BIST 9.550
DOLAR 34,54
EURO 36,01
ALTIN 3.005,46

Helak oldular çünkü onlara müstahak!...

Acımasız bir kıvılcım, 301 kişiyi aramızdan alıp götüren bir yangına dönüştü. Fatih Terim'in söylediği gibi, ateş bu kez düşmediği yeri de yaktı.

Acımasız bir kıvılcım, 301 kişiyi aramızdan alıp götüren bir yangına dönüştü. Fatih Terim'in söylediği gibi, ateş bu kez düşmediği yeri de yaktı. Her bir ölüm haberi, kederli bir çığlık dalgasıyla cevabını buldu.

Fitne, maden ocağındaki dumandan ve zehirden daha hızlı yayıldı dört bir yana.... Dün müftü karısı olanlar bir anda madenci karısı oldu. İstanbul'da gezici olanlar bir anda Soma madencisi olup çıktı karşımıza...  Dillere destan (!) mücadelelerine, cenk meydanı saydıkları twitter üzerinden bir kez daha giriştiler.

Sabah saatinde, "Erdoğan bir kıza tekme tokat girişti" dediler. Öğleden sonra baktık ki o kız erkeğe dönüşmüş! Erdoğan nasıl vurmuşsa cinsiyet değişikliği hasıl olmuş!

"Yahu yanlış biliyorsunuz" dediğim için Soma'daki faciayı bir anda es geçip benim yedi sülalemi sıradan geçirdiler.

Sonra mı?

"Erdoğan bana vurdu" diyen adam bir gün önce milli kahramanlarıydı. Bir gün sonra aynı adam, "Bana Erdoğan değil, korumaları vurmuş. Görüntüleri izleyince gerçeği gördüm" deyince bir anda hain ve satılmış ilan edildi.

"Ne oldu bak haksız çıktınız!" dedik diye birkez daha küfürlere başladılar.

Trafik kazası esnasında kaza yapan araçtan, cüzdan çalan vicdansızlar gibi, ölüm üzerinden siyasi ikbal peşine düştü her biri... Şeytan konulu filmlerde şeytan rolünü makyajsız oynayacak kadar şeytanlaştılar. Şehit askerler üzerinden siyaset üretemeyince madencilerin cenazesinden medet ummaya başladılar.

Onlar yazar da bizim malum yazarlar susar mı?

Pek tabi ki gemilerini sevdikleri ve sevildikleri limana doğru yüzdürmeye başladılar.  Bindikleri bir ticaret gemisini savaş kadırgasıymış gibi halka yutturarak yeni bir kahramanlığa soyundular.

Madende can veren pek çok madencinin, sıkıldıkları için gaz maskelerini çıkardıkları ve bu nedenle şehit düştükleri ortaya çıktı. Madencilerin ölüm haberini fırsat bilen pek çok gazeteci de bu ölümlerle birlikte insanlık maskesini çıkardı, adeta kin ve nefret kusmaya başladı. On yıllar boyunca öğrendikleri tüm ihanet oyunlarını şu birkaç gün içinde kullanıp tükettiler.

"Ölen işçiler AKP'nin parayla mitinge taşıdığı işçilerdi. Olan biten müstahaktır denilebilir. Türkiye Tayyip Erdoğan ile layığını bulmuştur" diyen Yılmaz Özdil işaret fişeğini attı...

Özdil bunu der de Yazgülü Aldoğan durur mu? Leydi, sosis kalınlığındaki tombul parmaklarını konuşturup, "Pazar sabahı günümüz aydın olamıyor: şimdi de bir şehit lafı icat ettiler ki isyan edilmesin. Onlar ne şehit ne gazi. Kar yoluna gitti Niyazi" diyerek madencilere hakaret etti.

Peki fitne olur da Emin Çölaşan geri kalır mı?

Bakın o ne diyor:

"Sevgili okuyucularım, Soma faciası olduktan sonra bu sorumsuz hükümetin aldığı ilk karar, 19 Mayıs Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı kutlamalarının iptal edilmesi oldu. Göstermelik ulusal yas (!) ilan edilmişti ama ülkenin dört bir yanındaki eğlence yerleri açıktı, maçlar oynanıyordu! Facia, bu sorumsuzlar için bir bahane oldu ve hiç utanmadan 19 Mayıs kutlamalarını anında yasakladılar. Tamamına yazıklar olsun, utansınlar. Eğer utanma duyguları kaldıysa."

Ulusalcı yazarların olduğu ortamda cemaatçi yazarımız yardıma koşmaz mı? Hocasından fetvayı almış ve yorumların hasını yapıştırmış köşesinde...

Ölenler için, "Helak oldular" cümlesini kuran Zaman yazarı Ali Ünal'a göre Soma'daki facianın nedeni "AK Parti'ye oy verilmesi ve Cemaate hakaret edilmesi..."

Şunu açık ve net olarak belirteyim...

Yaşanan faciadan dolayı hükümeti eleştirebilirsiniz. Tekme atan müşavirin görevden uzaklaştırılmasını talep edebilir, market girişinde vatandaşı döven korumaların hesap vermesini isteyebilirsiniz. Hatta kazadan 2 gün sonra Soma'ya giden Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı'nın istifasını da isteyebilirsiniz.

