BIST 9.614
DOLAR 34,64
EURO 36,49
ALTIN 2.932,81
HABER /  POLİTİKA  /  HDP

HDP'den İç Güvenlik Yasası'nın kaldırılması için kanun teklifi

HDP Grup Başkanvekilleri Pervin Buldan ve İdris Baluken, kamuoyunda İç Güvenlik Yasası olarak bilinen yasanın tümden kaldırılması İle ilgili Kanun Tekliflerini TBMM Başkanlığına sundu.

Abone ol

Kanun teklifinde şu ifadelere yer verildi:

POLİS DEVLETİNE DÖNÜŞÜ SİMGELEYEN...

"AKP'nin bugünkü sürece hazırlık niteliğinde olan güvenlikçi politikalarının en önemli adımı hiç kuşkusuz geçtiğimiz Mart ayında mecliste mevcut yasalar, iç tüzük, Anayasa ve uluslararası hukuk kuralları hiçe sayılarak, zorla yasalaştırılan iç güvenlik paketidir. Gezi ve Kobane olaylarını bahane ederek meşrulaştırılmaya çalışılan iç güvenlik paketi, AKP'nin otoriter yönetiminin ve baskı politikalarının yasal kılıfı niteliğindedir. İç güvenlik paketi özellikle Gezi ve Gezi sonrası Türkiye'de ortaya çıkan toplumsal muhalefeti bastırmak, Kürtlerin, Türkiye demokrasi güçleriyle birlikte sivil siyasette yeni ve güçlü bir merkez ve Türkiye halklarına büyük bir umut olma yönündeki kazanımlarını ortadan kaldırmak, rüşvet ve yolsuzluk olayları nedeniyle iktidar üzerinde oluşan basıncı dağıtmak amacıyla yasalaştırıldı. Bu toplumsal basıncın azaltılması için esas alınması gereken demokratik teamüllerin işletilmesi iken, polis devletine dönüşü simgeleyen iç güvenlik paketi AKP tarafından yürürlüğe konmuştur. Geldiğimiz noktada, Türkiye'de toplumsal muhalefet dinamiklerinin demokrasi içerisinde değerlendirilmesi değil, baskılarla söndürülmek istenmesi tablosu açığa çıkmıştır.

"İÇ GÜVENLİK PAKETİ AİHM KARARLARINA AÇIKÇA AYKIRILIK TEŞKİL ETMEKTEDİR"

AKP iktidarı özellik 2009'dan itibaren demokrasinin tüm temel kurum ve kurallarını; kuvvetler ayrılığı, yargı bağımsızlığı, adil yargılama, ifade özgürlüğü, toplantı ve gösteri yürüyüşü özgürlüğü gibi evrensel ilke ve prensipleri daha fazla hiçe saymaya ve otoriterleşmeye başladı. Bu yönelimin en somut adımı olan iç güvenlik paketi ile; mevcut muğlak ve cezasızlığa yol açan ve bu nedenle uluslararası ilgili kurumlarca ciddi biçimde eleştirilen polislerin yetkileri daha da artırıldı, Vali ve kaymakamlar adli kolluk amiri haline getirilerek savcı ve yargıçların yetkilerini kullanması mümkün kılındı, göstericiler için öngörülen hukuken temellendirilmesi mümkün olmayan ya da fazlasıyla ağır olan cezalar daha da ağırlaştırıldı. Yasa ile kişi hak ve özgürlükleri yok sayılarak polisin yetkisini sınırsız bir biçimde artırıldı. Kaldı ki hükümet; polisin yetkilerini zaten sınırsız kılan bir düzenlemeyi 2007 yılında hayata geçirmiş ve o tarihte de siyasi partiler, hukukçular, sivil toplum örgütleri, hak örgütleri PVSK'da yapılan değişiklikleri eleştirmiş, bu değişikliklerin beraberinde yargısız infazları getireceğini yüksek sesle kamuoyuna ifade etmişti.

Nitekim PVKS 16 ıncı maddede yapılan değişiklikler sonucu 2007 yılından iç güvenlik paketinin yasalaştığı sürece değin 179 sivil polis kurşunu ile hayatını kaybetmiştir. Üstelik bu 179 kişinin ölümü neticesinde bu cinayetlerin sorumluları hiçbir ceza almamıştır. Polise sınırsız yetki veren iç güvenlik paketi bugüne kadar işlenen yargısız infazları, cinayetleri ve bundan sonra işlenecek cinayetleri yasal hale getirdi. Bölgede on yıllardır işlenen katliamların hesabının sorulmadığı, yasal olmasa da fiilen her türlü hukuksuzluğun yaşatıldığı bir coğrafyada kamu düzeninin tesisi gerekçe gösterilerek, yaşam hakkı, düşünce ve ifade özgürlüğü, adil yargılama hakkı gibi birçok hak ve özgürlük bu paket ile askıya alındı. Polisin yetkisi sınırsız bir biçimde artırıldı. Polise yakalama, durdurma ve arama konusunda geniş yetkiler verildi. Polisin kitlesel gösterilerde kullandığı kimyasal gaz ve boya kullanımı daha da artırıldı. Polise öldürme, doğrudan gözaltına alma yetkisi verildi. Yasa ile güçler ayrılığı ilkesi hiçe sayılara valiye yargının görevi olan gözaltına alma yetkisi verildi. İç güvenlik yasası ile yargı paketinde daha önce yapılan değişiklikler aleyhe tekrar düzenlendi. Bu pakette arama ve yakalama için ' somut delillere dayalı kuvvetli şüphe' ölçüsü kaldırılmış tekrar 'makul şüphe' kriteri getirildi. Pakette iktidarla aynı düşünce de olmayan ve muhalif olan herkesin dinlenmesi kanuni hale getirildi. İç Güvenlik Paketi içerdiği birçok düzenleme ile başta Anayasa olmak üzere, Türkiye'nin taraf olduğu Uluslararası sözleşmeler ve Avrupa İnsan Hakları Mahkeme'nin kararlarına açıkça aykırılık teşkil etmektedir."