Tahliye tartışmaları giderek büyüyor. Adalet Bakanı Sadullah Ergin'den çarpıcı açıklamalar var.
Abone olİNTERNETHABER.COM- Hizbullah üyelerini tahliye eden Yargıtay eleştirilerin odağında. Yargı hükümeti hükümet de yargıyı suçluyor. Ancak Adalet Bakanı Sadullah Ergin'in açıklamaları tartışmaya yeni boyut katacak.
Yüksek yargının neden hükümete cephe aldığıyla ilgili Ergin, dönemin Cumhurbaşkanı Sezer'in Darbe Günlükleri'nde yer alan 'Bu hükümete hakim ve savcı aldırtmamak lazım" sözlerini işaret etti.
Hakim ve savcı alımlarına karşı Yargıtay ve Danıştay'ın nasıl ayak dirediğini, Bölge İdare Mahkemeleri'nin kurulmasına kimlerin nasıl engel olduğunu ayrıntılarıyla anlattı. CNN Türk'te Şirin Payzın'ın yönettiği "Ne oluyor?" programına konuk olan Ergin, iktidarları dönemindeki yargı-hükümet ilişkilerini satır başlarını açıkladı:
İSTİNAF MAHKEMELERİ 1 HAZİRAN 2007'DE FAALİYETE GEÇECEKTİ
"İlk derece mahkemelerinde Türkiye'de yapılan çalışmalarla fiziki altyapının güçlendirilmesiyle, UYAP sisteminin gelişmesiyle ilk derece mahkemelerinde yargılamalar aslında hızlandı. Ama hızlı gelen dosyalar yüksek yargıda tıkanıyor. Burayı aşmak lazım. Aklın yolu bir. İki tane çözüm var. Bir tanesi yüksek yargının güçlendirilmesi, bir diğeri de iş sayısını azaltmak. Nedir o? Bölge Adliye Mahkemeleri'nin (istinaf) hayata geçirilerek Yargıtay'a gelen dosya sayısını azaltabilmek. Mahkemeleri Adalet Bakanlığı niye kurmuyor? İstinaf Mahkemeleri'nin kuruluş kanunu görüşmeleri başladığı anda Yargıtay'ımız ilk başka karşı çıktı. 'İstinaflara gerek yok' deniyor. 2004 yılında AB müzakereleri alabilmek için bu zemini yapması gerekiyor hükümetin. AB kriterleri açısından istinafları kuracağına dair kanunu çıkartıyor. Faaliyete geçiş tarihi olarak da 1 Haziran 2007'yi gösteriyor.
YÜKSEK YARGI, CHP VE YARSAV AYAKLANIYOR
Tabloya bakınız bu esnada ana muhalefet partisi, yüksek yargı ve YARSAV temsilcileri bu düzenlemeye adeta ateş püskürüyor. Dönemin YARSAV Başkanı Emin Ağaoğlu, diyor ki 'İstinaf mahkemelerinin faaliyete geçirilmesiyle siyasi beklentilere uygun kararlar alması için ortam yaratılacağını bu yolla Yargıtay'ın devre dışı bırakııacağını' söyledi. CHP sözcüleri hepsi karşı çıkıyor.
EYALETLERE BÖLÜNÜRÜZ TEPKİSİ
Hatta bir tanesi diyor ki 'Türkiye'yi eyalet sistemine bölecektir.' Dönemin Yargıtay Başkanı Osman Arslan 'Bölge Adliye Mahkemeleri'nin 1 Haziran 2010 tarihinde açılması uygundur' diye açıklama yapıyor. Bunu 2-3 defa dile getiriyor.
GERÇEKER NE DEMİŞTİ?
Aynı şekilde Sayın Gerçeker, önceki gün soruyordu 'Niçin kurmadınız?' diye. Sayın Gerçeker 2009-2010 adli yılı açılış konuşmasında "Eksikler sonra tamamlanır anlayışı benimsenirse giderilmesi güç olan hak ihlallerinin doğmasına ve yargıda bir kaos ortamın olmasına neden olacağı unutulmamalıdır. İlk derece mahkemelerinde oluşacak boşluk yeterli hakim ve savcı ile doldurulduktan sonra bölge adliye mahkemeleri faaliyet geçirilmelidir." diyordu.
DANIŞTAY SON 5 YILDA HAKİM VE SAVCI ALIMINA 4 KEZ DAVA AÇIYOR
"Yargıtay Başkanları bunları söyledi siz uymasaydınız" şeklinde eleştirilere cevap veren Ergin, hakim ve savcı alımıyla ilgili Danıştay'ın yazılı sınavları, kameralı mülakatları hatta ÖSYM'nin sınavını bile dava ettiğini anlattı. "Bir dokunun bin ah işitin" diyen Ergin, "Son 5 yılda 4 kez yürütmeyi durdurma kararı verilmiştir hakim ve savcı alımıyla ilgili. Anayasa Mahkemesi Adalet Bakanlığı lehinde karar almıştır. Genelde YARSAV açıyor, bir tanesi de sınavı kaybeden aday açtı. Ama ne oluyorsa 2006 yılında Danıştay yürütmeyi durdurma kararı alıyor."
SEZER: "HÜKÜMETE HAKİM VE SAVCI ALDIRMAYIN"
Yüksek yargının neden böyle bir direnç gösterdiği yönündeki soruya Ergin'in cevabı eski Cumhurbaşkanı Sezer'in 'Darbe Günlükleri'nde yer alan açıklamasına işaret ediyor:
"Sayın Ahmet Necdet Sezer ile Sayın Mustafa Balbay'ın yaptığı görüşmelerin Günlükler'deki yansımalarına bakmak lazım. Oraya bakarsanız Sayın Sezer Sayın Balbay'a 'Bu hükümete hakim ve savcı aldırtmamak lazım. Hakim ve savcıları HSYK almalı' diyor. Bu tespit 2005 2006 yılında yapılıyor ve Sayın Balbay Günlükleri'ne yazıyor. Bu tespitler dava dosyasında var. Bundan sonra Danıştay'daki içtihatlar değişiyor. Bilmem bir şey anlatabiliyor muyum? Bundan ne anlam çıkıyorsa sizçıkartacaksınız?"
Ergin daha sonra Danıştay'ın çifte kararını örnek verdi:
"Mülakat yapıyor Milli Savunma Bakanlığı. Adaylardan biri iptal davası açıyor. Danıştay'ın kararı: Milli Savunma Bakanlığı'nın yapmış olduğu mülakatta kamera koyma zorunluluğu yoktur. Adalet Bakanlığı yaparsa kamera konulmalıdır, Milli Savunma Bakanlığı yaparsa kameraya gerek yoktur. Şimdi bütün buları alt alta üst üste koyunuz. Son beş yılda hakim ve savcı alımı yapılmaması için o kadar çaba sarfedildi ki.. Kanunu değiştirdik, mülakatın tanımını yaptık. ÖSYM'ye ilişkin verilen kararın gereğini yerine getirdik. Aldırmamak için kamera kararı aldırttılar. Adalet Bakanlığı ne yapacak soruyorum. Ama her aşamada engellemelerle karşı karşıya kalıyoruz."