AK Parti Diyarbakır milletvekili Cuma İçten seçim barajını ve süreci internethaber.com'a yorumladı.
Abone olNESRİN YILMAZ
İNTERNETHABER-ANKARA
Anayasa Mahkemesi'nin seçim barajı konusunu gündeme taşımasının doğru olmadığını savunan Cuma İçten, barajın düşmesi kararı verilirse bunun siyasete müdahale olacağını savundu.
HDP'nin baraj düşmezse seçime parti olarak giremeyeceğini savunan İçten, HDP buna rağmen parti olarak seçime girer ve barajın altında kalırsa seçiminin bedelini ödeyeceğini söyledi. İçten, HDP kendine güvenmiyorsa parti olarak girmesin dedi.
HDP'nin barajın altınd akalmasının parti olarak kendilerini üzeceğini belirten İçten, HDP parlamentoda olmazsa CHP ve AK Parti içindeki Kürt vekillerin bölgeye yeteceğini söyledi.
-Yüzde 10 barajını demokratik buluyor musunuz?
BARAJ KALKARSA KALKSIN
Biz AK Parti olarak barajın kaldırılması gerektiğini söyleyerek, dar bölge veya daraltılmış bölge cümlesini siyasi literatüre getirdik. Bunu söylediğimiz zaman muhalefet buna yanaşmadı.
Anayasa Mahkemesi'nin bireysel başvuruyla bunu gündeme taşıması bunu esastan reddetmesi gereken bir konudur. Bu bireylsel başvuruyla çözülebilecek bir şey değildir, kanunla koyulmuş bir şeydir. TBMM'nin kanunla koruduğu bir şeyi Anayasa Mahkemesi'nin gündeme alması siyasete müdahaledir. Baraj kalkarsa kalksın, hiçbir kaygımız yok.
-Baraj kalkarsa kalksın diyorsunuz, ama bir yandan da Anayasa yapacak çoğunluğu sağlamamızı istemiyorlar diyorsunuz. Madem bu kadar kendinize güveniyorsunuz, kaldırılmasına niye karşı çıkıyorsunuz?
AK PARTİ'Yİ SİYASİ ARENADA YENEMEYENLERİN HESAPLARI
Önce kararı beklememiz lazım. Bana göre AK Parti'yi siyasi arenada yenemeyenler farklı yolları tercih ediyorlar, AK Parti'yi bitirme planları yapılmaya çalışılıyor. Zaten eğer baraj kalkarsa hepimiz bundan eşit şekilde etkileneceğiz. Eğer Anayasa mahkemesi siyasete müdahale ederse bu darbe olarak kabul edileceği için bu bizi daha çok güçlendirecektir, bunu hep yaptılar ve biz hep güçlendik. AK Parti Anayasayı değiştirecek bir çoğunluk elde etmek istiyordu, 367-370 milletvekili çıkarmak gibi bir hedefi vardı. Bu hedefin olmaması için hatta Ak Parti milletvekili sayısının 330'un altına düşmesi için hesap yapılıyor. Biz de onlara bunun mecliste oturulup konuşulacak bir konu olduğunu söylüyoruz, daha önce de söyledik. Ben Anayasa Mahkemesi'nde Başkan da dahil olmak üzere, böyle hukuksuz bir karar alabileceklerine inanmıyorum. Bir de Anayasa Mahkemesi Başkanı yıllar önce yüzde 10 barajının Anayasal bir hak olduğunu beyan etmiştir.
-HDP seçimlere parti olarak girecek, baraj kalkmazsa ve HDP yüzde 10 barajını aşamazsa, "Kürt siyasi hareketi parlamento dışında kalırsa ne olur?
BARAJ DÜŞMEZSE HDP PARTİ OLARAK SEÇİME GİREMEZ
Bir kere HDP baraj düşmezse seçime parti olarak girmez. Biz varız, Kürt siyasi hareketi demeyi kabul etmiyorum, HDP Kürtlerin temsilcisi değildir, hiçbir parti tek başına Kürtlerin temsilcisi olamaz, CHP'nin içerisinde de, AK Parti'nin içerisinde de Kürtler vardır. Eğer baraja takılırlarsa bu kendi tercihleri olur ve bedelini ödemiş olurlar. Baraj altında kalırlarsa ayrıca yerel belediyeleri var, zaten yerel belediyeler belediye başkanlığının dışında her türlü siyasi faaliyetin içerisindeler.
-Parlamento dışında kalırlarsa bir kaos olur mu?
KENDİNİZE GÜVENMİYORSANIZ GİRMEYİN KARDEŞİM
Zaten onlar bunu kullanma derdindeler. Kendilerine güvenmiyorlarsa baraj varken parti olarak girmeyin kardeşim. Bizim onların seçime nasıl gireceklerine ilişkin bir talebimiz olamaz, biz izleyiciyiz. Bizim yüzde 10 baraj takıntımız yok, baraja takılırlarsa biz üzüntü duyarız, meclisin farklı renklerde olmasını biz de arzularız. Ama nihayetinde Kürt hakları, bölgemizin hakları noktasında da ben CHP'deki ve AK Parti'deki Kürt vekillerin de fazlasıyla onların yerini dolduracağına inanıyorum.
