BIST 10.025
DOLAR 35,16
EURO 36,68
ALTIN 2.956,54
HABER /  POLİTİKA  /  HDP

HDP'den BM'ye flaş başvuru!

HDP, Güneydoğu'da yaşandığı iddia edilen yargısız infazların incelenmesi talebiyle Birleşmiş Milletler'e başvurdu.

Abone ol

HDP Eş Genel Başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ, BM Hukuk Dışı, Keyfi ve Yargısız İnfazlar Özel Raportörü Christof Heyns’e kritik bir yazı gönderdi.

Gönderilen yazıda, Eş Başkanlar Demirtaş ve Yüksekdağ, 20 Temmuz 2015 tarihinden itibaren yaşanan bazı olayları sıralayarak 'yargısız infaz' incelemesi başlatılmasını istediler.

İşte o başvuru metni:

1 - 23 Temmuz 2015 tarihinde Kilis’te yargısız infaz: Gaziantep ili Kilis sınırında bulunan bugün itibariyle Afrin Kantonu’ndan yaşamsal ihtiyaçlarını karşılamak için 23 Temmuz 2015’te Türkiye ’ye geçmek isteyen ve daha sonra adının Firas Feyad olduğu öğrenilen Rojavalı bir kadın Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesindeki askerlerin açtığı ateş sonucu hayatını kaybetmiştir. Olay açık bir yargısız infaz olarak bilinmektedir. Olay ile ilgili bir soruşturmaya ulaşılamazken ölenin kimlik bilgisine de ulaşılamamıştır.

2 - 25 Temmuz 2015 tarihinde Şırnak’ın Cizre ilçesinde meydana gelen yargısız infaz: 25 Temmuz 2015 tarihinde Şırnak’ın Cizre ilçesinde ağır yaralanan 23 yaşındaki Abdullah Özdal yaşamını yitirdi. Cizre’nin Yafes Mahallesi’nde yapılan protesto eylemlerine katılanlara yönelik silah kullanan polisin açtığı ateş sonucu yaralanan Abdullah Özdal ambulansla Diyarbakır Devlet Hastanesi’ne sevk edildiği sırada yaşamını yitirmiştir.

3 - 26 Temmuz 2015 tarihinde Diyarbakır ilinde gerçekleşen şüpheli çocuk ölümü: Diyarbakır Bağlar ilçesi Öğretmenler Caddesi üzerinde polisin saldırısından kaçan 11 yaşındaki Beytullah Aydın, sığındığı bir apartmanın 7. katından düşerek yaşamını yitirmiştir. Haber ajansından ve ölen çocuğun yakınlarından edindiğimiz bilgilere göre, Türkiye tarafından başlatılan hava saldırıları ve gözaltı operasyonlarını protesto eden gençlere polis saldırdı. Saldırıdan sonra polisin kovaladığı Beytullah Aydın ile birlikte 3 çocuk, Öğretmenler Caddesi üzerindeki Değirmen Apartmanı'na sığınır. Polisin saldırısından kaçan Aydın, arkadaşlarıyla birlikte apartmanın 7. katına çıkıp diğer apartmanın damına geçmeye çalışırken, apartman boşluğuna düşüp yaşamını yitirir. Değirmen Apartmanı'nda oturan M.B. (14) adındaki çocuk, yüksek bir sesin gelmesiyle evden koşarak çıktığını belirterek, "Yüksek sesten kaynaklı çok korktum. Sonra baktım binadan sesler geliyordu. Yaşamını yitiren çocuğun arkadaşları 'Beytullah uyan' diyorlardı. Kömürlüğün anahtarını bulup, kömürlüğü açtım ve komşulara haber verip 'Gelin çocuğu çıkartalım' dedim. Çocuğun her tarafı kan içindeydi. Vücudu ve her tarafı yamulmuştu. Kaldırmaya çalıştım çok ağırdı kaldıramadım. Sonra üst komşumuzu çağırdım. Sonra çocuğu kucağıma alınca bir kere nefes alıp verdi ve sonra hiç almadı. Nabzı ve kalbi hiç atmıyordu. Sonradan olay araştırma ekipleri geldi. Ama yoğun gazdan dolayı inceleme yapamayıp hemen gittiler." Şeklinde beyanda bulunmuştur. Olayda polisin hiçbir etkisi olmadığı belirtilen soruşturma devam etmektedir.

