BIST 9.725
DOLAR 35,19
EURO 36,71
ALTIN 2.967,32
HABER /  GÜNCEL

HDP Türk solunu Kürtleştiriyor!

T24 yazarı Murat Aksoy günün en çok konuşulan HDP yazılarından birine imza atarken "HDP Kürtleri Türkiyelileşmiyor, Türk solunu ‘Kürtleştiriyor’" dedi...

Abone ol

İNTERNETHABER.COM
BDP'li vekillerin katılımı ile TBMM'de grup kuracak sayıya ulaşan HDP'nin politik vizyonu yeni bir tartışmanın kapısını araladı. Kürt siyasetinin Türkiye'ye açılımı olarak yorumlanan HDP'nin temellerini sorgulayan T24 yazarı Murat Aksoy günün en çok konuşulan HDP yazılarından birine imza attı.

"Öcalan, Türk solu üzerinden Kürt siyasi hareketini Batı’da da meşrulaştırma girişimini bu kez de HDP ile deneyecek." diyen Murat Aksoy, "HDP Kürtleri Türkiyelileştirmiyor, Türk solunu ‘Kürtleştiriyor’" tesptinde bulundu.

İşte Aksoy'un yazısındaki ilgili bölüm:

TÜRK SOLUNU KİMLİK SİYASETİNE HAPSEDİP BDP'LİLEŞTİRMEK

Ortada düşünsel yenilenme, siyaset tarzında bir değişiklik olmadan BDP’nin HDP’ye katılması, Kürt siyasi hareketini Türkiyelileştirmiyor. Tersine Türk solunun kimlik siyasetine hapsolarak BDP’lileşmesine yol açıyor.

2008’de katıldığım bir Çatı Partisi arayış toplantısında, bu tür arayışların siyaseten hedeflenen başarıya (Türkiyelileşerek yüzde 10’un üzerine çıkma) ulaşma olasılığının iki temel nedenden dolayı gerçekleşmeyeceğini ifade etmiştim.

İKİ MADDE HALİNDE NEDEN OLMAZ?

İlk neden; Çatı Partisi'nin ana gövdesini ‘kimlik siyaseti’ yapan Kürt siyasetinin oluşturmasıdır. Farklı siyasal parti, kurum, aydın ve yazarların bir arada geldiği yeni oluşumlarda siyasal gücün ‘makro siyaset’ten (Özelikle son dönemde Türkiye’nin demokrasi konusunda yaşanan sorunlar, o sorunların kaynağı olan AK Parti’ye) değil ‘mikro siyaset’ (Kürt sorunu, kimlik politikası) yaptığı ortamda esas belirleyici olan sürekli mikro siyaset olacaktır. Bu bir anlamda ‘ölü doğum’dur.

İkinci neden ise bu girişimi, partiyi talep edenin kimliğidir. Bu talep ‘siyaset yapanlardan’, toplumdan değil, bizatihi Öcalan’dan gelmiş olmasıdır. Yani bu arayışın içinde olanların eksikliğini hissettikleri bir girişim değil tersine ‘siyasal önder’liğin stratejik aklına teslim olmuş bir siyasal buluşmadır yaşanan.

Elbette Öcalan’ın böyle bir çağrı yapma, talepte bulunma hakkı vardır. Burada sorun şudur ki, başlayan girişimde siyaseti belirleyecek olan ‘kurucular’/‘kuranlar’ değil ‘kurduran/lar’ olacaktır.

TAVANDAN TABANA SİYASET OLMAZ

Türkiye’de ‘demokratik muhalefete’ olan ihtiyaç her geçen gün artmaktadır. Ama bu boşluğun doldurulmasının temel koşulu, bu işe gireceklerin özgür ve demokrat olmalarıdır. Gerek artık HDP’ye ve DTK'ya gerekse Öcalan ve Kandil'e siyaseten mesafe almayan Kürtlerin başlatacağı ya da büyük parçası olacağı bir partinin/girişimin siyaseten Türkiyelileşme şansı yoktur. Bu partinin içinde Batı'da yaşayan Kürt sorununu sahiplenen parti, kurum, aydın ve yazarların olması bunu başarılı kılmaz.

HDP BATIDAKİ SOLCU TÜRKLERİ HOMOJENİZE EDEBİLİR

Çünkü şu anda Batı’da Kürt olsun Türk olsun Kürt sorununa duyarlı olanların, soruna sahip çıkan parti, kurum, aydın ve yazarların HDP’ye katılması kendilerini Kürt siyasetinin bedenine hapsetmelerinden başka bir şey değildir.

Sol/sosyalist parti ve kişilerin kendi hikayelerini bir başka kimliğin mağduriyeti üzerinden gerçekleştirme, onların parçası olma arzuları anlaşılabilir. Ama bu tek başına bu hareketi başarılı kılmaz. Tersine Demokratik Toplum Kongresi (DTK) bölgedeki Kürtleri nasıl homojenize ettiyse, HDP'nin de Batı’daki sol/sosyalist Türkleri homojenize etme riski yüksektir.