HDP, İstanbul Sözleşmesi ve AK Parti'yi bekleyen tehlike
Erdoğan düşmanı azgın liberallerle çakma devrimciler böyle istiyor diye, terörle arasına mesafe koyamayan bir partinin mensuplarının yaptıkları görmezden gelinemez. Bizler bugüne kadar AK Parti’yi kadın üzerinden vuranları İstanbul Sözleşmesi’ni imzaladı diye AK Parti’ye teşekkür ederken görmedik. AK Parti “makul çoğunluğu” kaybederse 19 yılın emeği heba olur.
Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile çekilmesiyle birlikte aile içi şiddetin önlenmesi konusu gündemi meşgul ederken aile içi bir transferle İnternet Haber’de yazmaya başlıyorum. Rabbim mahcup etmesin…
Bu ilk yazıda isterseniz ortaya karışık birkaç konuyu ele alalım…
HDP hakkında kapatma davası açılmadan önce yıllarca aynı türküyü dinledik:
“Parti kapatmayla sonuç elde edilemiyor…”
Bu beyan bile aslında tek başına HDP isimli partinin suç işlediğinin ama parti kapatmanın, yani suçu cezalandırmanın sonuç vermediğinin kabulüdür.
Kabil Habil’i öldürdüğünden beri insanoğlu birbirini öldürüyor. İnsanlar toplu halde yaşamaya başladığından beri her toplum insan öldürmeyi suç sayıyor.
Aynı şekilde binlerce yıldır hırsızlık, tecavüz vs her toplumda suç olarak kabul ediliyor…
Ancak adam öldürme, hırsızlık, tecavüz vs suç sayılıp cezalandırılmasına rağmen binlerce yıldır bu suçların işlenmesinin önüne geçilemiyor. Yani bir sonuç elde edilemiyor. O zaman bu fiilleri suç olmaktan çıkarmamız mı lazım?
Erdoğan düşmanı azgın liberallerle çakma devrimciler böyle istiyor diye, terörle arasına mesafe koyamayan bir partinin mensuplarının yaptıkları görmezden gelinemez.
Ayrıca, tek bir gün bile PKK ile bağlarını inkâr etmeyen bu kişilere bir avuç Erdoğan düşmanı liberal ve çakma devrimci “Yok yok, terörist değillerdir! Kapatmayla sonuç elde edilemiyor…” diyor.
Adamlar her gün biz PKK’lıyız diyor, diğerleri yok siz terörist değilsiniz diyor...
Gel de çıldırma!
Ancak şu detayı vurgulamam lazım…
Kapatma davası sonrası HDP kendi kendisini feshederse dava konusuz kalıyor. Anayasa Mahkemesi ceza yargılaması yapmıyor. Sadece kapatma davasına bakıyor ve siyasi yasaklar konusunda karar veriyor.
HDP’liler partiyi kapatıp yeni partiye geçerse haklarında siyasi yasak istenen 687 kişi, dava konusuz kaldığı için siyasi yasak almaktan kurtulacaktır.
Bu sebeple hazine yardımının kesilmesi ve kişiler hakkında siyasi yasak verilmesi şeklinde bir karar verilmesinin daha isabetli olacağını düşünüyorum.
Ayrıca hakkında siyasi yasak istenen her bir kişi hakkında ceza yargılaması yapılmalıdır…
Gelelim İstanbul Sözleşmesi’ne…
İnsanlar sözleşmeyle ahlaklı veya ahlaksız olmazlar!
Zaten bu basit gerçeği görmek yerine suçu başkasında aradığı için İslam coğrafyası bugünkü acıları yaşıyor.
“Zulme uğruyoruz çünkü İsrail şunları yapıyor, ABD şeytan, AB sinsi…”
İyi de sen ne yapıyorsun?
Bu ülkede on yıllardır ihalelere fesat karıştırılıyor mu, rüşvet var mı, zina yapılıyor mu, kul hakkı yeniyor mu?..
Çok düzgün bir toplumduk da İstanbul Sözleşmesi mi abdestimizi bozdu!
Keşke bir sözleşmeyle imanının fesada uğradığını düşünen cevval arkadaşlar hiç olmazsa kul hakkı gibi temel konularda da sesini bu kadar yüksek çıkartsa!
İstanbul Sözleşmesi kaldırılınca yaygara kopartanlara gelecek olursak…
Hani AK Parti ile kadının adı bile kalmamıştı?
Hani kadınlar AK Parti döneminde tüm kazanımlarını kaybetmişti?
Bizler bugüne kadar AK Parti’yi kadın üzerinden vuranları İstanbul Sözleşmesi’ni imzaladı diye AK Parti’ye teşekkür ederken görmedik.
İstanbul Sözleşmesi’ni imzalayan AK Parti kadınların tüm haklarını iktidarı döneminde elinden almıştı,..
İstanbul Sözleşmesi’nden çıkan AK Parti yine kadının tüm haklarını elinden almış oldu!
Hadi oradan!
Sözleşme olsa ne olur, olmasa ne olur?
Kadına karşı şiddeti önleyecek tüm yasal düzenlemeleri yaparsınız. Uygulamasında da asla taviz vermezsiniz, olur biter.
Bu ülkeyi ayakta tutan en büyük değer ailedir. Maalesef aile yapımız ciddi tehdit altında. Yabancı dizilerde, filmlerde resmen eşcinsellik reklamı yapılmakta. Dizi ve filmlerde en iyi karakterler eşcinseller!..
Eşcinsellik artmasın diye mücadele edenler sözleşmeyi bahane etmesin. Sürekli hatalarımızı görmezden gelip suçu başkalarına attığımız için bu çürümeyle karşı karşıya kaldık.
Son olarak AK Parti’nin büyük kongresine ilişkin beklentilerimi yazmak istiyorum…
AK Parti milli ve manevi hassasiyetlerin üzerine kuruldu. Bu konuda her AK Parti seçmeni hassastır ve taviz vermez.
Ancak son yıllarda AK Parti’yi sıkıntıya sokacağını düşündüğüm iki tehlikeyi vurgulamalıyım…
Kendisinden başka herkesi dinden çıkmış gibi gören ve sesi çok fazla çıkmaya başlayan fakat aslında sayıları fazla olmayan bir kesimin zaman zaman AK Parti politikalarını etkilediğini görüyorum.
Diğer tehlike de saldırgan milliyetçilik yükselmeye başladı.
Belki birçok konuda eleştirilebilir ama 19 yıl boyunca AK Parti asla ve asla şiddetle, tehditle anılmadı.
Tahammülsüz, saldırgan, farklı fikirlere söz hakkı vermeyen marjinal milliyetçilik; hiçbir zaman AK Parti’nin dili olmadı, olamaz da.
AK Parti’nin büyük kongresi sonrası Cumhurbaşkanı’nın bu konulara daha fazla kafa yoracağına eminim.
AK Parti “makul çoğunluğu” kaybederse 19 yılın emeği heba olur.
Ve çok yazık olur.
Çünkü Joe Biden’dan demokrasi dilenen, ülkesini Batı’ya şikâyet eden, terörü bile kınayamayan insanlara ülke teslim edilemez!