BIST 10.025
DOLAR 35,16
EURO 36,68
ALTIN 2.956,54
HABER /  POLİTİKA  /  HDP

HDP'den Erdoğan'a çok sert sözler!

HDP Muş milletvekili Demir Çelik, Trabzon'da konuşan Erdoğan'ın sözlerini İnternethaber'e değerlendirdi.

Abone ol

NESRİN YILMAZ
İNTERNETHABER-ANKARA

Cumhurbaşkanı Erdoğan Trabzon'da konuştu. Konuşmasında HDP'nin sokak eylemleri çağrısına sert sözlerle yüklenen Erdoğan, "Cumhurbaşkanlığı seçiminde saygıdan, sevgiden bahsedeceksin, sonra da utanmadan milleti sokağa davet edeceksin. Sonra da çıkıp 'ben bunu şiddete karışmak' için demedim diyorsun. Ne diye dedin?" eleştirisinde bulundu.

Konuşmasında muhalefete sert sözlerle yüklenen Erdoğan ayrıca, "Kobani'ye yardım etmiyor' diyerek hem içerde hem dışarda Türkiye'yi hedef yapmak nankörlüktür. Hem Meclis'te tezkereye karşı çıkacaksın hem de Türkiye Kobani'ye yardım etmiyor diye şımarıkça çağrı yapacaksın." dedi. Erdoğan'a en sert cevap HDP Muş milletvekili Demir Çelik'ten geldi.

"Erdoğan padişah değil, biz de onun kölesi değiliz"
diyen Çelik, Erdoğan'ın Kobani'nin düşmesini istediğini, "Kobani'nin düşmesi Erdoğan için bayramdır" diyerek dile getirdi.

Erdoğan'ın suçlamalarını Kürtlerin hak etmediğini ifade eden Çelik, "Çözüm süreci onun bize bahşedebileceği bir şey değildir" dedi.

O PADİŞAH, BİZ DE KÖLESİ DEĞİLİZ

Cumhurbaşkanı'nı akli ve vicdanı davranışa ve söyleme davet ediyorum. Başbakan ve Cumhurbaşkanı olabilir ama padişah değil, biz de kulu kölesi değiliz. Onun nasıl bir hukuk devletinde hakları varsa, sıradan bir vatandaşın da onun kadar hakları var. Onun söylediği, yaptığı savaş kışkırtıcılığına karşın sıradan vatandaşın da özgürlüklerini, adaletini, dile getrime, talep etme, arkasında durma hakkı var.

ÇÖZÜM SÜRECİ ONUN BAHŞEDEBİLECEĞİ BİR ŞEY DEĞİLDİR

Biz bu hakkı dile getirdik diye, insanları şiddete davet ediyor yaftasını yapıştırmaya hakkı yoktur. Kaldı ki, çözüm süreci kendisinin bahşedebileceği ya da kendisinin lütufta bulunacağı bir şey değildir. Biz, annemizin ak sütü kadar helal olan statümüzü istiyoruz, dilimizi, kültürümüzü özgürce yaşamak istiyoruz. Bunların Anayasal ve yasal güvenceye tabii tutulmamış olması devletin ayıbıdır, bu ayıptan kurtulması gereken biri varsa o da Sayın Cumhurbaşkanıdır.

BU SUÇLAMAYI HAK ETMİYORUZ

Bunu istiyoruz diye bizi şımarıklıkla ya da iyi niyeti suistimalle suçlaması bizim hak ettiğimiz bir suçlama değil. 20 aydır demokratik çözüm diye diye Kürtleri susturup, eylemsiz ve pasif kılan, her gün yeni umut aşılayıp, "yapacağım" diyerek yapmayan kendisi değil mi? Kürt tarafı bu 20 ay içerisinde nelere karar vermedi, ateşkes ilan etti, çatışmasızlık kararına vardı, demokratik kurtuluş, özgür yaşam, birlikte yaşam iradesini beyan etti. Gerillasını Türkiye'den Güney Kürdistan Federe Devletine intikal etti. Her seferinde barış, her seferinde kardeşlik isteğini dile getirdi ama hala anadili yasak, hala anadilini talep edenler cezaevinde.

CUMHURBAŞKANI İÇİN BAYRAM KOBANİ'NİN DÜŞTÜĞÜ ANDIR

Hala, "Kobani düştü düşecek" müjdesini bize verecek bir Cumhurbaşkanı hangi çözümden bahsedebilir. Onun için bayram, çözüm statüsünün olmadığı andır, onun için bayram Kobani'nin düştüğü andır. Kobani'nin düşmesi kime ne kazandıracak. Bir kez daha Kürtlerin inkarından Kürtlerin imha edilmesinden kim ne fayda sağlayacak. Cumhurbaşkanının bundan anladığı demokratik çözüm süreci ise biz böylesi bir çözüm istemiyoruz.

Zaten bizim başımıza zulüm, tankla, topla yağmur gibi yağıyor, bizim demokratik çözüden istediğimiz eşit, özgür vatandaş olarak yaşamaktır, onun da yolu, Kürtlerin kendi kendini yönetebildiği ülkede eşit özgür vatandaş olduğu, dili, kültürü, kimliğinin ve statüsünün anayasal güvenceye tabii tutulduğudur.