Henry Ford’un göz bebeği Ford T modeli, üretildiğinde gerçek anlamda bir devrim yaratmıştı.
Abone olUlaşıma farklı bir boyut getiren “otomobili”, zenginlerin tekelinden çıkarıp, halkın beğenisine sunan ve otomotiv sektörüne adı büyük harflerle kazınan Henry Ford’un göz bebeği Ford T modeli, üretildiğinde gerçek anlamda bir devrim yaratmıştı. Önceleri, araba kullanmanın zevkini tatmak zenginlere özgü bir durum olarak algılansa da Henry Ford’un Highland Park’taki fabrikasında geliştirdiği çeşitli bölümlere ayrılan, hareketli montaj bandı sayesinde “seri üretime” geçmenin çok daha kolaylaştı. Böylece, sadece zenginler değil, halk da bu otomobil kullanmanın keyfini almaya başladı. Ford, yoğun ve inatçı çalışmalarından sonra 1896’da Detroit’te “Ford T” adıyla yeni bir otomobil üretti ve 1908’de günde 100 araba kapasitesiyle, seri üretime başladı. Kuruluşundan sonraki ilk beş yıl içinde, beş farklı modelle piyasada bulunan Ford, T modeliyle üretimden sonraki 19 yıl içinde ABD’de 15,5 milyon, Kanada’da yaklaşık 1 milyon ve İngiltere’de de 250 bin gibi rekor satış rakamlarına ulaşmayı başardı. Ford, bu başarısını hiç kuşkusuz, çok sayıda teknik elemandan oluşan organize ekiplerinin, sistemli seri üretimi sayesinde elde etti. İlk T modeli için 825 dolar fiyat belirlemesi yapan şirket, kısa sürede kara geçeceğinin bilincindeydi. 545 kilogram ağırlığındaki, Ford T modeli, dört silindir, yirmi beygir motora sahipti ve kolay kullanım, hafiflik ve en önemlisi de ucuzluk gibi özellikleriyle, halkı heyecanlandırmakla kalmayıp aynı zamanda satışlarını da katlıyordu T modelinin ana özelliği, pratik ve basit olmasıydı. Sürücünün kontrol ya da tamir aşamasında motora kolay ulaşabilmesi için, motor kapağı geriye ve sağa doğru kaldırılırdı. Ford T modelinde, tekerlekler üretimin ilk safhasında yerlerine takılıyor ve böylece şasinin kolay hareket ettirilebilmesi sağlanıyordu. İlk bakışta dayanıksızmış gibi görünen şasi, aracın ‘Teneke Lizzie’ adıyla anılmasına neden olmuştu; ancak şasi vanadyumlu çelikten yapılmış olup hayli sağlamdı. Otomobilin kaportasını oluşturan kaplamalar elle yapılırdı; bu işlem için Ford, zamandan tasarrufu amaçlayan, kaplamaları kalıpla presleyen makineler yapmıştı. Direksiyon simidi arabanın sağ tarafına yerleştirilmişti. Otomobilin gövde teknesi ahşap kaplamaydı, döşemeleri ise deriden yapılmıştı. Gövde teknesi üretim zincirinin başka bir bölümünde hazırlanıp, şasiye yukardan ekleniyordu. T modeli ucuz olmasıyla alıcıların gözdesiydi; aracın ucuz olmasını sağlayan faktör ise modelin standartlaştırılmış gövdesiydi. O günlerde otomobilleri, konusunda uzman fayton imalatçıları yapıyorlardı.T modelini üretim aşamasında, ısmarlama modellerden ayıran özelliği ise zincirleme bir üretim sisteminde yapılıyor olması ve müşterilerin özel isteklerine bu yüzden cevap verememesiydi. Sonraları, Ford bu sorunu ortadan kaldırmak için sınırlı sayıda da olsa, gövdeleri farklı biçimlerde olan ısmarlama otomobiller üretecekti. Ford, T modelini oluştururken kurduğu sistemi bugün hala kullanıyor. Parçaların, oluşturulan zincirde bir araya getirilmesi fikri ve bu fikri sabitleyen prensipler, fabrika tarafından hala korunurken, insanların yerini alan robotlar sayesinde de özünden birşey kaybetmeden güncelleştiriliyor. Ford’un piyasaya girmesinden önce otomobiller küçük işçi takımları tarafından yapılırken, Ford’la birlikte otomobil bir düzende işçilerin önünden geçerken, her işçinin bir başka parça eklemesiyle oluşturulmaya başlandı. Şirketin 100. yıl kutlamaları için Ford, nostalji yapacak ve T modelinden sadece 6 tane üretecek. Tümüyle orijinallerine benzeyecek olan bu 6 Ford T otomobilin parçalarının toplanması 252 kişilik bir ekibin iki yılını almış. Ne de olsa Ford T, her şeye değer....