4 - 26 Temmuz 2015 tarihinde Mersin’de faili meçhul ölüm: Mersin ilinde yaşayan 35 yaşındaki Bülent Ecevit Güngör; Mersin'de Suruç katliamı, hava saldırıları ve gözaltıları protestosu sırasında balkonda otururken başına bir cismin isabet etmesi sonucu ağır yaralanmış ve kaldırıldığı hastanede hayatını kaybetmiştir. Olay akşam saatlerinde Mersin ili Akdeniz ilçesi Şevket Sümer Mahallesi'nde eylemler sırasında yaşanmıştır. Görgü tanıkları ise Güngör’ün başına polisin attığı gaz fişeğinin isabet ettiğini ifade etmiştir. olayın yaşanmasının ardından konuşan görgü tanıklarından S.D., polislerin eylemci gruba müdahale ettiğini ve o sırada Güngör'ün evinin bulunduğu sokağa biri siyah diğeri beyaz iki adet zırhlı araç girdiğini söyledi. Gençlerin dağılması ardından ise polislerin rastgele sağa sola zırhlı araçlardan gaz bombası attığını belirten S.D. "Kapsülün atılması ile birlikte bir feryat koptu. Güngör'ün küçük çocuğunun 'baba' diye bağırdığını duydum" ifadeleriyle yaşananları anlattı. Bir başka görgü tanığı da eylemcilerin polis müdahalesi ile dağıldığını belirterek, "Sadece üç tane eylemci kaldı. Polis de sokaklarda gaz atıyordu. Ondan sonra olanlar oldu" demektedir. Yine görgü tanıkları bir kişinin gözaltına alındığını belirtirken, gözaltına alınan kişinin de görgü tanığı olduğu için gözaltına alındığı iddia edildi. Olay ile ilgili soruşturma devam etmekte ise de polis atfedilen ölüm nedenini kabul etmemektedir.

5 - 26 Temmuz 2015 tarihinde Mardin’de yargısız infaz: Mardin’in Nusaybin ilçesinde 26 Temmuz gecesi polisin protesto eylemi yapan kitleye saldırması üzerine açılan ateş sonucu üniversite öğrencisi Seyithan Dede yaşamını yitirmiştir.

6 - 29 Temmuz 2015 tarihinde Ağrı’da yargısız infaz: 29 Temmuz 2015 tarihinde Ağrı’da, Terörle Mücadele Şubesi’ne bağlı polislerle Özel Harekat ekipleri Fevzi Çakmak Mahallesi'ndeki bir eve baskın düzenlemiştir. Baskın sonucunda evde bulunan 3 kişi öldürüldü. Öldürülenler Ağrı’nın Diyadin İlçesi nüfusuna kayıtlı Sezai Yaşar ve Ahmet Yaşar adlı iki kardeş olduğu ve Mirzettin Göktürk isimli kişilerdir. Polis iddialarının aksine ölenlerin aileleri bile birlikte yaşadıkları kendilerine ait evde öldürüldükleri açıktır. Olayın olduğu yerde herhangi bir çatışma izi bulunmadığı gibi öldürülenlerin silahlı olduğuna dair hiçbir delil malzeme ve emare bulunmamıştır.

7 - 29 Temmuz 2015 tarihinde Şırnak ilinde yargısız infaz: Şırnak ili Cizre ilçesinde 29 Temmuz 2015 tarihinde saat 23:00- 23:30 sıralarında içinde Hasan Nerse’nin de olduğu sivil araç Nusaybin Caddesi’ne çıktığı sırada polisin ateş açması sonucu kontrolü kaybedip kaldırıma çarparak durmuştur. Araç içerisindekiler araçtan inerken, güvenlik güçlerinin ateş açmaya devam etmesi sonucu Hasan Nerse adlı 17 yaşındaki çocuk vücudunun çeşitli yerlerinden yaralanmıştır. Ağır yaralanması ve hareket edemeyecek, tıbben de hareket ettirilmemesi gereken bir durumda olan Hasan Nerse güvenlik güçleri tarafından elleri kelepçelenmiş ve ayakları bağlanmıştır. Bu esnada Hasan Nerse’ye tekrar ateş edilmiş ve elleri ayakları bağlı şekilde yarım saatten fazla, ambulans gelene değin yaralı ve kan kaybeder halde bekletilmiştir. Ayrıca güvenlik güçleri bu süre içinde Hasan Nerse’nin fotoğraflarını çekmiş, sosyal medyada kin ve nefret sözleriyle paylaşmıştır. Ambulans gelince ise, hiçbir sağlık görevlisi yaralıya müdahale etmemiş, araçtan dahi inmemiş, güvenlik güçleri yaralıyı bir çuval gibi ambulansın içine atmıştır. Yaralı Hasan Nerse olay sonucu hayatını kaybetmiştir.