-Çözüm sürecinde gelinen aşamada Abdullah Öcalan'ın son açıklamasını nasıl buldunuz, sizce de karamsar bir açıklama mıydı?
Bu işin PKK ayağında tek sorumlusu başından beri İmralı. Çözüm sürecinde, milli birlik ve kardeşilk süreçlerinin başladığı günler de dahil olmak üzere birinci derecede muhatap aslında Öcalan'ın kendisi. Birileri sever veya sevmez, Öcalan'ın PKK, KCK ve HDP içerisinde hatırı sayılır seveni var. Bunu Kürtlerle bağdaştırmayı da doğru bulmam.
Öcalan zor bir süreçten geçiyor, çünkü Öcalan İmralı'da hapis hayatı yaşıyor, dış etkenlerin hiçbirinden etkilenmiyor, PKK da homojen bir yapıya sahip olmadığı için Öcalan'ın kendi düşüncesi , KCK'da, PKK'da ve HDP'de tam karşılık bulamayabiliyor. Bunun tek nedeni de Öcalan hapiste, KCK da dışarda. Dışarda olan o kesim ciddi anlamda istihbarat birimlerinden, farklı devletlerin Türkiye üzerindeki oyunlarından dolayı etkileniyor. Bir de PKK ve KCK içerisinde Ali'siz Alevi dediğimiz, tamamen Marksistlerden oluşan bir üst kadro var.
Öcalan'ın İmralı'da olması, muhataplarının da MİT ve HDP olması sebebiyle süreçte dış etkenliklerden daha az etkilenerek fikir ortaya koyuyor ama sıkıntısı şu; dışardaki yapıyı ve etkilenen kaynakları iyi tanımlayamadığı için bazen kendisi de bir yerlere mesaj yolluyor, aslında tahmin ettiğim kadarıyla bunu bilnçli yapıyor. Öcalan'ın son 10 yılını ele aldığımızda ben tutarsızlıklar görüyorum ama bunun stratejik olduğunu düşünüyorum. Aslında soru şu; Eğer Öcalan bu hareketin başıysa neden aldığı kararlar PKK, HDP ve Avrupa tarafından hemen uygulanmıyor. Bu soruyla yola çıktığımızda işin içinde başka aktörlerin de olduğu ortaya çıkıyor.
-Öcalan 4-5 ay süre veriyor, siz bunu tehdit olarak görüyor musunuz?
ÖCALAN DEVLETİ TEHDİT EDEMEZ
Öcalan devleti tehdit edemez zaten bu süreçte bunu da gördük. 6-7 Ekim olaylarından önce ve sonra neden söylemleri arasında fark var. Biz silahların artık olmaması gerektiğini söylüyoruz. AK Parti iktidarından önce silahların PKK'nın elinde olmasının kendilerince geçerli bir sebebi vardı, AK Parti, iktidarı ile Kürt sorununun temelini oluşturan sorunlar tamamen ortadan kalktı. Şimdi PKK elindeki silahla oradaki Kürtlere ne anlatacak. Artık devlet Kürtleri öldürmüyor, PKK öldürüyor (6-7 Ekim bunların göstergesidir) "Devlet köye dönüşlere izin vermiyor" diyemiyor, yani PKK'nın elinden malzemeler alındı, silahlı bırakmaması için bir neden yok.
ÖCALAN'IN KENDİ DÜNYASINDAKİ ÜTOPYA
Öcalan'ı tanıyan herkes, kitaplarını okuyan herkes onun kendi dünyasında kurduğu ütopyada yaşadığını bilir. Öcalan darbeyi yeni konuşmuyor ki, daha önce de konuşuyordu, yazmış olduğu bütün kitaplarda darbeden söz ediyor. Ama artık yeni bir Türkiye oluşuyor, yeni Türkiye'de darbeyi planlamak, yapmak artık hayal.
-Öcalan hazırladığı taslağın seçim öncesi hayata geçirilmesini istiyor, belli ki ortada bir güvensizlik var? Bu Ak Parti'nin bir oyalama taktiği mi?
Biz attığımız hiçbir özgürlük adımında seçime yönelik bir adım atmadık ki. Cumhurbaşkanlığı seçiminden önce bedelli askerlik gündeme geldi yapmadık, seçim yatırımı dedileri genel seçimden önce bedelli askerlik gündeme geldi ve çıktı şimdi yine seçim yatırımı diyorlar. Silahların bırakılması, terörün ve şiddetin bırakılması konusunda Öcalan muhatap alınıyor ama Öcalan Kürtlerin hakkını koruyan, özgürlüklerini müdfa eden biri değil ki.