Bunların tamamı normal...

Ancak hiçbir insana sevmediğiniz partinin mitingine gitti diye ölümü müstahak göremez, "B.k yoluna gitti" diyerek aşağılıkça hakaret edemezsiniz.

Bir yanda "Çizmelerimi çıkarayım sedye kirlenmesin" diyenlere ölümü müstahak görüp "B.k yoluna gitti Niyazi" diyeceksiniz, diğer yanda ortalığı yakıp yıkan gezici şehir iblislerine destek verip, polisle çatışırken ölenlere "Şehit" diyeceksiniz.

Madem demokrasiden bahsediyoruz...

AK Parti'yi destekliyor diye birilerinin ölümlerine "iyi olmuş" diyebilen zihniyetin demokrasilerde yeri olamaz!

Sakın ha!

"Ama başbakan da bu işin fıtratında bu var dedi" gibi saçma sapan bir cümle ile yapılan bu namertliğin üstünü örmeye çalışmayın. "Bu tür riskli işlerde ölüm oranı daha yüksektir. Bu işin" anlamına gelecek bir cümle ile, "Bu ölümler onlara müstahak" cümlesi arasında bir organik bağ kuracak kadar alçalmayın derim.

Dün baktım, Yılmaz Özdil köşesinde kendini savunmuş. "Kendi söylediklerini bize mal etmeye çalışıyorlar. Kim vurduya gidelim diye bizi hedef gösteriyorlar" diyerek çaktırmadan geri adım atmaya çalışıyor. 

Uludere'de ölenler için, "Katırlar" benzetmesi yapan, AK Parti seçmenini, "Göbeğini kaşıyan adam", "Bidan kafalı" diyerek hakir gören bir yazarın bu çark çabalarına kim inanır?

Bu kafa 90 küsur yıldır Kürtleri insan olarak görmek istemedi. Bu kafa yıllar önce Alevileri insandan saymadığı için topluca katletti. Bu kafa Cumhuriyetin kuruluşundan beri başı kapalı olan inanç sahiplerini hep aşağıladı, ötekileştirdi.

Şimdi pek tabi ki ölümü "müstahak" görecek ve "b.k yoluna gtti" diyecek. Kirli ağızlardan temiz kelimeler çıkmasını nasıl bekleyebiliriz ki?

Şuraya bakar mısınız?

Cemaati savunan yazar Erdoğan'a oy verenleri neredeyse Lut Kavmi gibi gördüğünü söyleyecek. Adamlar dershaneler kapatılacak diye Türkiye'yi ateşe verdiler ama yetmemiş.

Neymiş efendim, "Erdoğan'a oy verdikleri için bunu haketmişler..."

Bu yazarın mantığıyla gidecek olursak, "Bundan önceki seçimlerde kendileri de Erdoğan'a oy verdikleri için topluca helak oldular" dememiz gerekiyor herhalde...

Her şey bir yana...

Ben hepsinden çok Emin Çölaşan'a gerçekten çok ama çok üzülüyorum.  Yani bir insan ancak Emin Çölaşan kadar bahtsız olur! Samimi ve dürüst insan olmanın erdemine ulaşamadan yaş kemale erdi!

Öyle bir acz içinde ki...

Türkiye 301 madencinin yasını tutarken o, "Ülkenin dört bir yanındaki eğlence yerleri açıktı, maçlar oynanıyordu! Facia, bu sorumsuzlar için bir bahane oldu ve hiç utanmadan 19 Mayıs kutlamalarını anında yasakladılar." ettiler diyebiliyor...

Yalanın kuyruklusu, iftiranın püsküllüsü, cehaletin dip noktası dedikleri bu olsa gerek.

Bir defa 19 Mayıs Kutlamaları yasaklanmadı. Devlet yalnızca kendi yaptığı kutlamaları iptal etti. Dünyanın hiçbir ülkesinde devlet gidip de bar işletmecisine "Yastayız kapat" demez. Kapatmıyorsa o bar işletmecisinin kabahati. Zaten o barlara gidenler de savunduğu ulusalcı tayfadan başkası değil. Maçlar oynanıyormuş. O maçlardan Soma'ya kaç milyon TL'lik yardım toplandı haberi yok garibimin.

Bu yıl stadyumlarda kutlamalar olmamış, konfetiler havalarda uçuşmamış diye beyefendinin keyfi kaçmış!

Ziyanı yok efendim... Kaza niyetine seneye iki kere kutlarsınız olur biter! Size göre Cuma Namazının kazası oluyorsa, bunun kazası hayli hayli olur yani..

Son olarak...

Erdoğan dün bu yazarları eleştirdiği konuşmasında patronlarına, "Bunları neden kovmuyorsun" diye seslenmiş.

Bu çağrıya kesinlikle katılmadığımı belirtmek istiyorum.

Bu yazılarından dolayı birilerinin kovulmasına bence hiç gerek yok!. Bence patronları bunları çalıştırsın ama, böyle günlerde bağlı tutsun!

Milletin siyasi manevi değerlerine saldırmasınlar, o da yeter!