleri de dahil. Benim projem var sonra açıklarım yok. Ne varsa şimdi söyleyeceksiniz.
KURTULMUŞ O FOTOĞRAFA NE DEDİ? |
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ'un siperde çömelmeleri konusunda şöyle konuştu: Ben o fotoğrafı gördüğümde, “Aferin, Başbakan, Genelkurmay Başkanı siperde. Mehmetçiği yalnız bırakmadılar” dedim. Doğrusu budur. Bundan polemik çıkarmak anlamsızdır, ucuz bir siyasettir. |
OHAL DEMEK BİN YIL DAHA TERÖR DEMEK
Sorun mutlaka demokrasi, insan hakları ve özgürlükler içinde çözülmeli. OHAL demek, “terör bin yıl devam etsin”, “siyaset rafa kaldırılsın” demektir. 26 yıl uygulandı. Ortaya çıkan tek sonuç PKK’nın güçlenmesi oldu. Meclis karar mekanizmasını ciddi almadıkları için bunu söylüyorlar. Hepsine sesleniyorum, demokrasi içinde bunu çözsünler.
Dağlıca, Aktütün son Gediktepe katliamlarında istihbarat ve operasyon zaaflarından bahsediliyor. Başkalarının istihbaratı ile terör önlenemez. Uzun yıllardır ihmal edilen milli savunma sanayi ileri teknoloji noktasında güncelleşmeli.
Terör meselesi sınır güvenliği çok üstün vasıflarla donatılmış güçlü teçhizatla bölge halkının kültürü bilen, onlarla uyumlu olan insan haklarına saygılı özel bir profesyonel birim tarafından yapılmalı. Aksi taktirde babaların “15 günlük eğitimle benim oğlumu çatışmaya niye gönderdin”, “Bizim evladımızı niye koruyamadınız” feryatları yükselmeye devam eder.
Ve son olarak bu konudan siyasi rant elde etme peşinde koşulmasın. Eğer bunu yaparlarsa o akan kan çarpar.
CEMAATLER DE MUHATTAP ALINSIN!
Sorunun çözümü noktasında “Öcalan muhatap alınsın” yönünde çağrılar da yüksek sesle dile getirilmeye başlandı. Böyle bir şey söz konusu olabilir mi?
”Öcalan muhatap alınmalı” demek, “Bu süreç yürümesin, barış kardeşlik ortamı oluşmasın” demektir. Bölgede kitlesel oy almış bir parti var. Doğru yol parlamento üzerinden bir sürecin işletilmesidir. Ayrıca siyasi partilerin yanı sıra doğu ve güneydoğudaki halkın tamamı, sendikalar, odalar, Tillo, Norşin, Hizan, Menzil gibi manevi merkezlerin temsilcilerinin de dinlenip fikirlerinin alınması gerekir.
Bizim altın formülümüz şu. Kürtlerin hak hukukunu çiğnetmeyecek, Türklerin de onurunu rencide etmeyecek bir çözüm süreci. Öcalan’ın muhatap alınması geniş kitlenin gururunu hassasiyetlerini rencide eder. Meclis’te gurubu bulunan partiyi sürece dahil etmek yeterlidir.
SINIRLAR BİLEREK SORUNLU BIRAKILDI
Bunların hiçbiri doğal sınırlar değil. Birinci dünya savaşı sürecinde bu milletin Misak-ı Milli adına kurtarabildikleri, kabul etmeye mecbur bırakıldığı sınırlar. Dünyanın büyük güçleri de buradan giderken bilerek, isteyerek bu sınırları sorunlu halde bırakmıştır. Çok bilinen eski bir emperyalist taktik. Kimsenin toprağında gözümüz yok, yanlış anlaşılmasın. Sınırların güvenlik amaçlı yeniden gözden geçirilmesi doğaldır. Bölge halkları anlaşarak yapabilir.
EKSEN KAYMIYOR, TÜRKİYE KENDİNE DÖNÜYOR
Doğu-batı eksen kayması tartışmasını nasıl izliyorsunuz? Sizce doğuya mı kayıyor eksen?
Tanzimat’tan bu yana bu tartışma yapılır. Doğu-batı, kuzey-güney… Türkiye kendine dönsün. Orada batı da var, kuzey de var, doğu da var. Müslüman dünyası da var, Hıristiyan da var. Eksen kayıyor diye bağıranlar ülkenin kendisine dönmesinin getirdiği endişeyi duyanlar. İki kutuplu dünya bitti. Yeni bir denge değil, yeni bir denklem kurulacak. Türkiye tarihi zenginliği, geçiş imkanları, kültürel avantajları ile büyük imkanlar sağlıyor. Yeterki bunu kullanalım.
İSRAİL’DEN TÜRKİYE’YE ŞAH-MAT
Mavi Marmara katliamı sonrası Başbakan güzel sözler söyledi ancak siyaset söz değil icraat yeri. Mavi Marmara olayında kıvrılacak bir yan yok. Türkiye’ye yapılmış bir saldırı. Bölgedeki tüm küçük rakiplerini diskalifiye etmiş olan İsrail bölgenin güçlü ülkesi Türkiye’ye de şah-mat demiştir. İsrail büyükelçisi olayın olduğu gün gönderilmeliydi. Mavi Marmara gemisi hala tutsak, geri getirilememiştir. Katliamda imzası olan sivil askeri tüm yetkililerin savaş mahkemesinde yargılanması için girişimde bulunulmalı. Bu olayda mağdur olanların Türk mahkemelerinde davalar açmalıydı. Ama elde hiçbir şey yok.
