BIST 9.550
DOLAR 34,54
EURO 36,01
ALTIN 3.005,46
HABER /  SAĞLIK

Her prostat büyümesi kanser mi?

Prostat büyümesi ileri yaş erkeklerde sık rastlanan bir durum. Ancak her büyümenin nedeni, kanser değil.

Abone ol

Büyümenin neden kaynaklandığını saptamak için mutlaka bir uzmana başvurmak gerekiyor. Çünkü prostat kanserinde de erken teşhis, hayat kurtarıyor.

Acıbadem Kozyatağı Hastanesi Radyasyon Onkolojisi Uzmanı Doç. Dr. Meriç Şengöz, toplumda prostat büyümesinin kanser gibi algılandığını belirtti, “Büyüme yalnızca kanserden kaynaklanmaz. İyi huylu prostat büyümesi de söz konusu olabilir. Bu iki durumu, birbiriyle karıştırmamak gerekiyor” dedi.

Büyümenin mutlaka ciddiye alınması gerektiğini söyleyen Doç. Dr. Meriç Şengöz, “Belli bir yaş grubundaki büyümelerin büyük bir kısmı iyi huylu, küçük bir kısmı ise kötü huylu yani prostat kanserine bağlı olarak ortaya çıkıyor. Ancak kendi haline bırakırsanız o iyi huylu büyümenin, ileride kötü huylu tümöre dönüşme ihtimali var. Bu yüzden iyi huylu büyüme ile kanseri ayırabilmek ve erken teşhis koyabilmek için erkeklerin düzenli hekim kontrolünden geçmeleri çok önemli” diye konuştu.

ERKEKLER UTANIYOR
Gelişmiş ülkelerde erkekler prostat kontrolü için düzenli olarak hekime giderken ülkemizdeki erkekler utanıyor! Prostat kontrolünde utangaç davranmanın, hastalıkların geç teşhis edilmesine neden olduğunu belirten Doç. Dr. Meriç Şengöz ülkemizdeki erkeklerde bu bilincin yeterince gelişmediğine dikkat çekerek, şunları söyledi:

“Kadınlar meme kontrollerini düzenli olarak yaptırarak sağlıklarını koruma yolunda önemli bir yatırım yapıyor. Ancak erkeklerde prostat için hekime başvurma oranı, kadınlardaki kadar yüksek değil. Bunun nedeni ise çekingenlik. Oysa erkeklerin 55 – 60 yaşlarından itibaren rutin üroloji kontrolü olmaları gerekiyor. Bizler, erkeklerin 45 yaşından sonra bir kez, 60 yaşından sonra da 6 aylık periyodlarla prostat kontrolü yaptırmasını istiyoruz. Bu kontrollerde; prostat muayenesi yapıldıktan sonra kanda PSA denilen bir antijen değerine bakılıyor. Eğer bu değer, normal seviyeyi aştıysa biyopsi gibi ileri incelemeler yapılıyor. Tanı konduktan sonra da tedavisine geçiliyor.”

BU BELİRTİLERİ DİKKAT!
Prostatta kötü huylu tümör oluştuğunda; bu tümörün, bir süre sonra etraftaki organlara baskı yaparak ilerlediğini, hücrelerin kana karışmasıyla kemiklere veya başka organlara yayıldığını anlatan Doç. Dr. Meriç Şengöz, prostat kanserinin belirtilerinin idrar yapma düzensizliği, tıkanıklığı, büyük abdest düzeninin bozulması, kanamalı idrar çıkış saptanması şeklinde özetledi.

YÜZDE 90 BAŞARIYLA TEDAVİ EDİLİYOR
Prostat büyümesinde sık sık tuvalete gitme ihtiyacı duyulması nedeniyle hastanın günlük yaşam kalitesinin düştüğüne dikkat çeken Doç. Dr. Meriç Şengöz, “Tedavide yüzde 80-90'lara varan iyi sonuçlar elde ediyoruz.” diyor. Prostat kanserinde ileri yaş ve aile öyküsünün risk faktörleri arasında sayıldığını aktaran Doç. Dr. Şengöz, ailenin erkeklerinde prostat kanseri varsa diğer erkek üyelerdeki olasılığın biraz daha yükseldiğini ifade ediyor. Erkeklerde en sık görülen ve ölüme neden olabilen kanser türü olan prostat kanserinin tedavisinde beş yönteme başvuruluyor. Bunlar; takip, ameliyat, radyoterapi, brakiterapi ve ilaçlardır.

Takip: Prostat kanseri çok yavaş ilerliyor. Tanı erken konulduğunda, hastanın yaşı da ileriyse izlemek önemli bir seçenek haline geliyor.

Ameliyat: Ürologlar tarafından açık ya da laparoskopik olarak gerçekleştirilen cerrahi yöntemde prostat, bir bütün olarak çıkarılıyor. 

Radyoterapi: Ameliyatsız yöntemlerde standart tedavi olarak biliniyor.  Farklı tekniklerle farklı dozlar ve süreler içinde, ileri teknoloji ile üretilmiş cihazlar kullanılarak uygulanan radyoterapi sayesinde, tümörün kontrol altında tutulma ya da yok edilme oranı artıyor.

Brakiterapi: Cerrahiye benzeyen, radyoaktif birtakım tohumcukların özel bir iğne sayesinde prostatın içine yerleştirilmesi prensibine dayanan bir tedavi yöntemi. Kısa sürede uygulanması ve tohumcukların vücutta kalması nedeniyle, hasta açısından da konforlu bir yöntem.

İlaçlar: Tedavide tek başına kullanılmıyor. Genellikle cerrahiye ve radyoterapiye ek olarak ya da başka tedavi uygulanamayan hastalar için tercih ediliyor. Öncelikle hastalığın evresi ve hastanın taşıdığı risk belirleniyor. Tedavide, erkeklik hormonunu baskılayan ilaçlar kullanılıyor.