NUMAN KURTULMUŞ'TAN CHP'YE İKİ TEST
OKUMAK İÇİN İKİNCİ SAYFAYA GEÇİN
CHP’YE İKİ TEST
CHP’de yeni bir heyecan ve coşku var. Solda bir toparlanma yaşanıyor diyebiliriz. Siz CHP’deki bu değişimi nasıl değerlendiriyorsunuz?
Kılıçdaroğlu ile birlikte CHP’de söylem düzeyinde bir değişiklik görüyoruz. Sayın Kılıçdaroğlu’nun bir sözü çok hoşuma gitti. “Cumhuriyet elden gidiyor, 6 milyon işsiz var” dedi. Bunu önceden söyleseler, “Cumhuriyet elden gidiyor, çünkü bu yaz kuran kursları açılacak” derlerdi. CHP’yi “din-dindarlık karşıtı algısı”ndan kurtarmak Türk siyasetine bir katkı. Ülkenin gerçek gündemi de açlık, yoksulluk ve işsizlik. Kılıçdaroğlu bu söylemini sürdürmeli, ancak iki testten geçecek. Birincisi küresel finans kapitalin Derviş-Fischer modelini mi uygulayacak, yoksa gerçekten halkın ihtiyaçlarını karışlayacak özel bir program mu uygulayacak.
Kılıçdaroğlu’nun önemsediğim ikinci sözü, “Halkın avukatı olacağız” sözü. Ergenekon’un avukatlığından halkın avukatlığına terfi etmesi önemli. Referandum süreci geliyor. Gerçekten halkın avukatı olacaksa, “bırak halk karar versin” diyerek Anayasa Mahkemesi iptal başvurusunu geri çeksin.
KONGREDE VİTRİN YENİLENECEK Mİ?
Son kongremiz 26 Ekim 2008’de yapıldı. Kendi iç kamuoyumuzda uzun zamandır beklenen bir değişimi yaşadık. İlk seçimde oyları yüzde 250 arttırdık. Bu değişimi millet de tescil etmiş oldu. “Ana muhalefet partisiyiz” diyerek hareket ettik. Kamplaşma ve kutuplaşmanın partisi değil sığınılacak bir liman olacağız. Sağduyulu bir siyasi atmosfer oluşturacağız. Siyaseti de kendimizi de formatlayacağız diyerek üç hususta da iyi adımlar attık. Makul, kavga etmeyen, projelerle konuşan siyaset tarzımız takdirle karşılandı. İnsanlarda bu ülkeyi Saadet yönetebilir duygusu gelişmeye başladı. Önümüzdeki süreçte bu ilgiyi siyasal toparlanmaya çevirecek bir süreci işleteceğiz.
Herkese kapımızı açıyoruz. Saadet Türkiye’nin partisidir. Yerli olan, anti emperyalist olan, maneviyatçı olan, herkesin adaleti özgürlüğü, refahından yana olan herkese kapımız açık. Kongre aynı zamanda seçim kampanyamızın da başlangıcı olacak.
Partinin vitrininde sürpriz isimler olacak mı?
Türkiye’de bize en aykırı göreceğiniz isim bize aykırı değil. Pek çok insanla görüşüyoruz. Yeni yönetimde değişim olacak, ama esas fikirler söylemler eylemlerdeki değişimler.
PARTİDE ERBAKAN'IN KONUMU NE OLACAK?
Sayın Erbakan’ın partideki yeri ne olacak?
26 Ekim 2008’den bu yana partinin başındayım. Türkiye’nin her yerini dolaşıyoruz. Gittiğimiz yol, yaptığımız siyasete millet devam diyor. 2008’den bu yana da yetkili kurullarda, başkanlık divanında kararları alıp uyguladık. Sayın Erbakan’ın bu süreçte doğrudan veya dolaylı hiçbir tavsiyesi olmamıştır. Biz kendi kararlarımızı alarak yolumuza devam ettik.
Ama Erbakan’ın kişisel birikimleri, kendi birikimi olmasından öte Türkiye’nin birikimleridir. Saadet Partisi bir vesayet altında değildir. Vesayet altında zaten siyaset yapılamaz. Numan Kurtulmuş da vesayet altıda siyaset yapmaz. Hiç kimse bize böyle bir şey sormuyor. Toplumda böyle bir algı yok. Siyasetin temel kurallarından biri “gölge olan gerçek olamaz”dır.
İPTAL GELİRSE KESİN ERKEN SEÇİM
Erken seçim görüyor musunuz?
CHP’nin Anayasa Mahkemesi’ne yaptığı başvurudan iptal kararı çıkarsa hükümetin erken seçim kararı alacağını düşünüyorum. Olası bir iptal kararı da tabi hükümetin ekmeğine yağ sürecektir.